SABAH - 13/10/2005 - "Laiklik Türkiye'nin elinde nükleer güç gibi"

Şu an 13 Ekim 2005 - Perşembe tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Son Dakika

	Yazarlar

	Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	» Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Teknoloji

	Arşiv

	Etkinlikler

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Cumartesi

	Aktüel Pazar

	Otomobil

	İşte İnsan

	Sinema

	Turizm Rehberi

	Çizerler

Google Arama

3 Ekim'in perde arkasını anlattı

Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı sıfatıyla AB görüşmelerini izleyen Ömer Çelik, "Laiklik Türkiye'nin elindeki en büyük nükleer güç" dedi.

"Laiklik Türkiye'nin elinde nükleer güç gibi"

AK Parti Adana vekili Ömer Çelik: "Ortadoğu'ya baktığımızda Türkiye'nin elindeki nükleer güç laiklik ilkesidir".

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi sıfatıyla AB ile yapılan görüşmeleri yakından izleyen AK Parti Adana Milletvekili Ömer Çelik, 3 Ekim öncesinde Türkiye'nin en önemli kozunun laiklik olduğunu söyledi. Alem Dergisi'ne konuşan Ömer Çelik, laikliği nükleer güce benzeterek "Büyük Ortadoğu coğrafyasına baktığımızda Türkiye'nin elindeki nükleer güç laiklik ilkesidir" dedi. Çelik şunları söyledi: "Çevremizde yaşanan tecrübelere baktıkça laikliği elimizdeki en büyük nükleer güç olarak görüyorum. Cumhuriyet, bu topraklardaki tarihsel tecrübemizin ve varoluşumuzun siyasal ilkelerinin, evrensel değerlerle uyum içinde olduğunu gösteren bir projedir. AB'nin içerdiği değerleri Avrupa'ya ait olduğu için değil, bu değerler evrensel nitelik kazandığı için benimsiyoruz."

NE DEĞİŞTİ?
Çelik, Türkiye'nin AB serüveninde son 3 yıldaki ilerlemenin nedeni konusunda da şöyle konuştu: "Reformlar ve ekonomik istikrar konusunda Türkiye'deki siyasiler ciddi sözler veriyordu. Bu sözler bir müddet sonra unutuluyor ve popülist uygulamalara geçiliyordu. Önümüze çıkarılan büyük engellerin son 3 yılda aşılmasının sebebi her alanda kendi verdiği sözlerin arkasında duran Kopenhag Kriterleri'nin ve mali disiplinin uygulanmasında tavizsiz davranan hükümet tablosunun varolmasıdır."

17 ARALIK TAVRI BLÖF MÜYDÜ?
Çelik röportajında 17 Aralık'taki AB görüşmelerini unutamadığı bir anı olarak değerlendirdi. Görüşmelerde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın masadan kalkma kararının AB'li siyasetçiler tarafından blöf olarak algılandığını belirten Çelik o günü şöyle anlattı: "Onlar bu yaptığımızın blöf olduğunu zannedip kullandığımız uçakta dönüş için hazırlık olup olmadığını takip ettiriyorlarmış. Birisi 'Uçak kalkacak diyorsunuz ama hâlâ havaalanında hangarda ve hazır değil' dedi. Biz de 'İsterseniz check ettirin. Biz buraya dönüş için her an hazır olmak maksadıyla dün gece ATA uçağını da getirdik' dedik. Bunun üzerine o kişi panik oldu ve işin ciddiyetini anladılar." AB'de Türkiye'ye karşı olanların tavırlarını da değerlendiren Çelik "Almanya ve Avusturya gibi ülkelerde Türkiye karşıtlığı üzerinden seçim propagandası yapan partiler kaybetmiştir. Türkiye'nin üyeliğine karşı olmanın siyasi prim getirmediği görülüyor. Avrupalı siyasetçiler bundan ders çıkarmalı. Bu ayrıca Türklüğün Avrupa'nın geleceğine şimdiden damgasını vurmaya başladığını gösteriyor." Çelik ayrıca, AB'ye girme konusunda kendi gerekçesini "Türkiye'nin bu çelik yüzlü coğrafyada bir güven ve istikrar adası olarak kendi çağdaşlık çerçevesini kesintisiz sürdürmesi" olarak açıkladı. 3 Ekim sonrasında ortaya çıkan sonuçlardan en çok tartışılan hususun AB'nin Türkiye'yi hazmetme kapasitesi olduğunu kaydeden Ömer Çelik, bu konuda da "AB şu an itibariyle tam üyelik konusunu hazmetmesiyle sınavı geçmiştir. Ancak Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık veya ikinci sınıf bir üyelik önerilseydi Türkiye'nin hazmetme kapasitesi bunu kaldıramazdı."

HABER MERKEZİ