| |
Burası Türkiye...
Oğlu Mustafa'yı "lojman cinayetinde" kaybeden eski İzmir Milletvekili Erol Güngör telefon etti: "Size şükranlarımı sunuyorum... Yazılarınızın, olayın çözülmesinde çok etkili olacağına inanıyorum." "Olay" 23/24 Haziran 1991 gecesi yaşanan olay. "Polisin kuş uçurtmadığı" milletvekili lojmanlarında cinayet işlendi. Ama aradan geçen bunca zamana rağmen "her şey karanlıkta." Şimdi TBMM bir "komisyon" kurdu. Komisyon "bu cinayeti aydınlatmaya" çalışıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar "acılı baba" Erol bey, neler anlatmadı ki? Dilerseniz birkaç satırbaşı:
* Olayın soruşturması baştan savma oldu... Kimse ciddiyetle üzerine gitmedi.
* Cinayeti aydınlatmakla yükümlü olanlar suç işlediler.
* Cinayetten 9 gün sonra Meclis'ten 4 görevli, emniyetten 4 polis gelip, benden habersiz, cinayet işlenen evi yıkamışlar... Deliller yok edilmiş.
* Cinayetin işlendiği yatak, görevlilerce parçalanıp, çöpe atılmış... Yerine yeni yatak konmuş... Bu da benden habersiz oldu.
* Olayın üzerine bir namus kılıfı geçirildi... Yalnızlaştırıldım.
* Kendi partimden destek görmedim... Kemal Anadol'dan başka işin üstüne giden çıkmadı.
* Soruşturmayı yürütenlerin tamamı terfi ettirildi.
Polis, cinayetten sonra "olay yerinde" kamera ile çekim yapmış. Görüntülerde bir "şövalye yüzük" var. "Masa üzerinde." Daha sonra polislerden biri de "evet" demiş: - Yüzüğü gördüm. Ama daha sonra "yüzük kaybolmuş." "Acılı babaya" da denilmiş ki: O yüzük değil, parti rozetiydi.
TBMM'de kurulan komisyon "bizim bilgimize başvurmuştu." Önceki gün yazmıştık. Dün yine "kıyısından, kenarından" bu olaya tekrar girmiştik. Bugün son. Zira Erol Güngör'ün anlattıklarının tamamını yazsak "bir ay yayını sürdürmemiz" gerekecek.
Erol Güngör: Acaba benim oğlumun üzerinden, Türk devletine bir mesaj mı verilmek istendi?.. Günün 24 saatinde koruma altında bulunan lojmana girer, cinayet işleriz mesajı.
Erol Güngör'ün söyledikleri bir "olasılık." Meclis'teki komisyonda bize "bu olasılıkla ilgili olarak da soru sordular... Görüşümüzü istediler."
Eski İzmir Milletvekili Erol Güngör daha sonra "bir başka olasılığı" söyledi: - Yoksa devlet, karısını kıskanan bir koca ile, ahlak anlayışı değişik bir kadını koruma uğruna mı bu cinayetin üstünü örtüyor?
Olay "polisiye romanlarda, filmlerde rastlanan" cinsten. Cinayet işlenmiş. Ama orta yerde "merminin kovanı" yok. Hatta... Kurşunlanan gencin vücudunda "mermi çekirdeği bile" yok. Cinayet "profesyonelce." Cinayetten sonra olanlar ise "akıllara durgunluk veriyor."
Hiçbir batıl inancımız yok ama... Yine de sormadan edemeyeceğiz. Son günlerde Meclis'te görüldüğü söylenen "hayalet" 21 yaşında öldürülen delikanlının "katilimi bulun" diye parlamento koridorlarında dolaşan "ruhu" olmasın?
TBMM'deki komisyonun başkanı "eski hakim, eski savcı, eski DGM başkanı" Ahmet Çağlayan sağa, sola yazı yazıyor, "olayla ilgili evrakları" istiyor. Aldığı yanıt: - SEKA kağıt fabrikasına gönderildi... Eritildi... Yeniden kağıt yapıldı.
Yazıya "burası Türkiye, her şey olur" diye nokta koymak ne kadar acı.
|