Açık rejimim benim!
Maliye Bakanı basın toplantısı yaptı. Maliye Bakanı konuya açıklık getirdi. Maliye Bakanı, kaş göz arasında satılmış ve 6 ay sonra alıcısına yüzde 168 kazandırmış yüzde 15 Tüpraş hissesi için "En iyi fiyattı" dedi. Tamam mı!
Oysa bir başka bakan, aynı hükümetin bir önceki versiyonunda özelleştirmeden sorumlu olan Abdüllatif Şener bile dün Okan Müderrisoğlu' na "Ben böyle yapmazdım" diyor. Neden böyle yapılmış o zaman? Neden, satılan toplam yüzde 66 hissesinin dörtte üç kadarı Koç'a 4 milyar 140 milyon dolara giderken, Tüpraş'ın elden çıkan diğer dörtte biri, 6 ay önce 446 milyon dolara... Yani, dörtte bir, dörtte üçün onda bir ucuzuna satılmış? Satılmış da bugün üç katına yakın değerlenmiş? Elbet bugünkü değer tahmin edilemez, bilinemezmiş. Bilenemediği halde, neden ihale açılmamış, şeffaf yapılmamış da kapalı kapılar ardında iş bitirilmiş? Bunun, devlet ciddiyeti yahut piyasa ekonomisi veya muhafazakar demokratlıkla ne gibi bir alakası var? Maliye Bakanı Unakıtan, o kadar açıklama yapıyor; bu soruların cevaplarını, neden Sabah'ın "her devrin borsacısı" dediği Mehmet Kutman' ın Global şirketine blok satış yapıldığını açıklamıyor. Neden, yüzde 15'i alıp Tüpraş yönetimine iki temsilci sokan bir şirketin, adeta Truva atı gibi "içeri" ye girdikten sonra, ne yüzle, hangi hakla, nasıl bir ahlakla, piyasanın hangi ilkesi uyarınca ve Allah'ın nasıl bir izniyle Tüpraş taliplisi olduğunu da açıklayamıyor. Maliye Bakanı açıklayıp da açıklayamadığı için, soru AKP'nin önüne doğru... Sorular Başbakan'ın karşısına doğru kayıyor.
Kayıyor, çünkü bu bir arıza değil. Muhtemel ki, bir kazadan ibaret değil. Çünkü, Kuşadası limanı özelleştirilirken, ihaleyi kazanan ama parayı denkleştirmeye çalışan yerel işadamlarının elindeki işi kapan da aynı şirket. Ne tesadüf ama, hemen yapılan bir düzenlemeyle, Kıyı Kanunu da çiğnenerek denize dolgu yapma ve kazık çakma fırsatı ile onun üstüne 56 turistik işyeri inşa piyangosunu kazanan da aynı şirket: Yani Global, yani İsrailli kankası Ofer. Zaten, aynı yönetmelik kapsamındaki ikinci yer olan İstanbul limanı ihalesini de, Tüpraş'tan elde edilen "havalı kazanç" ile kapatmak isteyen de aynı şirket. Yerel basının yazdığı üzre; bu şirket, kağıt üstünde "Ege Denizi" ni kiralamış görünüyor. Öyle. "Global" olarak Ege Denizi'ni. Bu düzenlemeler kendilerine yar olmazsa, herkesin gözü önünde meydan okuyarak, "İstediler mi kanun çıkarttıracaklarını" söyleyebilen de aynı serbest piyasa, hür teşebbüs, muhteşem borsa aktörleri. Yerel ahali bu işlere çomak sokar gibi olunca, olaya müdahil olup çözümler üretmeye çalışan ise, aynı Maliye Bakanı! İki iş arasındaki benzerlikler, aynı Global, aynı bakan gibi aktörlerle sınırlı değil... Esas benzerlik, birinde yüzde 15 hisse satışının, diğerinde daha önce ihaleye katılmak isteyen kimsenin bilmediği 56 dükkan, mağaza izninin hep "kapalı kapılar ardında" bu şirketten yana kotarılması. İşte serbest piyasa bu, muhafazakar demokrat açık rejim bu! Yağ olunca, irmik olunca, un da olunca... Helva yapmak iş değil! Maliye Bakanı o yüzden çok iyi, çok doğru açıkladı!
|