Korkma! Yağlarım eline bulaşmaz!
Anahtarın kilitte dönmeye başlaması ile kalp atışlarım hızlandı. Kalp bu, söz dinlemiyor. İlişkinin birinci yılı bitmiş olmasına karşın hâlâ eve geldiğinde heyecanlanıyorum. Sofra hazır. İki çeşit yemek, özenilerek süslenmiş bir salata... Aslında sıradan bir akşam. Ama iyi gittiğini düşündüğünüz ilişkilerde sıradan akşamlar yoktur. Her akşam sanki ilişkiye yeniden başlanılır ve her sabah ise bir ayrılığın habercisidir. Taa ki, akşama kadar. İşte bizim de kavuşma anımız gelmişti. Ama ortada yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Her zaman bayıldığı yemeklerimi ellemedi bile. Her şeyi hemen fark eden adam, üstelik onun kredi kartı ile aldığım yeni küpelerimi fark etmedi bile. Ne oluyor yaa...
AĞLIYORDUM... Böyle anlarda çok şanslıyımdır. Televizyonda mutlaka bizim ilişkimizle paralellik kurup, kendi lehime çıkarımlar yapacağım filmler oynar. Mesela adam sevgilisini aldatmıştır, ancak yeni ilişkisi çok kötü gider ve ağlayarak eski sevgilisine döner. Ya da aşık çift, ailelerin ve çevrenin tüm baskılarına hatta kötü niyetli köy ağasına bile karşı gelerek aşklarını dosta düşmana ilan ederler. O gece de televizyonda benim için tüm zamanların en ağlamalı ve çıkarılan sonuçla sevgili taciz edici filmi başladı: Selvi Boylum Al Yazmalım. Film bitene kadar benimle konuşmadı. Film bittiğinde ben ağlıyordum. Sonra uyku faslı geldi. Yatağa girdiğimizde önce bana sarıldı ve sonra şu cümleyi söyledi: "Biraz zayıflasan iyi olacak galiba" Filmlerde böyle ağır repliklerden sonra dünya, başrol oyuncusunun etrafında bir süre döner. Ben de de durum çok farklı olmadı. Şişmansanız ve eğer iyi olduğunu düşündüğünüz bir ilişkiniz varsa zamanınızın çoğunu, partnerinizin kilolarınıza olan yaklaşımını düşünerek geçirirsiniz. Şişmansanız ve eğer iyi olduğunu düşündüğünüz bir işiniz varsa zamanınızın çoğunu, patronunuzun kilolarınıza olan yaklaşımını düşünmekle geçirirsiniz. İlişkinizi götürmek için de, işinizde yükselmek için de, mini etek giyen kadınların iki misli fazla çabalamanız gerekir. Birileri orada canınızı yakmak için hazır bekler. Ben bu giriş bölümünde anlattığım sahneyi dört yıl önce yaşadım. Bu hikayenin sonu çok güzel değildi. Sevgilimi çok güzel bir kadına kaptırarak sonlandı...
UNUTUYORUM... Şişman olmanın ilginç bir psikolojisi vardır. İnsanlar, sizinle iletişime geçmeden önce mutlaka yağlarınızla ilgili bir gönderme yaparlar. Yapmadıkları zamanlarda unutursunuz şişman olduğunuzu. Çünkü siz de nefes alıp veren, aşık olan, komik, sıkıcı, entelektüel vs. sıradan bir insansınızdır. Bana da böyle oluyor. Dürtülmedikçe, ya da laf sokulmadıkça şişman olduğumu unutuyorum. Geçen hafta bir gazetenin manşetini görünce titreyip kendime geldim ve 'vıcık vıcık yağ' tanımlamasının geçtiği cümleyi okuyunca utandım.
ETKİSİNE GİRDİM Çünkü ben de vıcık vıcık yağlarım yüzünden terk edildim birkaç kez. Bu tarz bir arızanız olunca, olaya sinirlenmek yerine meseleyi üzerinize alıyorsunuz. Kendinizi bir yağ tulumu gibi görüp, zavallı karşı tarafı da hemen genel geçer- toplum gözüyle ve içten içe mağdur kılığına sokuyorsunuz. "Bu kadar hoş bir adamı bulmuş, zayıflasaymış canım" diyorsunuz. Vıcık vıcık yağlardan dolayı hakim bu ünlü çifti boşar ve erkek tarafını mı haklı görür, yoksa bu iddiada bulunan kız tarafı mı istediklerini alır bilmiyorum ama ben ve "vıcık vıcık" yağlarım hâlâ bu olayın etkisi altındayız. Üstelik, her light kek yedikçe biraz daha sarsılıyor bünyem. Ama düşündükçe bu olayın etkisinden biraz kurtardım kendimi. Ama ben buradayım. Kendimi yarın sabaha değiştirme şansım yok. Rejim yapmaya da ben isteyince karar veririm. Ben mini etek giyemem. Bikinim de yok yıllardır. G-string kelimesi kaşıntı yapıyor. Sütyenlerim üzerine bir sürü iğrenç espri yapabilirsiniz. Kilotlarım anneanneminkileri çağrıştırıyordur belki. Lastiğim patlayınca kimse durmaz. İlişkide prenses kıvamında değilimdir. Dedim ya, iki misli çabalamam gerekir zayıf kızlara göre. Ama ben bir geyşayım. Tüm faturaları yatırırım. Kaprisim yoktur. Otomobilimin lastiğini değiştiririm. Kuru temizleyiciye ben götürürüm temizlenmesi gereken takımları...
BAŞKA ÇAREM YOK İkimizin hayatını da organize edebilirim. Bu arada işimde başarılıyımdır. Çünkü başka çarem yoktur. Senin işine de yardım ederim. Gerekirse kek kralı bile yaparım seni. Ama ne olur bari sen yağlarımdan korkma. Üstüne bulaşmazlar. Merak etme kıyafetlerin yağ olursa ben kuru temizlikçiye götürürüm. Not: Pazar gecesi, yalnız geçen bir hafta sonunun ardından hissettiklerim bunlar. Beğenilsin veya laf olsun diye yazmadım. atv'deki 'Şimdi Zayıflamak İstiyorum'u izliyorum. Bir yandan da içimden bunları yazmak geldi. Şu anda tam böyle hissediyorum.
|