kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Yarım bardak suda fırtına

TABLO şöyle: AB'deki Türkiye karşıtları bardağın dolu yarısını gösteriyor... Ankara'daki muhalefet ise boş yarısını. Bizce muhalefet sadece eleştirmekle yetinmemeli, müzakere sürecine katkı için "müktesebat" çalışması da yapmalı... O süreci götürme görevi bir gün onlara da geçebilir....

Muhalefetin bombardımanına bakılırsa, Ankara'daki Müzakere Çerçeve Belgesi tartışmaları Lüksemburg'takilere taş çıkartacak.
Hükümete bir teşekkürün, bir kutlamanın bile esirgendiği (Anavatan lideri Erkan Mumcu hariç) bu yaylım ateşinde herkes hedefine bestseller olmaya aday o belgeyi koydu bile.
CHP lideri Baykal'a göre, belge "Türkiye açısından 17 Aralık'tan daha olumsuz, daha ağır. Türkiye'yi ebedi aday konumunda tutmayı amaçlıyor." DYP lideri Ağar'a göre ise, "Müzakerelerin başlaması Cumhuriyet'in büyük bir başarısı" ama "Müzakere Çerçeve Belgesi bu başarıyı taçlandırmadı, satır aralarında ikinci sınıf üyeliği gizliyor."
Elbette iki liderin de tespitlerinde haklılık payı var. Ancak daha ilk günden kamuoyunun ezici çoğunluğunun paylaşmadığı bu karamsar değerlendirmeler, hiç değilse umut mesajlarıyla dengelenemez miydi? Mumcu'nun yaptığı gibi: "Kopenhag Kriterleri dışında, yeni siyasi kriterler Türkiye'nin önüne konuldu. Bu siyasi kriterler, Türkiye'nin üyelik sürecini zorlaştıracak. Ama üyeliği imkânsızlaştıracak zorluklar olmadığını da biliyor olmamız gerekir. Müzakere Çerçeve Belgesi'nde bazı zorluk ve tuzaklar var ama bu zorlukları yönetme sorumluluğu da Türkiye'ye ait."

Avrupa'daki rüzgâr farklı
Avrupa'daki tepkiler, yorumlar ve değerlendirmeler de Mumcu'nun (ve elbette Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül ve Başmüzakereci Babacan'ın) yaklaşımıyla çakışıyor. Hem dostlar, hem de en iflah olmaz Türkiye karşıtları, belgedeki sert koşulların, müzakerelerin üyelikle sonuçlanmasına engel olamayacağını belirtiyorlar.
İşte İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'ın dünyaya yaptığı açıklama: " Türkiye'nin bazı çukurlardan atlaması gerektiği görüşüne katılmıyorum. AB müzakere belgesinde yerine getirilmesi gereken konu başlıkları var. Her ülkeden bunlar isteniyor." İşte Türkiye karşıtı Fransız Demokrasi Partisi milletvekili AnneMarie Comparini'nin görüşü: "Türkiye ile müzakerelerin tek hedefi tam üyelik. İmtiyazlı ortaklık seçeneğini masaya getirmek artık imkânsız olacak. " Bir gerçek daha var; AB'nin bugüne kadar tüm aday ülkelerle yürüttüğü müzakereler mutlaka üyelikle sonuçlandı.
Hem sonra, hangi koşullarla olursa olsun AB ile müzakerelere başlamak, Türkiye'ye iki hayati konuda olağanüstü güvenceler sağlıyor:
1- Laikliği sulandırma niyet ya da girişimleri imkânsız hale gelecek. Çünkü, AB yetkilileri din farkını öne çıkaran eleştirileri hep Türkiye'nin "laikliğini" hatırlatarak göğüslediler. Hem de "AB'nin çoğu üyesinden daha laik" vurgusu yaparak. Müzakereleri belgedeki sert koşullar değil, laikliğe gölge düşürebilecek zorlamalar dinamitler.
2- Türk ekonomisi kriz risklerine karşı etkin bir paratonere kavuşacak. Ayrıca bugünkü gibi yüksek oranda büyümeyi sürdürme kapasitesine de... Bu daha çok yabancı sermaye, daha çok yatırım, daha çok istihdam demek. Bu eğitime, sağlığa, altyapıya daha çok kaynak demek. Bu daha az borçlanma demek.
Kısacası daha güçlü, daha istikrarlı, daha güvenilir, daha değerli bir Türkiye demek.
3 Ekim'in ertesinde bu kadar coşan piyasa aktörlerini, siz bir de müzakerelerde birkaç başlık açılıp kapandıktan sonra görün.
Tamam; bardak dolu değil ama ilk günden sadece boş tarafına takılıp kalmak da büyük haksızlık...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Uzatmalı aşka zoraki nişan   / 04-10-2005
 Schüssel-Sternbach hattında yolculuk   / 03-10-2005
 Sezer'in dilinde tüy bitti ama   / 02-10-2005
 Hükümet Teziç'in değerini bilmeli   / 01-10-2005
 AB'nin değerleri   / 30-09-2005
 Avrupa asla ihanet edemez   / 29-09-2005
 Can güvenliği mi özgürlükler mi?   / 28-09-2005
 6 gün boyunca bıçak sırtındayız   / 27-09-2005
 Hatay'da Endülüs ruhunu diriltmek   / 26-09-2005
 Musa Dağı'ndan Bekaa Vadisi'ne   / 25-09-2005
YILMAZ ÖZDİL
Ne şahane şey bu AB insanın giresi geliyor...
Türk...
UMUR TALU
Bir şey diyeceğim!
Bakın, bir süreç (yeniden ve bir üst...
FATİH ALTAYLI
AB'nin kısıtlamaları kalıcı olamaz
AB ile yapılan...
ERDAL ŞAFAK
Yarım bardak suda fırtına
TABLO şöyle: AB'deki Türkiye...
Bu Atatürk'ün mirası
3 Ekim'de Türkiye ile Avrupa Birliği arasında resmen başlayan...
Dünya liderleri tebrik yağdırdı
'Karardan çok memnunum'
Almanya Başbakanı Gerhard Schröder:...
Rıza benimle gider
Rıza benimle gider
"Del Bosque'yi erken göndermekle hata yapmıştım. Aynı yanlışı Rıza...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu