kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Azınlıklar olmazsa dünya da olmaz
Azınlıklar olmazsa dünya da olmaz

İngiltere'de "The Turk" diye tanınan Moris Farhi, 1930-1960'lar arasını anlattığı "Genç Türk" adlı öykü kitabında Atatürk Türkiyesi'ne övgüde bulunuyor.

Yaşamını İngiltere'de sürdüren Moris Farhi'nin 1960'larda yazmaya başladığı 'Genç Türk' adlı öykü kitabı bir Atatürk Türkiyesi methiyesi sayılabilir. 1930'lar... İstanbul çocuğu Rıfat sünnet düğününe, dolayısıyla erkeklerin dünyasına girmeye hazırlanmaktadır. Musa'nın hiç haberi olmasa da hamamdan, dolayısıyla cennetten atılmasına pek de bir şey kalmamıştır. 1940'lar... Robbie İstanbul'da gençlerin bilgeliğini ve cesaretini ilk elden tecrübe etmek üzeredir. Selma zor geçen senelere, unutmadığı aşkına yazdığı mektuplarla dayanmaya çalışmaktadır. Moris Farhi, Cumhuriyet'in ilk yıllarından alıp yakın geçmişe kadar getirdiği on üç 'Genç Türk'ün hikayesiyle genç Cumhuriyet'in kuruluşuna ve gelişmesine tanıklık ediyor. Kasım 2001'de Uluslararası PEN Başkan Yardımcılığı'na seçilen Moris Farhi, eşi Nina Farhi ile halen Londra'da yaşıyor. - Moris Farhi'yi tanımak istiyoruz, bize kendinizi tanıtır mısınız? - İlk kitabımı Musa olarak basmak istemiştim ama Musa'yı burada kimse tanımaz, Moris'i İngilizler daha iyi anlar, zaten Farhi acayip bir isim, bu şekilde Moris Farhi oldu. 1945 Ankara doğumluyum. 1946'da İstanbul'a geldik ailece. Annem Selanikli, babam İzmirli, görücü usulü evlenmişler. Annem bu sayede kurtuldu; biliyorsunuz Selanik'te tüm Yahudileri Almanlar kamplara yolladı. İkinci Dünya Savaşı'nda, annem ailesi içinde tek kurtulan oldu buraya gelmekle ve kendi ailesinden on dokuz kişiyi kaybetti. Ben İstanbul'da Robert Koleji'ni bitirdikten sonra drama okumak için İngiltere'ye gittim. Tiyatro için mi gittiniz? - Evet, tiyatro için. Mezun oldum ve evlendim, eşim pek buraya gelmek istemedi işinden dolayı, kaldım orada. İtalyanların güzel bir deyimi var; 'in sabbiati'Yani 'sudan çıkmış balık'... Ben de öyle kaldım işte orada. - Türkiye'deki azınlıklar için ne düşünüyorsunuz; Yahudiler, Ermeniler, Rumlar? - Bence her ülkede azınlıklar bir zenginliktir. Bu yüzden kültürler arası bir etkileşim oluyor. Osmanlı'dan beri Türkiye'de azınlıklar vardı, bence çok zengin bir kültür oluşumumuz var. Bu yüzden Türk medeniyeti, özellikle edebiyatı, Avrupa ülkeleriyle karşılaştırılınca çok daha zengin çünkü birçok kültürün etkisi var, bazen bunları satır arası görseniz de belli ki tarihten gelen tüm bu etkiler bence çok önemli. Azınlıklar yok olursa mahvoluruz; bu tüm dünya için geçerli sadece Türkiye için değil. - 1935 ile 1960 arası Türkiye'de birçok siyasal değişim oldu, siz bunları öykülerinize taşıdınız. Bu on üç öyküyü yazma sürecini anlatır mısınız? - Ben çok yavaş yazarım; mesela 'Gökkuşağının Çocukları' on sene sürdü. Araştırma yapmak epeyce zaman aldı, ama 'Genç Türk' yaklaşık 3 yıl sürdü. Bu öyküde amacım şuydu: Türkiye'nin kültür zenginliğini göstermek, ahalisini, tarih zenginliğini... Benim yaşadığım zaman çok güç bir dönem olmasına rağmen müthiş bir bağlılık vardı insanlar arasında, mesela Varlık Vergisi zamanında babamı almışlardı annemle ben kalmıştım. Bir şilte, bir yorgan, başka bir şeyimiz yoktu ama hiçbir zaman aç kaldığımı hatırlamıyorum. Bunları kim veriyordu? Müslüman komşular. Yani bir bağlılık vardı. 'Komşuma kötü bir şey oldu, aman yardım edelim' duygusu vardı insanlarda, ama Avrupa'da bence bu yok. - Atatürk'ün sizin için anlamı nedir? - Benim için dünyanın en büyük adamlarından biri, aşağı yukarı Türkiye'yi on beş yılda geri bir çağdan modern bir çağa getirdi. Atatürk ben 3 yaşındayken öldü, o bakımdan tanımıyorum. Babamın dediğine göre, o dönem Ankara'da çiftlik vardı, bir gün çiftlikte oynarken ben onu görmüşüm. - Anneniz size Cumhuriyet'in ilk yıllarını anlatıyor muydu? - 1935'te doğdum, aklım başıma geldiğinde de zaten İkinci Dünya Savaşı başlamıştı. Benim daha çok hatırladığım bu İkinci Dünya Harbi zamanları, Türkiye savaşa girecek mi girmeyecek mi? Eğer girerse Yahudiler açısından kötü olacaktı, Almanlar'dan dolayı böyle bir korku vardı. - Edebiyat dünyası sizi bir İngiliz mi yoksa bir Türk yazar olarak mı tanıyor? Bana İngiltere'de 'The Turk' derler, ama edebiyat dünyasında kategorize edemiyorlar. - Nobel'i İngiliz yazar Harold Pinter aldı. Orhan Pamuk'un almasını ister miydiniz? - Bence şu an Orhan Pamuk çok genç, inşallah 10 yıl sonra falan alabilir, çünkü çok değerli bir yazar. Mesela bu yıl Nobel'i alan Harold Pinter o kadar önemli bir yazar ki bence 5 yıl önce almalıydı bu ödülü. Orhan Pamuk'un birkaç yıl sonra alacağına inanıyorum. - Türkiye'nin AB macerasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Türkiye AB'ye girecek ve bu her iki taraf için de çok iyi olacak. Mesela buraya müthiş bir yatırım olacak. Diğer taraftan bizim nüfus çok genç, Avrupa ise yaşlılarla dolu.

Sayım ÇINAR

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Hastane evinize geliyor
 Dünyaya jean giydiriyor
 Tuval yerine kumaş kullanıyor
 Annem benimiçin sabahlara kadar DUA etmiş
 Bayramlar çocukluğumda kaldı
 Artık gözlerini kaçırmıyorlar
 Yeşilçam'ın genç yüzleri
 Milletvekili olayım, gücüm yettiğince bağırayım
 Düzgün adam arayan kadınlar buraya!
 Basketbol koçluğundan Meditasyon rehberliğine
 Türk Kadın Hakem Amerikan sahasında
 Cesur dedektif iş başında
 İstanbul'da turist olmak lazım
 Yine bir numaraya oynuyor
 Mektuplarınız pul kadar değerli
 Tek başına yola devam
 Bu ülkede playboylar profesörlerden çok tanınıyor
 Hırka-i Şerif'in Anahtarı onun elinde
 Ödevlere internet desteği
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
İstanbul'dan kadın toplamak.
Sayın Balçiçek Pamir,...
ALİ POYRAZOĞLU
Vur vur inlesin
Dayağın nereden çıktığı konusunda kesin...
Alafranga pastacılıkta 82 yıl
Harry Lenas İstanbul'da pastacıların duayeni. Onun başarıyla yönettiği Baylan...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.