Alpler'i geçtik de!..
* Ucuna kadar geldiğimiz 2006 Dünya Kupası finallerini bir golle kaçırdık... Kaçırmadık, verdik. Birincisi oyuna böyle başlamak son derece zor. Bir anlık reaksiyonla bir penaltıyla başlıyorsun. Üç gol lazımken bir anda dört gol gerekiyor. Onu da buluyorsun, ama tur atlayamıyorsun. O zaman burada bir terslik var. Bir şeyi sormak lazım: İsviçre'yi Avrupa'nın en iyi takımlarından biri yapan uzmanlar nerede? Şu Türkiye gidemiyor, şu İsviçre finallere gidiyor. Tabii gidememekte bizim de takım olarak rolümüz var. Oyun 10 dakikada belli olmuş. Penaltıdan sonra üç tane kenar topumuz var. İkisi tesadüf kalecide, biri korner. Oyunun anahtarı belli ki yüksek toplarda, özellikle ikinci direkte. Soldan Ergün ve Emre, sağdan Serhat ve Hamit bu topları getirebilir. Hakan, Necati ve Tuncay da bunları sonuca dönüştürebilir. Dışarıda oyun böyle kurgulanmış, içeride oyuncuların bunu devam ettirmesi lazım. Bir de yine kolay gol yedik, kolay verdiğimiz pozisyonları gol yapamadılar. Üç gol atarsın elenirsin. Ancak dört gol atıp bu rakibe bu maçta elenmek kabullenecek birşey değil.
* G.Saray ile İsviçre takımı Xamax'ı 3-0'ın rövanşında 5-0'la elemiştiniz. O günle bugün arasında ne fark gördünüz? Birincisi çok önemli bir fark var. O gün Galatasaray gol yemedi. Bu tür skorlarda gol yersen tur imkansıza doğru gider. Hadi bir tane yedin, iki tane de çok zorlanıyorsun. Yine de futbolcularımızın golün nasıl geleceğini bilmesi ve inanması lazım. Tuncay sahanın en iyilerinden biri. Ama dördüncü golü attığındaki yüz ifadesi, "Biz bu turu geçemeyiz" şeklinde. Bu, takım arkadaşlarının da psikolojisini yansıtıyor. Bu beni çok üzdü. Oysa 5-6 dakikamız daha vardı. Bu oyunun sonucunu ikinci toplar tayin ederdi. İkinci topların çoğunu biz kazandık. Ama maalesef olmadı. Deplasman golüyle elenmenin üzüntüsü çok büyük oluyor. Pas ile bunu ben de 1.5 ay önce yaşadım. Fatih'in ve oyuncuların üzüntüsünü çok rahat hissediyorum.
* Sahaya çıkan 11 ve maç içindeki değişikliklerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Neticede takımın teknik direktörü Fatih. Ama içerideki maçta benim de düşündüğüm ideal buydu. Bu maçlarda önemli olan ideal oyun şeklidir, kadro değil. Kanat ve hava toplarına ağırlık verdik ve üstünlük sağladık. İlk maçı bir şokla bitirdik, ikinci maça bir şokla başladık. Yine de son derece iyi mücadele ettik. İsviçre 14 maçtır kaybetmiyormuş. Kaybetmemesi onun marifetinden değil, rakiplerinin beceriksizliğindendir. Fatih "Alpler'i geçeriz" dedi. Alpler'i geçtik de, ilk maçta kötü oyuna rağmen hakemi ve bireysel hatalarımızı geçemedik.
|