kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Karşı düşünceye Lenin kadar tahammüllü müyüz?
21'inci Yüzyılda denizler korsanlarla dolu
ŞAKA - Fener United

Karşı düşünceye Lenin kadar tahammüllü müyüz?

Dış dünyayı eleştirmek, Türkiye söz konusu olduğu zaman özellikle bazı Avrupa ülkelerinin sergilediği çifte standartlı tutumları yermek elbet gereklidir.
Ama aynı eleştirileri kendimiz için de yapar ve Türkiye'de çok sık rastlanan çifte standartlı tutumları da aynı ölçüde gündeme getirebilirsek, "Uyum" dan öteye "Tutarlılık" meselesinde de çözüme yaklaşabiliriz.
Avrupa ülkelerinin zayıflıklarını biz de biliyoruz, kendileri de çok iyi biliyor. Şu anda Fransız kentlerini yağmaya ve vandallığa boğan olayların sorumlusu aranırken, en önde gelen Fransızlar "Biz nerede yanlış yaptık" sorusunu da, en ağır özeleştirilerle seslendirmekteler.
Fehriye Erdal'ı yargılamayan Belçika adaletini biz tabii ki eleştiriyoruz.
Ama Belçikalılar kendi adaletlerine ve yargılarına karşı, bizlerden daha tepkili.
Örneğin çocuklara tecavüz eden, onları öldüren Marc Dutroux'nun arkasındaki ilişkiler yumağının açığa çıkmadığı ve benzer pedofili vakalarında polisin işi örtbas ettiği kuşkusunu Belçikalılar da seslendiriyor. Yapılan anketlerde Belçikalıların yüzde 70'inin mahkumiyete rağmen Dutroux Davası'nda yargıya güvenmediği açığa çıkmamış mıydı geçen yıl? Şimdi bu dosyanın yeniden açılması ihtimali konuşulmakta.
Böyle sayısız örnek verebiliriz Avrupa'dan.
Ama önemli olan bizim kendimize ait olan ve kendimizin eleştirmemiz, düzeltmemiz gereken yanlışları da bilmemizdir..
Yargıtay Onursal Başkanı Doç Dr. Sami Selçuk'un düşünceleri ifade özgürlüğü üzerinde yaptığı karşılaştırmalı bir çalışmasından kısa alıntılar yaparak ne demek istediğimi anlatayım:
- Amerika'da çevrilen "Kökler" filminde siyahlar, beyazları doyasıya aşağılamışlar, boşalmışlardır. Ama, eleştiri ve hoşgörü bilinci filmin yasaklanmasını önlemiştir. Buna karşılık, aynı dönemlerde, 1970'ler Türkiyesinde TRT'de oynanan "Fadik Kız" filmi bir meslek grubunun isteğiyle gösterimden kaldırılmıştır.
- B. Shaw, "Burası İngiltere mi tırmarhane mi?", "İngiliz kibarları zenginliğin kutsandığı tapınak ve bakirelerin satıldıkları bir pazardır", "İngilizler, şaşkın, kibirli, budala bir ulustur", "bu ülkede başbakan olmaktansa köpek olmayı yeğlerim"; Sartre, "Cezayir'i önce işgal ettik. Sonra da iki yüzlü bir sırıtkanlıkla adını değiştirdik, Fransız Cezayir'i dedik" derken, ne İngilizler ne de Fransızlar uluslarını, Fransızlığı, İngilizliği aşağıladı diye bu yazarlarını cezaevlerine sokmayı düşünmüşlerdir.
- Yazar Averçenko, "Devrimin Sırtına Saplanan On İki Bıçak" adlı yapıtında Lenin'le alay etmiş ve ona sövmüştür. Buna karşılık Lenin şunları yazabilmiştir: "Son kertesine varmış bir nefretin, bu ustaca yazılmış kitaba nasıl yer yer gerçekten güçlü, yer yer de gerçekten zayıf bölümler getirdiğini görmek ilginç oluyor. Bence kitaptaki anlatımlar yeniden yayımlanmaya değer. Yetenekli insanlara cesaret vermeliyiz". Zor kullanarak devrim yapan bir kişinin bu hoşgörüsü, kuşkusuz Stalin döneminin kanlı sayfalarıyla kıyaslanamaz.
Japon Tarihçisi Saburo İenega, "Japon Tarihi" adlı yapıtında Japon ordusunun Çin'de, Singapur'da ikinci dünya savaşı sırasında kimyasal silah kullanarak suç işlediğini yazmış, devlet yönetimi kitabın okullarda okutulmasını yasaklamıştı. Ancak Japon Yüksek Mahkemesi, bilimsel/tarihsel gerçeklerin yasaklanamayacağına karar vererek yönetimin işlemini iptal etmiştir.
Hırant Dink'i ve Orhan Pamuk'u yargılar ve medyatik linçe konu ederken, şimdi yücelttiğimiz Nazım Hikmet'in serüvenini hatırlamalıyız. Bu arada "Lenin kadar anlayışlı olabilir miyiz" diye de kendimize sormalıyız.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Tarih bizimle başlayıp bizimle bitmez ki..   / 06-11-2005
 Keşke Papa bir Anadol da kullansaydı..   / 05-11-2005
 Nerede o gelecek bayramlar..   / 04-11-2005
 Siz anlamadınızsa biz size anlatalım   / 03-11-2005
 Sadece gökdelen mi çağdaşlığın simgesidir?   / 02-11-2005
 Cam evde oturan komşusunun evini taşlamaz   / 01-11-2005
 Cumhuriyet ile demokrasi birbirine küser mi?   / 31-10-2005
 Siyasi cemaatler özerk düşünceyi pek sevmez..   / 30-10-2005
 Osmanlılar'ın da Cumhuriyet Bayramı olur..   / 29-10-2005
 Gerçekten siyaset gündemimizdeki tek konu mu?   / 28-10-2005
EMRE AKÖZ
Trafik hastalığına ilaç
Otomobilinizi...
MEHMET BARLAS
Karşı düşünceye Lenin kadar tahammüllü müyüz?
Dış...
İLKER SARIER
Yürüyüş Raporu
Yakından izleyen okurlarımız, ne zamandır...
YAVUZ BAYDAR
Vitrindeki manzara
Sabah ekibi her gün birkaç kez masa...
SAVAŞ AY
Türkiye'nin en iyi dansözü kim?
Bayramın son gecesi...
10'un adı Fener
10'un adı Fener
Schalke hüsranına rağmen, Sivas gibi diri ve istekli bir rakibe...
Kritik golcüler
Kritik golcüler
F.Bahçe'de eleştiri oklarının hedefi olan Aurelio, Alex ve Tuncay dün...
Azeriler'in sandıkta demokrasi sınavı
4 milyon 666 bin seçmenin sandık başına gittiği Azerbaycan'da ilk...
Aliyev: İktidar değişmez
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 29 numaralı Sebail seçim...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu