kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Fatsa'dan Japonya'ya giden de gitmeyen de pişman
Fatsa'dan Japonya'ya giden de gitmeyen de pişman
Oğluyla internet üzerinden konuşuyor
Yürümeyi unutmuştum

Fatsalı'nın ikinci vatanı Japonya

Japonya'da yaşayan yaklaşık 7 bin Türk'ün neredeyse yarısı Fatsalı. İş imkanları ve iyi yaşam şartları nedeniyle bu ülkeye gidiyor ve hemşerilerine de öncülük ediyorlar.

Fatsa'da yoldan birini çevirseniz ya bir süreliğine Japonya'ya gitmiş ya da bir akrabası halen Japonya'da çalışıyor. İlçe sakinleri bu ülkeye giden ilk hemşerilerinin Hayri Atılgan, nam-ı diğer Japonya fatihi olduğunu söylüyor. 2002'de vefat eden Atılgan bir efsane çünkü orada iş bulduğu Fatsalı sayısı 500. Fatsa'da, kimi Türkiye'ye kesin dönüş yapan kimi bir süreliğine gelenlerle inanılmaz öykülerini konuştuk...


Fatsa'dan Japonya'ya giden de gitmeyen de pişman

Japonya'da yaşayan yedi binden fazla Türk'ün neredeyse yarısı Ordu'nun Fatsa ilçesinden. İş imkanları ve yüksek gelir düzeyi bu Uzakdoğu ülkesini, Fatsa'da bir fenomen haline getirmiş.

Ordu'nun Fatsa ilçesinde sokakta yürürken yoldan birini çevirseniz ya Japonya'ya gitmiş ya da akrabası, eşi veya arkadaşı Japonya'da çalışıyor. Japonya'ya gidenlerle konuştuğunuzda "Japonya'ya bir gidenler pişman, bir de gitmeyenler" diyorlar. Japonya'daki iş imkanları, kazanılan para öylesine cezbediyor ki Fatsalıları... Japonya'nın sanayi şehri Nagoya'ya gidiyorlar. Araba fabrikalarının ve inşaat işlerinin yoğun olduğu bu şehirde "Kaitai" adı verilen işi yapıyorlar. Bu iş araba için parçalama, ev için yıkmak olarak kullanılıyor. Bu işin karşılığında ayda 350 bin Japon Yeni yani yaklaşık 5 bin YTL kazanıyorlar. Japonya Türkiye'den vize istemiyor. Havaalanında pasaporta üç aylık bir giriş pulu yapıştırılıyor. Ancak kalış süresi üç ayı geçerse sınırdışı ediliyorsunuz. Beş yıl boyunca aynı isimle giriş ise yasaklanıyor. O nedenle Fatsalılar Japonya'da kalmak için kimi adını, kimi soyadını değiştiriyor, kimi Japon bir kadınla evleniyor, kimi ise Japonya'da 12 yıla yakındır hiç Fatsa'ya gelmeksizin yaşıyor... Peki nasıl yaşıyorlar? Kimi kesin dönüş yapan, kimi bir süreliğine kimi de tatile Türkiye'ye gelenlerle Fatsa'da konuştuk.

EFSANE İSİM
Japonya'ya giden ilk Fatsalı Hayri Atılgan. Nam-ı diğer Japonya fatihi. Onun gidişi ise bir Çorumlu'nun hikayesine dayanıyor. Çorumlu'nun adını bilen yok ama İstanbul'da hurdacı olduğunu, bir gün bir Japon ile tanıştığını ve Japon'un onu ülkesine davet ettiğini bilmeyen de yok. Demir ustası olan Japon, Çorumlu'yu yanına alarak Japonya'ya gitti ve birlikte çalışmaya başladılar. Tarih ise 1988. Hayri Atılgan ise o yıllarda bir gemide aşçı olarak çalışıyor. Gemide yalnız da değil. Bir Ordulu, bir Giresunlu bir de Trabzonlu var. Turist gemisi bir gün Japonya'ya gitmiş. Karaya ayak basınca Çorumlu ile karşılaşmışlar. Çorumlu Hayri'ye, ne iş yaptığını ve ne kadar kazandığını sormuş. Hayri ise işi ve maaşı olan 400 doları anlatmış. Çorumlu, "Burada çok yalnızım. Benimle çalışın size 1000 dolar vereyim" demiş. Hayri ile diğerleri Japonya'da çalışmaya başlamış. Yaptıkları iş ise kaza yapan ve eskiyen arabaları parçalamak... Aradan bir yıl geçmiş. Hayri bir Japon kadınla tanışmış. Daha sonra evleneceği kadın ona ne iş yaptığını ve ne kadar kazandığını sormuş. Hayri, Japon kadına anlatınca gerçekler de ortaya çıkmış. Çünkü Hayri ve arkadaşlarının çalıştığı işi yapanlar ayda en az 3 bin dolar kazanıyormuş. Çorumlu'nun kendi üzerinden para kazandığını anlayan Hayri işi bırakmış ve kendisine bir başka iş bulmuş. Daha sonra da dört kardeşini de Japonya'ya yanına almış. Yıllar içinde kardeşler arkadaşlarını, onlar yakınlarını çağırmış derken Fatsa'dan Japonya'ya akın başlamış. Sadece Hayri Atılgan'ın Japonya'da iş bulduğu Fatsalı sayısı yaklaşık 500. Efsane Hayri, 2002 yılında Japonya'da kalp krizinden yaşamını yitirdi. Ancak kardeşleri hala orada. Hayri'nin Japonya'ya giden kardeşlerinden biri de Sait Atılgan. 42 yaşındaki Sait Atılgan'ı Fatsa İskelesi'nde balık tutarken bulduk. Japonya'dan üç ay önce döndüğünü söylüyor. "İlk olarak 1991 yılında gittim. Oradayken birkaç kez günlük işlerde çalıştım. Bir günde aldığım para burada bir memurun bir aylık maaşıydı. 85 gün kaldıktan sonra geri döndüm. Ama burada duramadım. Oranın parası, kültürü hoşuma gitmişti. Tekrar gittim." Atılgan, Japonya'ya gitti ama geride karısını ve çocuklarını bıraktı. Özleme ancak iki yıl dayandı. İki yılın sonunda Fatsa'ya geri dönmek istediğinde parmak izleri alındı, üç aydan uzun bir süre kaldığı için ise sınırdışı edilmiş sayıldı. Sait Atılgan, "Türkiye'ye geldim. Ancak üç ay durabildim. Mahkeme kararıyla soyadımı değiştirdim ve tekrar gittim. Kapıdan girerken gezmeye gittiğimi söyledim ama 12 yıl kaldım. Tesisatçı olarak çalıştım. Bir gün evden çıktım işe giderken polis beni yakaladı ve üç ay önce Türkiye'ye gönderdi. Ama yine gideceğim. Burada yapamıyorum" diyor. Sezgin Aydın ya da diğer bir adıyla Cengiz Aydın... Fatsa'da Sezgin, Japonya'da Cengiz. İsim değişikliğinin nedeni ise Japonya'ya bir kere daha girebilmek. Fatsa'da yıllarca esnaflık yapan Aydın ilk gittiğinde 3.5 yıl kaldı. Nagoya şehrinde demir işçisi olarak çalıştı. Ama kaçaktı. Üstelik eşi ve iki çocuğu Fatsa'da kaldı. 3.5 yılın sonunda Türkiye'ye dönmek için çıkış yapmak istedi. Ancak yıllarca kaçak yaşadığı ve hatta çalıştığı için havaalanından geçmesi kolay olmadı. Aydın, "Polis, suça karışıp karışmadığımı anlamak için 10 parmağımın izin aldı. 10 dakika sonra suç işlemediğim ortaya çıktı. Bir kağıt imzaladım. Aynı isimle beş yıl boyunca Japonya'ya girmemek üzere..." diyor.

ÇEKİK GÖZLÜ TÜRK
Fatsa'nın bir Sezgin'i daha var. Sezgin İvgin. Çekik gözleri nedeniyle çocukluğundan beri herkes ona "Japon Sezgin" diyor. Japonya'dan Fatsa'ya geleli daha birkaç gün oluyor. Üç ay boyunca bazı geceleri sokakta geçirdiğini anlatan İvgin, "Dönmek istiyordum ama param da yoktu. Günlerce su içerek yaşadığımı biliyorum" diyor.
Ardından Ali Atılgan'ın yardımıyla kaynakçılık işi bulduğunu ve tam 3.5 yıl hiç Fatsa'ya gelmediğini söylüyor. O da tıpkı diğerleri gibi geride iki çocuğunu ve eşini bıraktığını anlatıyor. Japonya'da sorun yaşamamak için Türk eşinden boşanarak anlaşmalı olarak 50 yaşında bir Japon kadınla evlendiğini belirtiyor. İvgin, hala Japon bir kadınla evli. Eşi Seyhan İvgin, olanları sessizce dinliyor. "Yaptığı evliliğin aşk evliliği olmadığını bildiğim için rahatım. Eşim beni seviyor" diyor. "Japonya'da olduğum yıllarda Fatsa'nın sahilinde bir bardak çay içmek için 1000 dolar verirdim. " Bu sözler 29 yaşındaki İsmail Aygüzel'e ait. Sekiz yıl Japonya'da kaldı. Bunun dört yılı kaçak, dört yılı ise yasal. Çünkü 2002 yılında aşık olduğu Fukuko Kawaguchi ile evlendi. Aygüzel, Japonya'da şu an işveren. Eşiyle kurduğu çevre düzenlemesi işinde yanında iki ağabeyi, bir Samsunlu ve bir de amcası çalışıyor. Birol Zorlu ise Japonya'ya bir arkadaşının daveti üzerine gittiğini söylüyor. Bir Japon kadınla tanışan ve birlikte yaşamaya başlayan Zorlu'ya, 11 ayın sonunda bir gece tekilayı fazla kaçırdığı için Fatsa yolu göründü. Polis, Zorlu'yu direksiyonda uyurken yakaladı ve Japonya'da üç ayı aştığı için sınırdışı etti. Zorlu, bir yıl Fatsa'da kaldığı sürede adını ve soyadını değiştirdiğini ve FIFA kokartlı bir Türk hakeminin yanında rahatça Japonya'ya girdiğini söylüyor. Yine aynı Japon kadınla birlikte yaşamaya başladığını ama Brezilyalı bir kız arkadaş da edindiğini anlatıyor. Zorlu Brezilyalı arkadaşına tokat atınca yine polise şikayet edilmiş. Yine kaçak olduğu ve daha önce de alkollü yakalandığım tespit edilince cezaevine gitmiş. Zorlu, cezaevi günlerini hatırlamak istemiyor; "Sinirden sedef hastası oldum. Cezaevindeki Japonlara insan diyebilmek için taş olmak lazım. Ayda bir kez mektup yazmak serbest, onun dışında her şey yasaktı cezaevinde. Sigara içmek, yürümek, konuşmak ve daha birçok şey..."
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Ceza Yasası'nda Fidyeci boşluğu
 Ortaköy cinayetlerinin sırrı
 AB'de bir Atatürk hayranı
 Onlar İzmirli Hıristiyan Türkler
 Zamanı yakalamak zamana egemen olmak
 Antalya'da bir devrim yaşandı
 Yedikçe aptallaşıyor muyuz?
 Anadolu'yu fotoğraflamak isterim
 Artık bizim de şarap uzmanlarımız olacak
 Bu kitaplar hep olacak
 Edebiyat dünyasında Merkez zamanı
 Gönüllü olun
 Londra izleri
 Güzelliğin öbür adı
 Fotoğrafına bakıp bakıp şiir yazdım
 'Kimse Ayasofya'ya duyarsız kalamaz'
 Ülkenizde demokrasinin unsurları var
 Vakıflı'nın kaderi organik tarıma bağlı
 Onlar artık gurbetçi değil Alman
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Çocuk Bayramı'nın anlamını biz daha...
MEHMET ALTAN
Gitmek, biraz ölmektir...
Neden bilmiyorum, tren...
ÖNCEL ÖZİÇER
Hayalleri hiç bitmeyen Don Kişot
Bana, konuşmanın...
KAZIM KANAT
İsveç'te 40 yaşındaki her kadın hamile
Bizim kahveye...
REFİK DURBAŞ
Heykel yakarak dışa açılınmaz
Aziz Nesin ve Pınar Kür...
Bütün İtalyanlar gibi keyif veriyor
Bütün İtalyanlar gibi keyif veriyor
Bu hafta sizler için denediğim otomobil Alfa Romeo'nun GT'siydi.
Opel, toprağa çıkıyor
Opel, toprağa çıkıyor
Frankfurt Otomobil Fuarı'nın tartışmasız yıldızlarından birisi Opel...
40 yaş gerçekleri
Hayatımın en güzel ve verimli dönemine başlıyorum. Başkalarına...
Usta getir bir Lehmecun Halep işi olsun
Eskiden erkek kuzu etinden zırh kıyması çekilir, lahmacunun harcı evde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.