|
|
Yaşlanmanın belirtileri!
İki eski arkadaşımla öğle yemeğine gittim. Zamanın çılgın kızları. 2019 döneminden bahsediyoruz tabii. Hani İstanbul'da büyük "club" kültürünün yeni başladığı ve 20 yaşın altında kimsenin alınmadığı, henüz kemik gelişimini tamamlamamış sabilerin silikonlarıyla etrafta zıplamadığı eski güzel yıllar! Şuradan buradan, ve genel olarak da dedikodu merkezli bir sohbetin ardından birdenbire herkes kocasından bahsetmeye başladı. Ama şu diyaloglarla: - Yok benimkinin iyi kolesterolü yani HDL'si yüksek ama, kötü kolesterolü de yüksek! - Yaa. Kaç peki? - 300'ü geçiyor şekerim! - Ne diyorsun? Benimkinin 270, yine de ilaç kullanıyor. - Ama ilacın da yan etkileri var. Tam bu sohbete "Murat'ın da yüksekti, ilaçsız, sporla düşürdü" diye dalmak üzereydim ki, aynı anda içinde bulunduğumuz durumun farkına varıp birbirimize baktık! Hoop! Ne oluyor yahu? Biz eskiden böyle miydik? Nereye gidelim, ne yiyelim, kim güzel, kim yakışıklı, ne okudun, ne seyrettin falan filandı sohbetler. O 2019 yıllarında "kolesterol"ü bir saç boyası, HDL'yi ise bir tür acele posta servisi zannedebilirdik! Sanki biliyorlarmış gibi, gazeteler geçtiğimiz hafta yazdı... İnsanların yaşlandıklarını gösteren belirtiler arasında şunlar varmış: Yılda iki üç kez checkup'a gitmek, arkadaşların giyimi, ekonomik geliri ve sosyal konumundan çok kolesterol, şeker seviyesini merak etmek, eskisinden daha çabuk üzülmek ve ağlamak! Ne zamandır check up'a gitmek istiyorum vakit bulamıyorum! İkinci belirtiyi, o gün House Cafe'de pizza yerken idrak ettik! Haberi okur okumaz da üstteki verileri hatırlayıp, "Acaba bu kadar çok çalışmak beni erken mi yaşlandırdı" diye bir hüzünlendim ki... Gözlerim dolu dolu olmak üzereyken kendimi toparladım! İtiraz ediyorum! Bir yandan itiraz etmeye devam ederken, öte yandan da kendime göre, başka yaşlılık belirtilerini sıralamak istiyorum: - Yeni teknolojilere uzaktan bakmak, onları benimseyememek, kullanamamak, hatta teknolojiden nefret etmek! Sözgelimi cep telefonlarının çok karmaşık olduğunu iddia etmek, mesaj yazamamak, yazsan da gelen cevabı okuyamamak! - Özellikle kadınlar için, kıyafetleri moda, seksapel gibi kriterlere göre değil, tamamen rahatlığına göre seçmek: Düz ayakkabılar, bol etekler, kısa kollu trikolar gibi! - Aynı şekilde, saçı, moda yüzünden değil, kurutması kolay diye kısa kestirmek! - Kendi yaşantın heyecanını kaybettiği için, başkalarının yaşantısına fazlasıyla dadanmak. Dedikodu yapmak, gizlice gözlemek, dinlemek. Onu da bulamazsan, televizyon dizi ve filmlerindeki hikayeleri fazlasıyla ciddiye alıp duygulanmak! - Günün büyük bir bölümünü gülerek değil, somurtup şikayet ederek geçirmek. Başına ne gelirse gelsin, en kötü taraflarını algılamak, dır dır etmek, katmanlı olarak, "Bana dırdır ettirdiniz, sinirlendirdiniz" diyerek tekrar sinirlenip dırdır etmek! - Arkadaşlardan, eş dosttan, ne bileyim çocuklardan fazlasıyla ilgi beklemek. İlginin dozu herhangi bir sebeple bir gram düşecek olursa duygusal fırtınalar yaşamak, sözkonusu insanın başında günlerce boza pişirmek! - Yazın sıcaktan, kışın soğuktan mütemadiyen rahatsız olmak, ayrıca ilkbahar ve sonbaharda da "Hava ne biçim, ne sıcak ne soğuk" diye şikayet etmek! - Ev içi aktiviteleri, her zaman ev dışı aktivitelere tercih etmek. Bir süre sonra, evde pişen bütün yemeklerin, şehirdeki bütün restoranlardan daha lezzetli, en azından temiz olduğunu iddia etmeye başlamak! Neyse ki bunlardan hiçbiri henüz bende baş göstermedi. Rahatım, mutluyum, gencim. Yine de şu checkup'ı bu hafta halletsem iyi olur!
|