kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bir festivalde olması gereken 3 şey
Bir festivalde olması gereken 3 şey

Festival hadisesi çok sevdiğim, takdir ettiğim, sınırları içinde kendimi rahat hissettiğim bir hadisedir. İnsan şort giyer, lastik ayakkabı giyer, elde bira avarelik yapar, çene çalar, gelen geçeni keser, yorulduğu yere çöker yatar, kıvrılır, çişini kakasını dert etmez, umumi helalara daha bir tasasız yaklaşır. Hele bir de gece çadırda falan kalıyorsanız tadından yenmez festival. Sabah çadır hamama dönecek, kafayı dışarı çıkardın mı güneş gözünü oyacak, soğuk duşun ardından kemirecek bir şeyler aranacak. Festival sefaletinin ayrı bir zevki vardır çünkü işin ucunda hayatının grubunu izleyeceksin gerisi detaydır, şudur budur. Geçen hafta cumartesi günü bir saat kadar kafayı Rock'n Coke'a soktum ve çıktım. Denizde çimmek gibi bir şey oldu. Kalabalığa şöyle bir dalıp geçtim, daha ötesine gücüm yetmedi. Zira bira yoktu, yemek yoktu, su yoktu ve bunları tedarik etmek için zaman yoktu. Festival alanında tüketim yapmak için, hafta boyu acayip cool reklamlarını izlediğimiz 'Exi 26 kartı'ndan almak gerekiyor. Lakin kuyruktaki kalabalık sahnenin önünü geçiyor. Yemin ediyorum Korn konserinde ana sahnenin önünde kart kuyruğundakinden daha az insan vardı ve hiç 'cool' görünmüyorlardı. Bu arada sosisçisi, dönercisi kafayı sıyırmış sipariş bekliyor. Çünkü gelen giden yok, herkes kart peşinde kuyrukta, bir bira, bir sosisli için kardeş kardeşi vuruyor, tanıdıklar araya giriyor filan...

KART DEĞİL BİRA LAZIM
Değerli tecrübelerime ve bilimsel araştırmalara göre bir festivalde olması gereken üç şey vardır: 1. Bira 2. Daha çok bira 3. Sınırsız bira. Rumelihisarı'ndaki kahvaltıcılarda bile limitsiz çay tabelası var, burası hem de festival... Siz eğer sade vatandaş olarak festival izlemeye şehirden elli kilometre yol geliyor, arabayı park etmek için ayrı, içeri girmek için ayrı kuyrukta bekliyor ve bunun için de önceden bir yüzlük ödüyorsanız, birayı hak edersiniz. İçeri girip sahne önüne koşmak yerine Exi 26 kuyruğunda beklemek festivalciye işkencedir. Madem kart mecburi, o halde beş adet gişe yapınız, dar gelirli kartını rahat doldursun. Bunlar teknik konular. Bir de hadisenin müzikal yönü var. Bu alanda da bir festivalde olması gereken ilk üç maddeyi sıralarsak şöyle oluyor: 1. En az bir adet herkesin bildiği ve posası çıkmamış grup. 2. Hatta ikinciye gerek yok, ilk madde yeter. Sakın ola ki The Cure ve diğer gruplara ve dinleyicilerine saygısızlık ettiğimi düşünmeyin. Ama şunu da merak ediyorum doğrusu, biz burada ne zaman, hala dünyayı sallarken bir Foo Fighters, Red Hot Chili Peppers, bir Coldplay, bir Franz Ferdinand, Oasis, Blur, The Strokes, Morrisey, White Stripes, Green Day, Keane filan izleyebileceğiz? Ya da en basitinden adında rock olan bir festivalde iyi gitar müziği yapan grupları görebileceğiz? Onu da geçtim, herkesin ortak zevkine hitap edebilecek bir çeşitliliğe rastlayabileceğiz? Sanırım bütün bunları sağlamadan 'Biz dünyanın şu kadar sayılı festivali arasına girdik' demek acelecilik oluyor. Hem öyle iddialı olunca 'Turne tarihleri uymadı getiremedik' bahanesi kabul görmüyor maalesef. Bu 'Bugün haber bulamadık o yüzden gazeteye manşet koymadık' demek gibi bir şey. Üstelik kimse Rock'n Coke'un dünyanın kaçıncı festivali olduğuyla ilgilenmiyor ki. Kimse Cola'yı desteklediği için filan da gitmiyor oraya. Bira içeyim, sandviç kemireyim, iki tane dünya grubu göreyim kısmına bakıyor.

SEKTÖR KALKINSIN DİYE...
Festivalciler anladığım kadarıyla pek çok grubu yeteri kadar 'cool' bulmadıklarından ya da buraya getirmeye değer görmediklerinden baştan eliyorlar. Sonuçta hepsi arkadaşlarım. Maksadım kimsenin canını sıkmak değil festivalin gelecek sene daha iyi olması adına iki laf etmek. Yıllarca Türk otomotiv sektörü kalkınsın diye Mercedes fiyatına Şahin'e bindik, her nevi Türk filmini sektör ölmesin diye 'beğendik,' aynısı festivaller için de olmasın diye yazıyorum. Franz Ferdinand'ı 50 yaşında izlemeyelim n'olur... Yoksa tabii ne güzel bir festivalimiz var. Haydi destekleyelim. O işin kolayı.

Mehmet Tez

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Kasların gücü yarışıyor
 Sanal dedektif tuzağına dikkat!
 Şimdi sıra Alman çocuklara geldi
 Dünyayı ağlatan fotoğraflar
 Çok eski bir dostla randevu
 İlham kedilerle geldi
 Arap'ın tedavisi Almanya'da yapılacak
 Vahşi yaşamdan kareler
 Mazi cennetindeki Boğaziçi medeniyeti
 İkisi de Türk ikisi de dünyayı sallıyor
 Kimyasal tehlike anne karnında başlıyor
 Her keseye uygun ayakkabı
 Üçüzler okullu
 Göz hastalığı başarısız yapıyor
 Ağlayan çocuğa dikkat
 Bu sefer Ankaralı Turgut'u bekliyorum
 Bu adamlara sakın bulaşmayın!
 Rap müziğin divası hız kesmiyor
 Dolu dolu yaşamak için
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
SUNAY AKIN
Hıncal'ın gördükleri
Yani, ben de az yer görmedim!..
FİLİZ AKIN
Otlar başrolde
Şu ara nereye gitsek hanımlar arasında...
Bir televizyon filmi havasındaki gerilim
Bir televizyon filmi havasındaki gerilim
Rahatlıkla izlenen bir film. Ama sonuç olarak düzeyli bir TV...
Tam anlamıyla Maskara bir film
Tam anlamıyla Maskara bir film
'Maske' 11 yıl sonra geri dönüyor. Yetişkinlere göre değil ama yılın...
Sultanlık bekarlıkta değil, mutlulukta
İki aile varmış ve her iki ailenin de birer kız çocuğu. Bir gün misafirlikte...
Cep telefonundan fotoğraf makinesi olur mu?
Teknoloji coştu! Artık mutfak rendesine bile MP3 çalar ve dijital kamera...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.