kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Eline çarptı, penaltı!

Umutsuz maç daha umutsuz başlamış ama inatçı oyunla umutlar çoğalmıştı... O yüzden daha çok üzüldük. Oluyor bunlar. Hayatta da, futbolda da. Lakin acı olan, "kafayı yemiş" halimiz. Uğradığımız, dünyada ve futbolda herkesin maruz kalabileceği haksızlıkları, zaten her hafta kendi ligimizde olanları, yeryüzünde sadece bize karşı, "bize özel" yapılmış sayma ısrarımız.
Kendi oyunumuz ve hatalarımızla kendimizi aşma yönünde haşir neşir olmadan, "dış düşmanlar, komplolar" peşinde helak olan kalbimiz.
Dünya üçüncülüğü getiren o turnuvada lehimize hakem "ayarlanıp ayarlanmadığı" nı hiç ilke ve namus meselesi yapmadan, şimdi sövüp saymamız.
Hepsi bir yana... Spor gazetelerinin, kimi günlük gazetelerin manşetlerine taşınan o bayağı, süfli, kışkırtıcı, dünyanın her yerinde "nefret medyası" kategorisine giren başlıklar, abuk sabuk tekerlemeler, çığırtkanlıklar.
Sığ kafa nasıl vücutta bulunur ustam! Biliyor musunuz, yani dikkat ettiniz mi... Maça dair çok sayıda yazının ve haberin içinde, "komplolar ve hakemin şeylikleri" arasında şu da, aynen böyle ifade edilerek sayılmıştı:
"Hakan'ın atağında rakibin eline çarpan topa hakem penaltı vermedi."
Canımın içi, sporumun, futbolumun, fairplayimin, kusurlu hareketlerin baş tacı meslektaşım, abim, kardeşim...
Sen daha yazarken "çarptı" diyorsan, hakem nasıl penaltı desin...
Yok, penaltı olması gerekiyorsa, niye "eline çarpan" dersin! İnanın, yani inanılmaz ama inanın, bunu bir kişi böyle yazmamıştı, bir sürü futbol uzmanının yazısında, aynen böyle elle oynanmıştı; yetmez, TV'de de naklen böyle söylenmişti.


Hakka, hukuka dair ilke meselesi, bir sürü yerde ve kişide olduğu gibi, bizde de pek geçer akça değildir.
İnsanların çoğu; makam, yetki, güç ve imkan sahibiyse bir de, bu hayatı tek yüzle götürmeyi büyük eksiklik sayar.
O yüzden, yalan, çarpıtma, kendine yontma, oportünizm, iki yüzlülük, çifte standart, kıvırtma, hep başkasını suçlama, kendini kusursuz ve yanılgısız sayma, özeleştiriden kaçarken eleştirenin de gözünü oyma...
"İsviçreliler" böyledir işte! Sigortanın attığı nokta, mesela, "ulema" olur o zaman.
Hak, özgürlük platformunda tartıştığın, ilke düzleminde konuştuğun mesele, birdenbire, kızı sadece "kapatma" ya değil, pekala "eve kapatma" ya da dönük olabilecek bir tefsirin alanına havale edilir.
Ulema, bir kızın, Müslüman ülkeleri işgal eden bir kafir memlekette okutulmasına ne der, diye düşünülemez mi o zaman.
Düşünülür. İstenirse, neler düşünülür. Her söylediğini durmadan geri alan... Fransa'yı türbana bağlayıp öyle demedim diyen... Ulemayı, çevir kazı yanmasın yapan... Bir şey biliyor ve kararlı diye umutlandırarak "Şemdinli, lokal değil" dedikten sonra, galiba ondan da cayan ve araziye uyan...
Bir başbakanın, top eline mi çarpmıştır... Yoksa, elle mi oynamaktadır. Bilmiyorum. Ama, İsviçreliler bize daha nasıl, daha ne kadar kötülük yapabilir ki! Daha ne kadar tahrik edebilir, asabımızı bozabilir, huzurumuzu kaçırabilir, ağzımızdan istisnai kaba sözler çıkmasına, sahaya yabancı madde atmamıza, hakeme küfretmemize, rakibin ayağına basmamıza, yumruk sallamamıza, birbirimizi katletmemize, arabalardan inip gırtlaklaşmamıza, kadınları yerde sürüklememize, viyadüklerden uçmamıza, kurtlar vadilerinde ayılıp bayılmamıza, etnik nefretle kendimizden geçmemize, velhasıl olmadık şeyler yapmamıza daha ne kadar sebep olabilirler ki.
Hepsi bitti. Geçti, gitti işte!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yeni vade...   / 17-11-2005
 Dünya kadar yer varken...   / 16-11-2005
 HHD'nin HDR'si!   / 15-11-2005
 Kalleş kaleşler ile Veysel Ateş'ler   / 14-11-2005
 Arıza mı, hastalık mı?   / 13-11-2005
 Hakkâri'de, Fransız!   / 11-11-2005
 Ne güzel gazetecilik bu böyle!   / 10-11-2005
 Var mı o yüz!   / 09-11-2005
 Milli takım ile ayak takımı   / 08-11-2005
 Sopalı demokrat   / 07-11-2005
YILMAZ ÖZDİL
Tek çare Walter Enişte...
FIFA merkezi...
ÖMER LÜTFİ METE
Erdoğan ne demek istedi?
Erdoğan ' ulemanın...
UMUR TALU
Eline çarptı, penaltı!
Umutsuz maç daha umutsuz başlamış...
FATİH ALTAYLI
Bu cezayı veremezler
FIFA Başkanı İsviçreli Sepp...
ERDAL ŞAFAK
Cennet ve cehennem
Doğru. FIFA Başkanı Joseph Blatter,...
Tüm kilit yetkileri tekelinde topladı
İtalya Başbakanı Berlusconi'nin hazırlattığı anayasa değişiklikleri...
'Polis devleti olmak istemiyoruz'
Fransa'da OHAL'in 3 ay daha uzatılmasına öfkelenen sivil toplum...
Bir forması eksikti
Bir forması eksikti
İsviçreliler çirkefliklerine FIFA'yı da alet etti. İsviçreli FIFA...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu