kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Fatih Altayli @ SABAH
 
Keyifsiz bir pazar yazısı
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Keyifsiz bir pazar yazısı

"Sapıkça" bir kaydın ortaya dökülmesinden sonra yaşanan gelişmeler, aslında "En ileri görüşlü" kesimlerin bile "Kadına bakış açısı sakatlığından" malul olduğunu ortaya çıkardı.
Bir okurumdan gelen mektubu sizinle paylaşarak, bu pazar gününde farklı bir bakış açısını sunmak istedim. Kimbilir belki de fikir oluştururken, daha sağlam temellere basarız.
"Özellikle size yazmak istedim çünkü yazılarınızda direkt olarak soruna değindiniz ve başından beri sorunun çarpıtılmasına tepki verdiniz. Ayrıca bu sadece Gamze olayı değil, milyonlarca Gamze var. Biri de benim... Bu olay duyulduğundan beri, 64 yaşındaki annemden her tv görüntüsü sonrasında Gamze'yi suçlar sözler duydum. 21 yaşındaki kızım ilk günlerde Gamze'den yana çıkarken, programlar ve gazete yazıları sonrasında Gamze'ye inanmadığını söylemeye başladı.
Çevremdeki diğer bireyler, arkadaşlarım ve dostlarım için de Gamze ya reklam yapıyor, ya da bir nevi fahişe olmakla suçlanıyordu.
Kimse erkek konusunda suçlama getirmiyor, bu görüntülerin yayınlanması konusunda tepki göstermiyor, tam tersine elden ele seyrediyor. Kimse Gamze'nin neler hissetmiş olabileceğini ve yarın neler hissedebileceğini düşünmüyor.
Bizim kültürümüzün en büyük ayıplarından biri, erkeğin elinin kiri - kadının alnının kiri olgusu.
Bu anlayış nedeniyle milyonlarca kurban acı çekiyor ve susuyor.
Ben kendi tecrübemi sunmak istiyorum.
1985'te aile büyüklerimden birinin tacizini yaşamama rağmen, babamın katil olması korkusuyla sustum. Ancak bir yıl sonra bu ağır yükü paylaştığım kişi bana verdiği söze sadık kalmayarak anneme anlattı.
Annem, ilk tepki bir yaygara kopartıyor ama neticede o da dahil herkes benim yalan söylediğime inanmayı tercih ediyor. Çünkü öteki türlü namus belasını temizlemek var. Ekonomik açıdan bakınca, o zaman eve kim bakacak!.. Birisi ölürse öteki hapse girerse ne olacak! Sosyal açıdan bakınca herkes ailemizi konuşacak, milletin suratına nasıl bakılacak!..
En kolay çözüm 19 yaşında olanın yalancı ilan edilip, aileden afaroz edilmesi. İtilen ve yalnız bırakılan olunca, size el uzatanlara ihtiyacınız oluyor.
Size yakınlık gösterenler de ne yazık ki, çok farklı olmuyor. Kendi çıkarları için sizi kullanıyorlar. Fark ettiğiniz zaman daha da kirli oluyorsunuz.
Kazara içinizi birine açtığınızda dönüp sizi bu silahla vuruyorlar.
Çünkü biliyorlar ki, koruyanınız yok. Biliyorlar ki, sizin sığınacağınız yerlerde sizi zaten lekeli ilan etmişler. Bu nedenle hep susmaya mahkûmsunuz.
Çevremde bu gibi kızları gördükçe onlara hep yardım etmeye çalıştım.
Tek yapabildiğim onlarla dost olabilmek ve kendi çocuklarıma buradaki yanlışı gösterebilmekti.
Ama Gamze olayı ile gördüm ki, benim başıma gelenleri bilmese bile ben kızıma yeteri kadar eğitim verememişim ki, Gamze'yi reklamcılıkla suçluyor.
Demek ki toplum yargılarımız halen aynı ve çoğunlukla başedilemiyor.
Sonuç ne olursa olsun Gamze aşırı derecede yaralanacak. Tek sevincim ailesinin yanında olması.
İnsanlar birini bir kurşunla öldürünce ceza yiyorlar, adına cinayet deniyor. Peki ya bu cinayet değil mi? 1985'ten bu yana beni kaç kez öldürdüler? Yaşarken öldürülmek, hem de sayısız kez ne demek biliyor musunuz?
İnanın ki, bir kerede, bir kurşunla ölmekten çok daha acı verici. Çünkü bitmiyor.. Sürüyor...
Hep korku ile yaşıyorum. Sanki yanlış olanı ben yapmışım gibi. Sanki ben suçluymuşum gibi. Oysa bana suçu onlar giydirmişti. Hem de small bedenime, Xlarge bir gömlek gibi.
Eğer evlatları idiysem neden doğruyu bulmam için yardım edilmedi, destek verilmedi?.. Şimdi benim çocuklarım var. Eğer benim kızımın başına kendi isteği dışında, hatta kendi isteğiyle böyle bir şey gelse onu yalnız bırakmam.
Çünkü o benim çocuğum. Onu seviyorum. Sadece benim istediğim gibi olduğu zaman değil, her zaman seviyorum.
Benim istediğim gibi hareket etmediği zaman onu iteleyecek, onu öteleyeceksem onu gerçekten sevdiğimden bahsedebilir miyim?
Bunları yazdım çünkü sizin daha da fazla destek vermenizi istiyorum.
İnanın çok yorgunum. Bunca yıldır haksızlıkların altında ezilmekten yorgunum. Giydirilenlerden yorgunum."

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Başbakan da düzeysiz magazinden şikâyetçi   / 24-09-2005
 Niye sadece Galataport'u eleştirdik!   / 23-09-2005
 Bayrak bu kadar mı aşağılanır!   / 22-09-2005
 Galataport ihalesi tekrarlanmalı   / 21-09-2005
 Ofer'e kıyak üzerine kıyak   / 20-09-2005
 Tüzmen'in vefa borcu   / 18-09-2005
 Prof. Kızılot: Bunlar ülke gerçeği, magazin değil   / 17-09-2005
 Sol toptan Türkiye yanlısı değil   / 16-09-2005
 Tüzmen'in "Vekaleten" tutkusu   / 15-09-2005
 6 ayda değişen ne   / 14-09-2005
YILMAZ ÖZDİL
Denizden babam çıksa, satarım...
Bu Galata'nın bir...
FATİH ALTAYLI
Keyifsiz bir pazar yazısı
"Sapıkça" bir kaydın...
ERDAL ŞAFAK
Musa Dağı'ndan Bekaa Vadisi'ne
Ermeni Konferansı'nın...
UMUR TALU
Kahvenizi nasıl...
Konuşacak çok şey vardır elbette, ama...
'3 Ekim konusunda anlaşmaya varıldı'
Liderliğini Türkiye karşıtı Bakan Sarkozy'nin yaptığı Fransa iktidar...
Başbakan 'Schmerkel' olacak
Almanya'da büyük koalisyona doğru... Schröder ve Merkel'in 2'şer yıl...
Ana gibi yar olmaz
Ana gibi yar olmaz
Karşısında çok sağlam bir Kayseri bulan F.Bahçe, rakip duvarı son...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu