kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
  » Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdoğan: Bazı şeyler saptırılıyor
Erdoğan: Bazı şeyler saptırılıyor
Çerçeve Belgesi ile AB kendisini bağlamıştır
AB Türkiye'yi hazmedeceğini görmüştür

Erdoğan: Bazı şeyler saptırılıyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Müzakere Çerçeve Belgesi'nin, ''işin esasını değiştiren bir belge değil, işin esasına uygun olarak hazırlanmış, dengeli bir yol haritası'' olduğunu belirterek, ''Burada bazı şeyler saptırılıyor. Hala gölgelemek istiyorlar, bu ayıptır. Türkiye ne kazanıyor, bunu konuşun, bunu konuşmuyorlar'' dedi. Erdoğan, NTV'nin canlı yayında, Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı.

3 Ekim sürecini değerlendiren Başbakan Erdoğan, bu sürece 17 Aralık'ta alıştıklarını, o dönemde iplerin kopma noktasına geldiği anlar olduğunu
belirterek, bu süreçte de yine iplerin kopma noktasına geldiğini, ama oradan kazandıkları tecrübeyle umutlarını hiç yitirmediklerini söyledi.
AB'nin 17 Aralık'ta, 3 Ekim'de müzakerelerin başlaması kararı aldığını anımsatan Erdoğan, ''Çünkü 'Masanın üzerinde hiçbir şey kalmadı' demişlerdi. O zaman bunu onların yapması icap ediyordu. Biz de bekleme hakkına sahiptik. Bizim yapmamız gereken tek şey, milletimizin onuruna yakışır şekilde o dik duruşu sergilemekti, biz bunu yaptık. Avrupalı dostlarımız da üzerine düşeni yerine getirdi'' diye konuştu.
Müzakere Çerçeve Belgesi'nin, işin esasını değiştiren bir belge olmadığını söyleyen Erdoğan, belgenin, ''işin esasına uygun olarak hazırlanmış dengeli bir yol haritası'' olduğunu bildirdi. Türkiye'nin şimdi bu yol haritasını uygulamaya koyacağını ifade eden Erdoğan, ''Belgede zaten dik durduğumuz, itiraz ettiğimiz konular, o yol haritasını sıkıntılı duruma düşürecek olan cümlelerdi. Bunun üzerinde ısrarla durduk'' dedi.

''FAZLA DİRENMEDİLER''

Bu noktada, imtiyazlı ortaklık konusunun sık sık gündeme getirildiğini, Türkiye'nin 17 Aralık'ta bu konudaki kesin kararını verdiğini, böyle bir şeyin kabul edilmesinin mümkün olmadığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bir-iki ülkenin rezervi vardı. Ama buna rağmen iktidar noktasında fazla direnmediler ve bizim arzumuz istikametinde neticelendi. Şimdi tekrar bunu gündeme getirmek ve çerçeve belgesi içine koymak istediler. Bunda da bizim ısrarlı tavrımız ve sağolsun Avusturya'nın da bundan son anda vazgeçmesi imtiyazlı ortaklık ifadesini de gündemden düşürdü. Bundan sonra böyle bir şey söz konusu değil.''
Belge üzerinde yapılan eleştirileri de değerlendiren Erdoğan, belge üzerinde bu tür değerlendirme yapanların, hala ''bardakta ne kadar boş kısım kalmış'' gayreti içinde olduklarını söyledi.

''BARDAĞIN DOLU TARAFI''

Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bardağı böyle silme doldurmak, her zaman sıkıntılıdır. Niye, yürürken bile hemen döküverirsin. Muhakkak onun bir boş yanı olacaktır. İşin tekniği de bunu gerektirir. Biz burada bardağın dolu tarafıyla uğraşıyoruz. Müzakere Çerçeve Belgesi, bir esas değil, bir yol haritası. Bunun içinde usul var, esas yok. Esas zaten müktesebattır. Biz bu müktesebata uyacağımızın kararını bugün vermedik ki...''

''MUHALEFET PARTİSİ LİDERİ DE DUYSUN''

Diğer 10 aday ülke için de Türkiye için konuşulan konuların konuşulduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti: ''Burada bazı şeyler saptırılıyor. Hala gölgelemek istiyorlar. Bu ayıptır, doğru değil. Şurada Türkiye ne kazanıyor, bunu konuşun. Bunu konuşmuyorlar. Hala konuştukları; 'Türkiye ne kaybetti'. Kimse sana hiçbir şeyi bedava vermez. Karşılıklı bir anlaşma yapıyorsun, sen de bir şeyler katacaksın, karşı taraf da bir şeyler katacak. Sen hiçbir şey vermeden, karşı taraf sana her şeyi verecek, yok ki böyle bir şey. Şu anda biz birlik içinde, birliğin oluşumu içinde rol alacaksak, bizim de parasal olarak katkılarımız olacak.''

Türkiye'nin, özgürlüklerde, ekonomide ne kazanacağının konuşulmasını isteyen Erdoğan, şunları söyledi:

''Basit bir örnek vereceğim, çok açık net. Bunu muhalefet partisinin lideri de duysun. Bunları galiba bilmiyor, hiç bunları okumamış, hiç bunların üzerinde yorulmamış. Bakın şu anda Türkiye'nin ihracatının yaklaşık yüzde 60'ı AB üyesi ülkeleredir. Tüm yatırımcılarımızın, girişimcilerimizin ana kaynağı orası ve dış ticaret hacminde lehimize olan da sadece Avrupa'dır. Onun dışındakiler sadece lehimizedir. Durum ortadadır.
Biz şimdi onlarla böyle bir adım atıyoruz, atarken dün övdükleri, sevdikleri, muhakkak olması gerekir dedikleri bu yolda, onu savunanlar bile bugün bakıyorsunuz bir tavrın içerisine giriyorlar. Anlamak mümkün değil. Bazen diyorum, 'yalnız kaldık', ama aklıselim öyle demiyor, farklı konuşuyor. O ne diyor; 'kardeşim anlamam' diyor, şu anda borsa 36 bine dayandı.''

''DÜNYAYA AÇILIYORUZ''

Erdoğan, Türkiye'deki yatırımların hemen artmaya başladığını, özgürlüklerin aynı şekilde arttığını, insanın insana bakışının değiştiğini, insanın insana olan güveninin arttığını, artacağını anlattı.
''Bizler daha geniş bir perspektiften dünyaya açılıyoruz'' diyen Erdoğan, bunu görmemezlikten gelmenin hiçbir anlamı olmadığını kaydetti. Erdoğan, ''Burada şüphesiz ki bazı şeylerden fedakarlık da yapacağız tabii, yapmamız da gerekir. Bunları yapmadığın sürece bu adımı atamazsın'' dedi.

AB'ye girildiği andan itibaren bütçenin Maaschrit Kriterleri'ne göre değerlendirileceğini, istediğin gibi, ''şunu şöyle, bunu böyle yapayım'' denemeyeceğini belirten Erdoğan, ''Bunların lehte durumunu incelediğinizde yine insanların lehine. Yüzde 5 enflasyon istenmez mi? Bunu senden istiyor. Bunlar herhalde bizim aleyhimize şeyler değil, bunlar lehte olacak olan akımlardır'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği (AB) ne istediyse onu yaptığı halde halen cezalandırıldığını belirterek, ''Biz de kalkacağız Güney Kıbrıs'ın arzusu istikametinde hareket edeceğiz, olmaz böyle şey'' dedi.
Müzakere Çerçeve Belgesi'ndeki 7. maddeyle ilgili tartışmalara değinen Erdoğan şöyle konuştu:
''Ben önce maddeyi okuyayım. Diyor ki 'katılıma kadar geçecek olan süre zarfında Türkiye'nin üçüncü ülkelere yönelik politikalarını ve uluslararası örgütlerdeki tutumlarını tüm AB üyesi ülkelerin bu örgütlere üyeliklerini ve düzenlemelere katılımlarını da içerecek şekilde AB ve üye devletler tarafından kabul edilen politikalar ve tutumlarla tedricen uyumlu hale getirmesi istenmektedir.' Biz tabii 'bu haliyle uygun olmaz' dedik. Niye? Burada bir bağlayıcılık var. Bu sadece bir ülkeye ait değil, tüm ülkelere ait. 'Bizim bunun halli için sizden bir isteğimiz var, bunu ister metne koyarsınız ister bir dipnot haline getirirsiniz. Veya buna başka bir çözüm bulmamız lazım' dedik. Peki o neydi? O da şuydu; 'Müzakere Çerçeve Belgesi'nin ilgili tüm uluslararası örgütleri kapsayan 7. paragrafı bu uluslararası örgütler ya da birliğinin ya da AB üye ülkelerinin karar verme özerkliğine ve haklarına halel getirecek şekilde yorumlanamaz.' Bu ne demektir? Yani Türkiye, 15 tane uluslararası kuruluş var, bunlarla ilgili veto hakkını her zaman kullanabilir. Bunlarda zaten veto gerektirmeyen yerler var, o ayrı mesele. En önemlisi NATO'da veto hakkına bu halel getirmez, gölge düşürmez. AB Konseyi'nin kendi başlıklı kağıdında ve Müzakere Çerçeve Belgesi'ne bir kapak olarak bu yazı girmiştir. Bu olmasa dahi NATO'daki veto hakkımızı kimse kaldıramaz.''
''Bu süreçte askerlerle bir temasının olup olmadığı'' sorusuna Erdoğan, ''Arkadaşlarımın oldu, benim böyle bir görüşmem olmadı'' yanıtını verdi.
Gerek AB'nin hukukçuları ile gerekse Türk hukukçularla görüşmelerde bulunduklarını ifade eden Erdoğan, ''Bunlar 48 saat içerisinde olmadı tabii. Biliyorsunuz 29 Haziran taslağı. O günden bugüne bunun üzerinde çok büyük emekler sarfedildi. Görüşülmesi gerekli yerlerle görüşmeler yaparak bu safhaya geldik'' diye konuştu.

RICE İLE GÖRÜŞME

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile görüşmesi hakkında da bilgi veren Erdoğan ''Bu görüşmede genel bir destek talebiniz mi oldu? Yoksa özellikle 7. madde için mi destek istediniz?'' sorusu üzerine şunları kaydetti:
''2. maddeyi de konuştuk, 7. maddeyi de konuştuk. Yaklaşık yarım saat telefon görüşmemiz oldu. Sağolsunlar beni kendileri aradılar. Benden önce Abdullah Bey ile görüşmeleri olmuş. Daha sonra beni aradı. Kendisiyle yarım saatlik görüşmemiz esnasında ben 'şu şu şu noktadayız, eğer bu şekle dönüşmezse bizim buna evet dememiz mümkün değil ve arkadaşlarımı da oraya göndermem mümkün olamayacak' dedim. 'Çünkü biz biliyorsunuz 24 Nisan'da Başkan Sayın Bush'un da Kıbrıs ile ilgili ricaları olmuştu ve biz Annan Planı ile ilgili tavrımızı koymuş ve bir garantör ülke olarak Kuzey Kıbrıs'taki kardeşlerimizi ikna etmiştik ve orada referandum neticesi yüzde 65 ile evet oyu çıkmıştı. Güney yüzde 75 ile hayır çıkarmıştı. Onlar tam üye oldu ama maalesef Kuzey Kıbrıs'a hala izolasyon uygulanıyor. Bu konudaki tavırlarımızı biliyorsunuz. Kimse bize o zaman verdiği sözü tutmadı. Şimdi biz artık sözlere inanmıyoruz. Bize yazılı olarak bunları fakslayacaklar, mutabık kalmamız halinde arkadaşlarımı oraya gönderirim ama mutabık kalmamamız halinde arkadaşlarımı göndermem mümkün değil' dedim, bunları açıkladım.
Sayın Rice'dan sonra başka liderlerle de görüşmelerimiz başladı. Sayın Schröder ile Berlusconi ile Barosso ile... Artık en son 'Blair ile konuşursak bu iş olacak' dendi. Dostumuz Tony ile bu işi görüştük ve en sonunda bu cümleyi koyma kararı verdik. 'Bana bunları yazılı olarak geçecek misin?' dedim, 'geçeceğim' dedi. Hemen yazılı olarak bize geçtiler. Geçtikten sonra da ben Sayın Cumhurbaşkanı'na 'Artık şu noktaya vardık' dedim, sayın Gül de Baykal'a 'şu noktaya vardık' dedi. Ondan sonra da Gül ve Ali Babacan'ı uğurladık.''

''HEPSİNİ ARAYACAĞIM''

Erdoğan, ''ABD'nin, gelinen noktadaki tavrı ne kadar belirleyici oldu?'' sorusuna ''Biz, bu işi samimiyetle takip ettiklerini gördük. Çünkü sürekli aradılar. Biz de aradık aynı şekilde. Bu neticelerde görülüyor ki böyle bir sonuca vardıysak burada hepsinin de emeği var. Onun için ben hepsini henüz tek tek telefonla arayamadım, arayacağım'' yanıtını verdi. ''Bu sefer Rice'ı mı arayacaksınız, yoksa Başkan Bush'u mu?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Başkan'ın haberi olmadan Rice hareket edebilir mi?'' dedi.

''KIBRIS, MÜZAKERELERİ TIKANIR MI?''

''Müzakerelere başlanacak ama kısa bir sürede tıkanması kaçınılmaz. Çünkü 2006 yılında Kıbrıs Rum Kesimi uçak ve gemilerine Türk liman ve havaalanlarının açılması gündeme gelecek' deniliyor. Kıbrıs, müzakereleri tıkar mı?'' sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı: ''Bizim bu süreçte tavırlarımız belli. Şu anda gerek tarama, gerek müzakere ile ilgili adımlar atılacak. Bu yıl sonuna kadar takvim belli. Bu takvimde öncelikle bilim ve araştırma, eğitim ve kültür... Bizim hedefimiz hiç olmazsa bu üç taneyi bitirmek. Bunun için gayretimizi ortaya koyacağız. Onun için şu anda bütün ilgili bakanlıklarda çalışmalar başlatılmış vaziyette. Başmüzakerecimiz bu işi yakın takibe almış vaziyette. Bugün de Bakanlar Kurulu'nda arkadaşlarımız bilgilendirildiler.
Tabii burada bir tanıtıcı tarama kısmı var, o komisyonda yapılıyor. Ondan sonra da ayrıntılı tarama kısmı var ki o da arkadaşlarımız bu bilgileri aldıktan sonra dönüyorlar. Döndükten sonra verilen takvim, ki bu 20-25 gün civarında bitiyor ve 'biz çalışmalarımızı yaptık pozisyonumuz budur, bunların hepsi yerine gelmiştir veya bu eksiğimiz var bunu da şu kadar zamanda yerine getireceğiz' diyecekler. Böylelikle bu süreci işleteceğiz.
2006'da bu tür engeller geldiğinde ise bu konunun ne olduğunu söyledik. Bunun Birleşmiş Milletler zemininde çözülmesinin gereğini ortaya koyduk. Bunu birbirine karıştırmamamızın gereğini ortaya koyduk. Biz Gümrük Birliği'nin bize yüklemiş olduğu görevi zaten 1996'dan beri yapıyoruz. 1996'dan bu yana Gümrük Birliği'nin gereği olarak ne yapılması gerekiyor, onu yapıyoruz. Biz şu andan itibaren atacağımız adımlarla, attığımız adımlarla Güney Kıbrıs ile ilgili tavrımızın BM zemininde ancak halli mümkündür diyoruz.
Bizim yayınlamış olduğumuz ek protokole ilave deklarasyonda da bunu ifade ettik. Bizim tanıma noktasında tavrımız orada belli. Bunu karşı deklarasyonla birlik farklı bir şekilde değerlendirdi. O ayrı mesele. O nasıl bizimkini nasıl hukuki kılmıyorsa kendisininki de hukuki değildir, eğer olaya böyle bakarsak. Biz şu anda bu yoldaki mücadelemizi aynen vereceğiz. Kolay bir yol değil, çok zorlukları var ama bu zorlukları zaman içinde inanıyorum ki aşacağız. Ve bu konuyla ilgili olarak bütün duyarlı ve ilgili olan uluslararası kurumları bu konunun çözümü için davet edeceğiz.''

''İZOLASYON KALDIRILMALI''

Akgün'ün ''Yani 2006 yılında bizim liman ve havaalanlarını açmamız söz konusu olmayacak mı?'' sorusuna Erdoğan, ''Bizim şu andaki pozisyonda böyle giderse bu mümkün değildir. Şu andaki pozisyonda biz böyle birşeye gidemeyiz'' dedi. Erdoğan, Kuzey Kıbrıs ile ilgili izolasyonların kaldırılmasını istediklerini vurgulayarak ''Kuzey Kıbrıs AB ne arzu ettiyse onu yaptı, AB ne arzu ettiyse onu yaptığı halde Kuzey Kıbrıs hala cezalandırılacak biz de kalkacağız Güney Kıbrıs'ın arzusu istikametinde hareket edeceğiz, olmaz böyle şey'' diye konuştu.

''ANNAN İLE BİR ARAYA GELECEĞİZ''

''Kıbrıs konusunda yeni bir girişim olup olmayacağı'' sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: ''Yakın bir süre içerisinde tekrar sayın Annan ile biraraya geliriz diye düşünüyorum. Ne zaman bir araya gelmemiz gerektiği konuşulur. Bu işlerin çözümü için en azından diplomasimiz olur. Bir araya gelmemiz gerektiği noktada biraraya geliriz. Kaldı ki medeniyetler ittifakı ile ilgili zaten atmakta olduğumuz adımlar var, attığımız adımlar var. Bu adımlar içinde de sayın Annan ile tekrar biraraya gelme durumu vardır.''

''UMUDUNUZ VAR MI?''

Murat Akgün'ün ''2006 yılında müzakerelerin başlayacağı hususunda umudunuz var mı?'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Şu anda birşey diyemiyorum'' dedi.
Müzakerelerin nasıl bir yapıda sürdürüleceği ve AB Genel Sekreterliği'ne bir atama yapılıp yapılmayacağı sorusunu Erdoğan şöyle yanıtladı:
''Şu anda orada görevi yürüten bir arkadaşımız var, vekaleten de olsa yürütüyor. Fakat yapılanmada bazı yeniden organizasyon gerekebilir. Başmüzakerecimiz ilgili bakanlıkları zaten seferber etmiş durumda. Bazı bakanlıklarda müsteşar yardımcıları, bazılarında daire başkanları bu konularla ilgili devreye sokulmak suretiyle gruplar halinde çalışmaları yapacaklar. DPT'nin burada ciddi ve önemli desteği olacak. İlgili sivil toplum kuruluşları var, üniversitelerimizden istifade edeceğiz. Medya bizim için çok çok önemli. Toplumun psikolojisini değiştirmede çok önemli. Bu konuda medyamıza çok büyük görev düşüyor.''

''ACELESİ YOK''

''Ek protokol TBMM'ye onay için ne zaman gelecek. Bu konuda bir takvim var mı?'' sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi: ''Şu anda belirlenmiş bir takvim yok. Bu konuda farklı düşünceler var, 'gelsin' diyenler var, 'gerek yok' diyenler var. Ortada verilmiş kesin bir kararımız yok. Şu zaman mı olsun, bu zaman mı olsun diye bir takvim yok, acelesi de yok, gereği de yok. Olmadığı için de şu anda değerlendirmemizi yapıyoruz ondan sonra kesin kararımızı vereceğiz.''

1 2 3 4 5
 
DİĞER SİYASET HABERLERİ
 En kısa sürede üye olacağız
 Yeni sınır kapısı için çalışma
 Borrell'den görüşme çağrısı
 Baykal: Kral çıplak
 Putin, Erdoğan ile telefonla görüştü
 Straw "Uçuruma düşüyoruz" dedi
 AB için ilk sınav bilimde
 Gül: Dünya için bir hediye
 'Duvar aşılmıştır'
 Az daha kopuyordu
 'İşbirliği içinde çalışacağız'
 AB tarihinde ilk kez Türkçe tercüme yapıldı
 Teravih Namazını Kocatepe Camii'nde Kıldı
 Baykal: Saatler dursa da 3 Ekim önemli bir tarih
 Ağar: Başarı ama taçlandırılamadı
 Mumcu kutladı: Türkiye artık aktör
 Yılmaz: İkinci sınıf üyeliğe razı oldu
MUHARREM SARIKAYA
Erdoğan'ın aldığı yetki...
AB ile müzakerelere başlama...
YAVUZ DONAT
Beyaz sayfa... Yeni bir başlangıç
Avrupa Birliği'ne tam...
Osmanlı ve Türk motifine hayran
Türk modacı Atıl Kutoğlu, Avusturya'nın Dışişleri Bakanı Plassnik...
En kritik anda ortaya çıkan nine
AB krizini "Enerjimizin çekildiği anlar oldu" diye anlatan Erdoğan...
Başesgioğlu tanık
Başesgioğlu tanık
Yüce Divan, Yılmaz Hükümeti'nde İçişleri Bakanlığı yapan AK Parti...
Gözyaşı 'sel' oldu
Gözyaşı 'sel' oldu
Rize'yi önceki gece vuran sel felaketinde 7 kişi hayatını kaybetti.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu