kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bayraktar Bayrakli @ SABAH
 

Bilen ve düşünen akıl sahiplerinin götüreceği yer

Yüce Allah Adn cennetine gidecek olan, bilen ve düşünen akıl sahiplerinin sergilediği amelleri aşağıdaki ayetlerde sıralamaktadır. Biz bu ayetlerin açıklamasını yaparak okurlarımıza sunmak istiyoruz. Ayetler şunlardır:
Rabb'inden sana indirilenin hak olduğunu bilen kişi, kör olan biri ile aynı mıdır? Sadece akıl sahipleri düşünürler. İşte bunlar, Allah'a verdikleri söze sadık kalanlar ve antlaşmayı bozmayanlardır. Onlar, Allah'ın bitişmesini emrettiği şeyi bitiştirirler. Rabb'lerine saygı duyarlar ve hesabın kötüsünden korkarlar. Onlar, Rabb'lerinin rızasını arzulayarak sabrederler, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık dağıtırlar ve kötülüğü güzellikle savarlar. İşte bu dünyanın sonu bunlar içindir. 'Adn cennetleri' bunlar içindir.Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden iyi olanlarla birlikte oraya girerler. Meleklerse her kapıdan yanlarına sokulurlar. 'Sabrettiğiniz için selâm size. Şu dünyanın sonu ne güzeldir!' (derler). (Ra'd, 19-24)
Yüce Allah Ra'd 16'da kör ile görenin bir olup olmadığını sormuştu. Burada da aynı soruya benzer bir soru sormaktadır.
1. "Rabb'inden sana indirileninin hak olduğunu bilen kişi, kör olan biri ile aynı mıdır?" Yüce Allah görme ile körlüğün ne olduğuna burada açıklık getirmektedir. Yüce Allah'ın indirdiği vahyin hak olduğunu, gerçek olduğunu bilen adamın gönlü görmektedir, yani gönül gözü çalışmaktadır. Allah'ın indirdiği vahyin hak olduğunu bilmeyen, yani inanmayan kişi de kördür. Buradaki "ya'lemu" kelimesi "inanmak, tasdik etmek, bilmek" anlamına gelmektedir. Burada Yüce Allah'ın mü'min ile kâfiri mukayese ettiğini söyleyebiliriz.
Yüce Allah'ın Hz. Muhammed'e indirdiği vahyin hak olduğunu bilen, inanan ve ona icabet eden mü'min; onun hak olduğuna inanmayan da kâfirdir. Yüce Allah bunların bir olmadığını anlatmaktadır. Dikkat edilirse farkı belirleyen ölçü "bilmek"tir. "De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri düşünür" (Zümer 39/9). Demek ki, insanlar arasındaki farkı belirleyen temel değerlerden biri bilgidir. Bilgiye sahip olanı Yüce Allah önde tutmaktadır. Çünkü bilen görüyor, bilmeyen ise kördür. Bilen aklını kullanıp düşünüyor, bilmeyen aklını kullanıp düşünmekten kendini mahrum bırakıyor.
Burada şu soruyu sorabiliriz: Bilme ne ile oluyor? Sorunun cevabını yorumunu yapmakta olduğumuz Ra'd 19'un devamı vermektedir.
2. "Sadece akıl sahipleri düşünürler." el-Elbâb kelimesine "selim akıl sahipleri" diyebiliriz. Lübb, "meselelerin özüne inen, özü dışarı çıkaran selim akıl" anlamına gelmektedir.
Önemli olan düşünen aklın sonunda meydana gelecek olan davranışların neler olduğunu bilmektir. Selim akıl düşünürken, bilirken, inanırken hep eylemleri çağırır. Çünkü o eylemler ona hayat vermekte, onu, içeride neler yaptığını bilir hale getirmektedir. Yüce Allah Ra'd 19'dan sonra düşünen selim akıl saliplerinin eylemlerini gündeme getirmektedir.
a) "İşte bunlardır, Allah'a verdikleri sözde sadık kalanlar." Kısaca bunlar, "ahde vefa gösterenler"dir. Demek ki ahde vefa göstermek, selim akıl sahiplerinin davranışı olmaktadır. Ahde vefa, aklın gereği olan davranışlardan biridir. Bu âyeti, bir önceki âyete göre manalandırırsak, Yüce Allah'ın Hz. Muhammed'e indirdiği vahyin temel ilkelerinden birinin, aklın gereği de olarak "ahde vefa" olduğu anlaşılmaktadır.
"Allah'a verilen söz" ne olabilir? Bu soruya cevap verebilmek için A'râf sûresinin 172. âyetine gitmemiz gerekiyor: "Rabb'in Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şâhit tutarak: 'Ben sizin Rabb'iniz değil miyim?' (demiştir). (Onlar da): 'Evet (buna) şâhidiz', dediler."
Yüce Allah, anne karnında yarattığı çocuğun ruhuna bu soruyu sormakta, ruh da bu soruya olumlu cevap vermektedir. Bunun anlamı, Yüce Allah anne karnındaki çocuğun doğasına, Allah'a inanacak şekilde bir program yüklemiştir. Bu programa "ilâhi ahd" denmektedir. İnsanın aklı, Allah'a inanacak şekilde programlanmıştır. Sonra dünyaya gelip buluğ çağına ulaşınca, aklı ile Allah'ı bulan ve ona inanan kişi Elest Bezminde verdiği sözü yerine getirmiş oluyor. Gördüğü tahsil ve içinde bulunduğu çevre, aklın Allah'a gidişini engellemiş ise ahdini yerine getiremiyor demektir. Bu kişi de ilâhi ahdi yerine getiremeyen biri olarak değerlendirmede yerini alıyor.
Ahde vefanın akılla olan bağlantısını başka bir âyetle delillendirme imkanımız var mıdır? "Antlaşma yaptığınız zaman, Allah'ın ahdini yerine getirin ve Allah'ı üzerinize şahit tutarak pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yapacağınız şeyleri pek iyi bilir. Bir toplum bir toplumdan daha çok olduğu için yeminlerinizi, aranızda bir fesat aracı edinerek ipliğini sağlamca büktükten sonra çözüp bozan kadın gibi olmayın. Allah bununla sizi imtihan etmektedir" (Nahl 16/91-92).
"Yaptığı işi yıkan bunamış bir kadın gibi olmayın" denirken, verdiği sözde durmayan kişi, aklı başında olmayan, bunamış insana benzetilmiş olmaktadır. Aklı başında olan kişi Allah'a verdiği sözde durur.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Cennet hangi amellerle kazanılır? (2)   / 16-10-2005
 Cennet hangi amellerle kazanılır?   / 15-10-2005
 İyi nedir ve nasıl elde edilir? (2)   / 14-10-2005
 İyi nedir ve nasıl elde edilir?   / 13-10-2005
 Barış dini İslam (2)   / 12-10-2005
 Barış dini İslam   / 11-10-2005
 Ramazan ayı ve Kur'ân (3)   / 10-10-2005
 Ramazan ayı ve Kur'ân (2)   / 09-10-2005
 Ramazan ayı ve Kur'ân (1)   / 08-10-2005
 Oruçla ilgili hükümler (2)   / 07-10-2005
EMRE AKÖZ
Motosikletli imam İstanbul'a gelsin!
İsmail...
MEHMET BARLAS
Bunlar dans mı yapıyor yoksa politika mı...
İLKER SARIER
Koltuk problemi
Sakal-ı Şerif nakliyatından başı derde...
YAVUZ BAYDAR
Teröre alet olmadan
Patlayan bombalar da bir propaganda...
MAHMUT ÖVÜR
Gürtuna-Topbaş savaşı
Geçtiğimiz hafta Eski İstanbul...
SAVAŞ AY
Kuş gribi kuş nefretine dönüşürken!..
Pazar günü...
BAYRAKTAR BAYRAKLI
Bilen ve düşünen akıl sahiplerinin götüreceği yer
Yüce...
Kuş Gribi İnönü'de
Kuş Gribi İnönü'de
Malmö ve Samsun maçlarında 'hastalık geçti galiba' denilen Kartal'ın...
Yönetim istifa
Yönetim istifa
Kızgın Beşiktaş taraftarları stadı boşaltmadı, yönetimi istifaya...
Yoğun çalışma yorgun düşürdü
Son günlerde yoğun tempoda çalışan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan,...
AK Parti 'hocalık' teklif etti
AK Parti Ankara İl Başkanlığı bünyesinde, partinin alt kadrosunu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu