ABD'nin sıkıntısı
11 Eylül tarihinden beri üzerine ölü toprağı serpilmişçesine her gün yeni yalanları ortaya çıkan bir yönetimin dümen suyunda giden Amerikan siyaseti ve basını silkiniyor. Başkan Bush'un siyasal açıdan giderek daha büyük bir safra olduğunun anlaşılmasıyla Amerikan Senatosu, Başkan'a kafa tutmaya başlıyor . Hepsinden önemlisi Senato, Irak'taki askeri operasyonlar hakkında daha fazla ve etraflı bilgi edinmeyi talep ediyor. Yönetimin 2006 yılından itibaren orduyu Irak'tan mümkün olan en kısa sürede nasıl çekeceğini öğrenmek istiyor. İşkence meraklısı yönetime karşı ordunun savaş esirlerine işkence ve kötü muamele uygulamasını ezici bir çoğunlukla yasaklıyor . Amerikan basınında da giderek artan bir silkinme var. Büyük gazeteler savaşa giden dönemdeki sünepeliklerini kabullenerek zamanında sormaları gereken soruları nihayet sormaya başladı. Gün geçmiyor ki skandal sayılabilecek bir haber birinci sayfaya çıkmasın. Kısacası basını, sivil toplumu ve siyasetiyle Amerikan demokrasisi hayata dönme belirtileri gösteriyor.
ABD duvara tosladı Ancak Amerikan demokrasisi kendine gelirken, Bush yönetiminin bu ülkenin uluslararası alandaki ağırlığına, prestijine ve güvenilirliğine verdiği zarar da tüm haşmetiyle ortaya çıkıyor. Irak savaşını yapması ve yapış tarzı nedeniyle Bush yönetimi, ABD'nin dünya sistemindeki gücünü hesapsızca harcadı . Olayları kendi istekleri doğrultusunda yönlendirme imkanları ise bir hayli kısıtlandı. Bu güçten düşmenin önemli göstergelerinden biri, geçen hafta Manama'da yapılan "Gelecek İçin Forum" toplantısında ABD'nin demokratikleşme gündeminin Mısır tarafından bloke edilmesiydi . ABD'nin demokratikleşme yönünde yaptığı baskılara direnen otoriter rejimler bunu yaparken, ABD'nin Guantanamo'da hukuk dışına çıkmasının, Ebu Gureyb ve başka yerlerde işkenceci konumunda bulunmasından yararlanıyor. Bu sicilin etkisiyle ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın demokratikleşme talepleri duvara çarpıyor .
Gazze anlaşması "rüşveti" ABD'nin meşruiyet zaafı, bu ülkeyle yakın ilişkide olan Arap rejimlerini de etkiliyor. Geçen hafta Amman'da üç otelde gerçekleştirilen terör eylemleri Irak kaynaklı Cihadcılığın bir eseriydi. Terörle mücadele adına açılan Irak savaşı, bu şekilde ABD'nin bölgedeki en yakın müttefiklerini tehdit eder bir güce erişti. Yani tüm Arap Ortadoğusu bugün Irak'ta intikam peşinde binlerce eylemciyi yetiştiren El Kaide ve benzeri örgütlerin terör alanı haline geldi. Türkiye de Zerkavi'nin menzilinde olabilir. ABD'nin Irak savaşı ve İsrail yanlısı politikaları nedeniyle Arap toplumları indinde şeytanlaştırılması ise, Ürdün gibi İsrail'le barış anlaşması imzalamış ve uluslararası alanda sağduyuya uygun hareket etmek isteyen rejimlerin işini zorlaştırıyor. ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Gazze'den giriş ve çıkışın tamamen Filistinliler'in kontrolüne verilmesini sağlayan bir anlaşmayı İsrail'i zorlayarak kotarmasını da bu bağlamda görmek gerekir. ABD Ortadoğu siyasetinde körükörüne İsrail destekleyiciliği yapmadığı izlenimini vermek istemekte . Bunun bölge toplumları ve dünya kamuoyu tarafından kabul görebilmesi ise daha çok ve anlamlı adım atılmasına bağlıdır.
|