kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gulse Birsel @ SABAH
 

Bayram gelmiş, neyime?!

Güya bayram gelecek de, çekimlere ara vereceğiz, ben de üç dört gün, evin içinde bir oraya bir buraya yatıp dinleneceğim. O kanepe senin, bu yatak benim. Nerede kardeşim?! Belli ki benim kaderim o şekilde çizilmemiş! "Çalışsın şerefsiz, boş durmasın, neyine onun tatil" şeklinde bir bakış açısıyla planlanmış hayat çizgim! Geçtiğimiz haftayı kısaca özetlemek gerekirse: Pazartesi sabahı 04.30 suları! Senaryomu bitirmiş, göndermişim. Şehir kimbilir kaçıncı uykusundayken, sinsi bir kedi gibi, yorgun fakat sırıtarak yatağın içine kayıveriyorum! 11 günlük bir çekim arası var ve ben bu esnada iki bölüm için senaryo yazmalıyım. Hesaba göre 3-4 gün boşluğum var. Artık yüzer miyim, alışverişe mi çıkarım, masaja mı giderim, 72 saat boyunca sadece uyur muyum, o bana kalmış. Bu tatlı düşüncelerle uykuya dalıyorum.

TUTULDUM KALDIM!
Pazartesi öğlen, 13.30 suları! Duş almış, giyinmiş Gülse; Nişantaşı'na çıkıp fink atmaya hazırlanırken telefonu acı acı çalar! Arayan ablasıdır: - Babam trafik kazası geçirdi, hayati tehlike yok, hastanedeyiz, atla gel! (Şimdiden, tanıdık, dost ve akrabalar için ekleyeyim, bu olay yaklaşık 10 gün önce oldu ve babam büyük ölçüde iyileşti, zannederim birkaç haftaya da normal temposuna dönecek.) Tahmin edebileceğiniz gibi apar topar hastaneye gidiş, kırık kemikler, ambulanslar ve müteakiben gergin bir koşuşturma... Bu esnada bir göz enfeksiyonuna yakalanmam, sol gözümün neredeyse tamamen kapanması, o geçmeye yüz tutarken sağ boyun ve sırt kaslarımın tutularak beni yan yan yürüyen bir akıntı çağanozu haline getirmesi!

MİZAHÇI RAHAT DURMAZ

Sola dönsem göremiyorum, sağa dönsem dönemiyorum! Bir yandan kızıyorum, bir yandan gülüyorum! Bütün bu etkenler bir araya gelip hayatımı mükemmel hale getirince, geçtiğimiz haftasonu gazeteye yazı da gönderemedim tabiatıyla! Diyorum ya, bayram gelmiş neyime? Fakat mizahçı rahat durur mu? Kazanın olduğu o telaşlı gün, ben yine garip garip detaylara takılıyorum. Hastaneye yeni varmışım. Gerçekten hayati tehlike yok mu, yoksa ablam beni mi teselli ediyor bilmiyorum. Danışmaya gidip babamın adını söylüyorum. Tetkikler yapıldığı için 'hastamız' kah radyolojide, kah madyolojide, telefonla bir türlü bulup beni doğru kata yollayamıyorlar. Gergin bir bekleyişle telefondaki görevlinin gözünün içine bakarken, arka plana iki hastane görevlisi gelmiş sırıtarak bana el sallıyorlar, bir yandan da bir komiklik yapıvermemi bekleyerek! Hastalardan biri yanıma yaklaşıp geçen haftaki Avrupa Yakası bölümlerinden birinin bir esprisini yapıyor: "Orijinalim lan been" diye! Kardeşim tamam, kolesterolümü falan ölçtürmeye gelmiş olsam muhabbet edelim ama, şu anda tam olarak havamda değilim yani!

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK
Babamın yanına çıkıyorum en sonunda. Yanındaki kalabalıktan birisi de kendisine minibüsle çarpmış olan arkadaş. Arkadaş dediysem, lafın gelişi tabii! Dönüp bana "Sizinle bu şartlar altında tanışmak istemezdim" demesin mi?! Gülsem bir türlü, ağlasam bir türlü, elim ne kadar ağırdır acaba diye şöyle bir denesem başka türlü! Bütün bunlar olurken, neden sonra uyanmışım! Çekimlerin başlamasına bir hafta var ve benim iki bölümü 7 gün içinde yazmam gerekiyor. Hemen oturdum masaya ve oturmamla iyileşmem bir oldu! Ne gözüm kaldı, ne sırtımın tutukluğu. Biraz acı var ama, acıya acıya yazıyorum, ne olacak? Bu olaylardan çıkardığımız "Her şeyin başı sağlık" başta olmak üzere birçok ders var tabii... Şunu öğrendim: Bana dinlenmek haram! Ne zaman, azıcık boş oturayım desem, başıma gelmedik kalmıyor! Tatil bana yaramıyor. O zaman, bu bayram da bilgisayar başında geçiyor diye dırdırlanmak da manasız. Siz çikolatanızı, şekerinizi yiyin, ziyaretlerinizi yapın benim için. Ben ruh ve beden sağlığım için çalışıyor olacağım!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ne yersen 'o'sun!   / 22-10-2005
 Vurun pelikana!   / 15-10-2005
 Satıyoruuum, saaat...tıııım!   / 08-10-2005
 Ağlarsa anam ağlar!   / 01-10-2005
 Grip mevsimi açılmıştır, hayırlı olsun!   / 24-09-2005
 Bir gün herkes oyuncu olacak   / 17-09-2005
 Yavuz hırsız!   / 10-09-2005
 Ambalajınız doğru mu?   / 03-09-2005
 Evrim bize neler yapacak?   / 27-08-2005
 Komşunu tanı rahat uyu!   / 20-08-2005
GÜLSE BİRSEL
Bayram gelmiş, neyime?!
Güya bayram gelecek de,...
AYŞE TÜTER
Zevkle Pişirin, Afiyetle Yiyin
Limonlu patlıcan
4...
Dilek Hanif 'The Turkish Herald'ta
Dilek Hanif 'The Turkish Herald'ta
Ünlü modacı Dilek Hanif, uluslararası online bir gazete olan 'The...
Nişan sürprizi Bade'yi öldürüyordu
Nişan sürprizi Bade'yi öldürüyordu
Sevgilisine Kızıldeniz'in derinliklerinde sürprizli bir deniz kabuğu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.