kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Yiğidi öldür ama hakkını yeme

Hem Türkiye, hem de AB için ciddi bir sorun olan 3 Ekim düğümü çözülmeden yazdığım için maceranın resmi sonucunu bilemiyorum. Ancak hükümetin bu iki günübir nokta hariç- iyi yönettiğinden eminim. Kıbrıs, Kuzey Irak ve bölücülük konusunda bir türlü sergilenemeyen tavır ortaya konmuş ve bu satırların yazıldığı dakikaya kadar korunmuştur:
-Ne yaparsanız yapın bana kırmızı çizgilerimi çiğnetemeyeceksiniz!
Bu tavrın son ana kadar sürmesi hem AB, hem de ülke için büyük hayırdır.
Şimdiye kadar asli hesaplaşmasını erteleyen AB için bu tıkanma iyi olacaktır. Birlik, 'AB bir Hıristiyan kulübü müdür, değil midir?' sorusunun cevabını kesinleştirmeden hiçbir yere gidemeyeceğini görecektir!
AB Hıristiyan Kulübü ise insanlık için heyecan verici boyutu sıfırdır; kendisi ile Haçlı İttifakı arasında sadece on asırlık bir maddi gelişmişlik farkı var demektir.
AB'nin evrensel anlam taşıyabilmesi bütün zamanların siyasi deneylerinden zorunlu derslerin çıkarılmasına bağlıdır. Bu da, 'Hıristiyan Kulübü' değil, beylik, hanlık, şehir-devlet, devlet, imparatorluk gibi yapıların çok ilerisinde 'hakkaniyet esaslı bir birlik' oluşturup yeni bir 'dünyevi düzen' öngörmesi demektir.
'Yeni bir dünya düzeni' değil, dünyevi düzen! Yani, inanç ve vicdan alanına karışmayan, insanların temel evrensel değer ve ilkelerle barışçıl bir ortamda yaşamalarını sağlayan örnek bir siyasi bütünleşme...
AB daha en temel sorununu çözememiş iradelerin harmanından başka bir şey değil... 'Önce birlik olalım, sonra anlaşırız' diyerek yola çıkıldığı için uzlaşmanın kolay olduğu konulardan başlayarak birliğin 'sorun çözme yeteneği' geliştirilmek istenmiştir. Ancak, 'Hıristiyan Kulübü' olup olmama konusu böyle bir birlik için sonraya bırakılacak bir mesele değildi. Başlangıçta kolay konulardaki uzlaşma hızı, AB üyelerinin hevesini artırmış, ayrıca bazı çetin sorunları aşmada gösterilen beceri birliğin geleceğine inancı güçlendirmiştir.
Şimdi onlar da, 'Hıristiyan Kulübü' olup olmama kararını ertelemekle hata ettiklerini görecekler.
AB için 'milli iradeler' de geleceğe ertelenen konulardandı. Yine şimdi görüldü ki, değil 'milli iradeler', 'milli ütopyalar' bile AB için bozguncu ve dağıtıcı birer yük olarak başlangıçtan bugüne taşındı. Onun içindir ki küçük Avusturya bir dönem eyalet edindiği Hırvatistan'ı 3 Ekim pazarlığına soktu.


1986'da 'Serbest Dolaşım Hakkı'nı kullanamaz hale geldiği günden bu yana AB sürecini çok kötü yöneten Türkiye ilk defa 3 Ekim aşamasında devlet gibi davranabileceğini gösterdi! Bunu sürdürmeleri halinde Erdoğan ve özellikle de Gül'e vatandaş olarak minnet duyacağım. Ancak bu minnet, yazıya girişti 'bir nokta hariç' diye işaret ettiğim husus hariç. O da Erdoğan'ın 3 Ekim günü yaptığı MHP'ye tamamen gerçekdışı ifade kullanarak sataşmasıdır.
Tabii ki MHP üst yönetimine yönelik eleştirilerim baki! Fakat Bahçeli'yi kastederek 'AB müktesebatı ile ilgili düzenlemeleri yapacaksın, hatta terör örgütü liderinin idam cezasını kaldıracaksın, sonra da bize akıl vermeye kalkışacaksın' diyen Erdoğan'ın yaptığı haksızlığı görmezden gelemem!
3 Kasım 2002 seçimlerine gelinirken Meclis'te idam cezasının kaldırılması konusunda MHP -katılmadığım bir tavırla- aleyhte oy kullanmıştır! Buna karşılık o zaman grup kurmuş bulunan AKP idam cezasının kaldırılmasını savunmuş, diğer partilerle birlikte yasalaşmasını sağlamıştır.
İnsanların çoğu bunu bilmiyor veya unutmuş olabilir. Lakin gerçeğin içinde yaşayan Erdoğan bu çarpıtmayı hangi gerekçeyle vicdanına yakıştırabilmiştir?

-MHP o kadar kötü ki, onlarla savaşmak için iftira bile caizdir!
Diyelim ki MHP o kadar kötüdür! Fakat yine de, hangi meşrepten olursa olsun bir başbakanın gerçekdışı beyana tenezzül etmesinden acı ve utanç duyuyorum.
Türkiye'de -ben dahil herkes tarafından- kolayca eleştirilen MHP'ye bu kadar haksızca saldırmayı Allah bağışlar mı? İşin aslını bilmeyen birçok kişiye 'Oo, Erdoğan MHP'ye ne gol attı' dedirtecek bu gerçekdışı beyanın uhrevi ve dünyevi bir bedeli olmayacak mı?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Öncelikli tehdit 'kaht-ı rical'   / 03-10-2005
 Mevlana'dan Erdoğan'a   / 30-09-2005
 Söylesem mi söylemesem mi?   / 29-09-2005
 Çöp özelleştirmesi ve özelleştirme çöpü   / 27-09-2005
 Arkadan vuran yandan haykıran   / 26-09-2005
 Çetebaşına çevirmen başkan   / 23-09-2005
 Çağdaş fetvacı   / 22-09-2005
 Çapsız meleğin mumu   / 20-09-2005
 Baykal'la hasbıhalden   / 19-09-2005
 Yolsuzluk nasıl öğrenilir?   / 16-09-2005
YILMAZ ÖZDİL
Kıbrıs...
Gazetelerin "Kıbrıs baskısı" vardır. İlk...
ALİ KIRCA
........?
Hazmedemedikle-rinden midir ki? İşte girişteki...
ÖMER LÜTFİ METE
Yiğidi öldür ama hakkını yeme
Hem Türkiye, hem de AB...
UMUR TALU
Avusturya'nın profesyonelliği!
El değmemiş bir lig"...
FATİH ALTAYLI
Bu son tango değil
Dün Lüksemburg'da olan hiçbir şey...
ERDAL ŞAFAK
Uzatmalı aşka zoraki nişan
AB ile 42 yıllık flört dün...
AB trenine bindik Hedef tam üyelik
Söz 17 Aralık 2004'te kesildi. Nişan yüzükleri dün takıldı.
'Türkiye ile AB daha güçlü olacak'
AB dönem başkanı İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Jack Straw, 30 saat...
Benzini döken de yanar
Benzini döken de yanar
MHK Başkanı Özerten, Anelka'nın Konya'ya attığı ilk golü...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu