kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Uzatmalı aşka zoraki nişan

AB ile 42 yıllık flört dün yüzüklerin takılmasıyla resmi ilişkiye dönüştü. Biraz da "Konu-komşuya rezil olmayalım" kaygısıyla... Gönülsüz nişanın evlilikle sonuçlanması mı daha güçlü olasılık, yoksa taraflardan birinin yüzüğü fırlatması mı; göreceğiz..

Buna da şükür. 1997'de Lüksemburg'ta yüzümüze kapatılan AB kapısı, 8 yıl sonra yine Lüksemburg'ta açıldı.
Ancak AB'nin 6 kurucu üyesinden biri olan bu küçük dükalıkta, iki gün boyunca yaşananları (diplomatlara göre insanın içini bulandıracak kadar seviyesiz ayakoyunları sergilendi) ve ortaya çıkan sonucu çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Tablo şu:
1- Avrupa birçok ruhsal hastalığın iç içe geçtiği ağır bir bunalımın pençesinde çırpınıyor: İçe kapanma, vesvese, yabancı düşmanlığı, ırkçılık, kimliğinden kuşku, gelecek korkusu...
2- Avrupa son tahlilde her türlü ahlaki değerini unutacak kadar yozlaştı: Kötüniyet, önyargı, ikiyüzlülük, artık gizlemekte güçlük çektiği yüzlerce yıllık kin, sözünden dönme pişkinliği...
3- Bu hasta ve Protestan ahlakının en temel erdemlerini bile yitirmiş AB ile 10- 11 Aralık 1999 Helsinki Zirvesi'nde belirlenen çerçevenin çok gerisinde bir konumda masaya oturuyoruz. Şöyle:
Helsinki Zirvesi'nde Türkiye, "Diğer aday devletlerin tabi olduğu ölçütlerin aynısına tabi olarak Birliğe katılma doğrultusunda ilerleyen aday devlet" ilan edildi. Bu, "Türkiye'ye diğer aday ülkelerle eşit muamele yapılacak" anlamına geliyordu. Yani diğer adaylara olduğu gibi, müzakerelerin açılma tarihi, kaç yıl süreceği ve koşulları önceden belirlenecekti.
AB Komisyonu'nun 6 Ekim 2004'te yayınladığı Türkiye İlerleme Raporu'nda ve AB Konseyi'ne tavsiye raporunda bu sözlerin hepsi bir yana itildi: Müzakerelerin 10,15, hatta 20 yıl sürebileceği yazıldı. Görüşmelerin ucunun açık olduğu ifade edildi. Tam üyelikle bitmeyebileceği belirtildi. Görüşmeler sonunda Türkiye hazır olsa bile, AB'nin sindirim yeteneği zorlanırsa ya da AB hazır değilse, üyeliğe kabul edilmeyebileceği vurgulandı.

"Partner"i iyi tanıyalım

16-17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi'nde işte bu raporlar doğrultusunda bir çerçeve çizildi.
Bitmedi. Daha sonra Fransa ve Avusturya, müzakerelerin bitiminde Türkiye'nin üyeliğini referanduma sunma koşulunu eklediler. Yine Avusturya, Türkiye'yle müzakerelerin açılmasını Hırvatistan'a bağladı.
Yine bitmedi. "Yol haritası" olan belgede "Görüşmelerin ortak hedefi tam üyeliktir" ifadesi, ilk madde olmaktan çıkarıldı, daha aşağılara taşındı. AB'nin sindirim kapasitesinin ölçüsü "mide"den "işkembe"ye dönüştürüldü.
Rumlar'a uluslararası kuruluşlarda köstek olmamayı, 2006 içinde limanları açmayı hiç saymayalım...
Eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın ifadesiyle "70 milyonun geleceğini 700 bin Rum'un eline teslim eden" görüşme mekanizmasını da...
Böyle uzun uzun sıralamamızın nedeni karamsarlık yaymak değil. Tam tersine, bugüne kadar sayısız kez gördüğümüz aşırı ve de temelsiz iyimserlikten sıyrılmamız, muhatabımızdan beklentileri gerçekçi bir tabana oturtmak gerektiğini vurgulamak.
Çünkü 42 yıllık flörtten sonra dün nişan yüzüklerini taktığımız "partner"imizle aşk değil, mantık, hatta protokol evliliği yapacağız. Yapabilirsek.
Dahası, "partner"imiz o tarihi belirsiz nikah törenine kadar hayatta kalırsa. Baksanıza son kamuoyu araştırmalarına göre, AB'nin itici motoru olan Fransızlar, Almanlar, İngilizler ve Polonyalılar'ın çoğu AB'den umutlarını kesmişler bile.
Yani o çok uzak tarihteki nikahtan sonra yeni evlilerin motorsuz bir otomobille balayına çıkmaları olasılığı da hayli fazla.
Neyse... Nişanın hiç değilse ilk günü iyi düşünelim ve mutluluk dileyelim...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Schüssel-Sternbach hattında yolculuk   / 03-10-2005
 Sezer'in dilinde tüy bitti ama   / 02-10-2005
 Hükümet Teziç'in değerini bilmeli   / 01-10-2005
 AB'nin değerleri   / 30-09-2005
 Avrupa asla ihanet edemez   / 29-09-2005
 Can güvenliği mi özgürlükler mi?   / 28-09-2005
 6 gün boyunca bıçak sırtındayız   / 27-09-2005
 Hatay'da Endülüs ruhunu diriltmek   / 26-09-2005
 Musa Dağı'ndan Bekaa Vadisi'ne   / 25-09-2005
 Yargıda asıl sorun içsel tarafgirlik   / 24-09-2005
YILMAZ ÖZDİL
Kıbrıs...
Gazetelerin "Kıbrıs baskısı" vardır. İlk...
ALİ KIRCA
........?
Hazmedemedikle-rinden midir ki? İşte girişteki...
ÖMER LÜTFİ METE
Yiğidi öldür ama hakkını yeme
Hem Türkiye, hem de AB...
UMUR TALU
Avusturya'nın profesyonelliği!
El değmemiş bir lig"...
FATİH ALTAYLI
Bu son tango değil
Dün Lüksemburg'da olan hiçbir şey...
ERDAL ŞAFAK
Uzatmalı aşka zoraki nişan
AB ile 42 yıllık flört dün...
AB trenine bindik Hedef tam üyelik
Söz 17 Aralık 2004'te kesildi. Nişan yüzükleri dün takıldı.
'Türkiye ile AB daha güçlü olacak'
AB dönem başkanı İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Jack Straw, 30 saat...
Benzini döken de yanar
Benzini döken de yanar
MHK Başkanı Özerten, Anelka'nın Konya'ya attığı ilk golü...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu