Darısı play-off'a
Tiran sokaklarında dolaşırken dükkanlarda, pazarda, restoranlarda sohbet ettiğimiz Arnavutlar, "Türkiye kazanacak. Gönlümüz sizden yana" diyerek sırtımızı sıvazlıyordu. Kosova Köftecisi'nde masamıza gelen bir Arnavut uzattığı peçeteye, "Türkiye 3 -Arnavutluk 1" diye yazmıştı. Arnavut halkının sevgisi müthişti, kalpleri Türkiye'nin Almanya'ya gitmesinden yanaydı. Ancak Briegel'in tavrı sinir bozucuydu. Kendisini arayan Olsen ile dakikalarca konuşan Briegel, ekmeğini yediği Türkiye'nin hocası Terim'e bir "Hoş geldiniz" telefonunu esirgemişti. Maç öncesi kulübedeki Terim'e lütfen giderken kendi kulübesine de "Ben niye gidiyorum?" dercesine kızgın bir ifadeyle söyleniyordu. Terim son basın toplantısında, "Türkiye Arnavutluk'u yenemiyorsa Almanya'ya gitmesin. Biz kimseden yardım istemiyoruz" demişti. Bu sözler bulanık suda balık avlamaya çalışan Olsen'in paranoyalarına hem bir cevaptı hem de kendi oyuncularına güvendiğinin işaretiydi. Türkiye, Almanya karşısında müthiş bir futbol oynamıştı. Bu oyunu oynarsak Arnavutlar'ın bize karşı tutunamayacağını düşünüyordum. Ama yanıldım. Soyunma odasının kapısında maç öncesi görüştüğümüz Terim sahanın bozuk zemininden yakınıyor ve takımın teknik becerisine zarar vermesinden korkuyordu. Kendisine "Hücum pres yaparak mı oyuna başlayacaksınız?" diye sorduğumda cevabı "Hayır, kontrollü ve dikkatli olacağız. Çünkü ilk 15 dakika Arnavutlar aşırı saldırgan oluyor" şeklindeydi.
İLK BİLETİMİZ CEBİMİZDE İlk yarı milliler ve bizim için kâbus gibiydi. Stresten, telaştan ve bozuk zemin yüzünden ayağa iki pas yapamıyor, topu kontrol edemiyor, hücuma bile çıkamıyorduk. Okan-Yıldıray ikilisinin kalitelerini sahaya yansıtamıyorduk. Hüseyin ve Selçuk çok top kazanıyor ama düzgün pasa dönüştüremiyordu. Rölantide oynuyorduk. Arnavutluk savunmasını ileri çıkarmıyor, ataklarını da Ümit Özat'ın bölgesinden yapıyordu. İki uzun Bogdani ve Tare savunmamızı tehdit ediyordu. Özellikle Dallku'nun kenar ortalarında Bogdani ve Tare ikilisi toplara kolay kafa vuruyordu. Halil'e destek veremediğimiz için hücumda etkili olamıyorduk. 39. dakikada yüreğimiz ağzımıza geldi. Volkan tuttuğu topu elinden kaçırdı, Bogdani vuracaktı ki, Volkan bir panter gibi ayaklarına kapanıp hatasını affettirdi ve net golü engelledi. İkinci yarı Emre ve Nihat'ı Terim oyuna alınca Milli Takım'ın kişiliği oturdu. Tümer rahat oynamaya başladı, Nihat hücuma derinlik kazandırırken Emre, Selçuk ve Hüseyin'in üzerindeki oyun kurma yükünü alıp takıma katkı sağladı. Terim döneminde adeta Milli Takım'ın kader adamı olan Tümer 58. dakikada yine sahneye çıktı, Halil'in göğsüyle indirdiği topu yürümek için kullandığı sağ ayağıyla gole çevirdi. Rahatladık, top yapmaya başladık ama son 10 dakikada zamanı öldürmek için yaptığımız hareketler az daha başımıza iş açıyordu. Terim'in uyarıları etkili oldu ve Almanya yolu için ilk bileti Tiran'da aldık. Psikolojisi zor bir maçta, gerilim üst düzeydeydi. Dilerim bu mutluluk baraj maçlarında da sürer ve Türkiye Almanya'da yerini alır.
|