Ulaşımda kavgalı dönem
Havayolu şirketlerinin (Türk Hava Yolları, Pegasus, Atlasjet, Onur ve Fly Air) son sürat yolcularını artırmaları, diğer taraftan otobüs firmalarının müşterilerini kaybetmesi anlamına geliyor. Bu durumu sağlıklı bir şeklide ele aldığımızda ulaşım sektöründe dengelerin yerine oturmaya başladığını söyleyebiliriz. Şu an itibariyle uçakotobüs tartışması yapılırken, yakın bir zaman içinde TIR filosu sahiplerinin denizdemiryoluna karşı devreye gireceğini düşünüyorum. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND)Başkanı Çetin Nuhoğlu ve ekibi zaman kaybetmeden tedbir almak zorunda. Eski UND, halihazırda RODER Başkanı, şimdilerin en gözde denizcisi ve Ro-Ro gemilerinin patronu Saffet Ulusoy ve ekibinin de denizde farklı alanlara kayarak UND ile kavgayı gündeminden çıkarması gerekir. Bir de Ulusoylar olarak, her derneğe baş olma kavgası vermekten vazgeçerlerse, ülke ve ilgili sektörler çok şey kazanacaktır. Kısacası, Türkiye karayolu taşımacağılında yanlış ulaşım politikaları sebebiyle yıllardır bölgenin en ciddi, en büyük gücü konumundaydı. Bu sebeple, yabancı otobüs ve kamyon üreticileri en fazla ürün sattıkları Türkiye'de yıllar önce fabrika açmışlardı. Şimdi tablo tersine dönüyor. Türkiye ekonomisine ağıra patlayan, karayolu ağırlıklı taşıma politikası yerini diğer ulaşım sistemlerine bırakıyor. Deniz taşımacığılının çeşitli imkanlarla desteklenmesi bir açılım getirdiği gibi, TC Devlet Demiryolları Genel Müdürü Süleyman Karaman'ın raylı sistemde başlattığı rehabilitasyon çalışmaları da yakın bir zamanda, ulaşım modları arasında yeni tartışmalara sebep olacak. Buraya kadar her şey normal, değil mi? Yani ulaşımda dengelerin yerine oturması ülke menfaatine. Otobüs firmaları epeydir kendilerine haksızlık yapıldığını iddia ediyor, ama bunu iyi cümlerle anlatamıyorlardı. Madem ülkede sektörlere yapılan haksızlıklar düzeltiliyor, tartışmalar açılıyor, bundan sonrası için daha hakkaniyetle davranılması gerekir. Eskimeyen iddialı siyasetçilerimizden Bülent Akarcalı, bana gönderdeği mektubunda bu konuya dikkat çekiyor; "Özel havayolu şirketlerinin gelişmesi ekonomiyi canlandıracak, kara yolu trafiğini rahatlatacak, insanlarımıza insan gibi seyahat etme imkânı sağlayacak. Bu gelişmenin altında esas yatan uçak akaryakıtı ''kerozenden'' ÖTV alınmaması. Oysa, şehirlerarası otobüsler bu avantajdan yararlanmıyor. Yani ucuz uçağa dahi binecek parası olmayan daha yoksul kesimden daha çok vergi alınıyor. Serbest pazar rekabet hukuku açısından şehirlerarası otobüslerin kullandıkları motorinden de ÖTV alınmaması gerekir. Bu uygulama ayrıca deniz taşıtlarına da yansıdı. Aslında şehirde yasayan dar gelirliler için bir yıkım olan şehiriçi otobüsle taşınmayı ucuzlatmak için ÖTV'nin belediye otobüslerinden de alınmaması gerekir. Madem ki ÖTV hava ve deniz taşımacılıgından kalktı. Uçağa binemeyen, özel arabasi olmayan en alt gelir düzeyindeki insanlarımızın kullandığı kara taşımasından da düşmesi mantığa ve hakkaniyete uygundur." Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım'ın bu konulara titizlikle yaklaştığını ve çözüm ürettiğini biliyorum. Akarcalı'nın mektubuna da bir cevap istiyorum. Gerçekten karayoluna, otobüs firmalarına bir haksızlık yapılıyor mu? Son sözüm, İDO'da hizmetlerin neden başaşağı gittiğine dair olacaktı. Yerim kalmadı. Pazartesi, İDO ve cep telefonu operatörleri bu köşede olacak.
|