kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yavuz Baydar @ SABAH
Tel:
0212 354 35 08
Fax:
0212 354 36 84
 
Şiddete karşı tavır
Başlıklara itirazlar sürüyor
İsim kargaşası
Tuvalı Şamanlar

Şiddete karşı tavır

Yetkililer kabaran öfke dalgasından ve gerginlikten ötürü kaygılı. Ülke imajı ve toplumsal huzur için medyaya çağrı var. Peki, ne yapmalıyız? Terör ve şiddet karşısında okur bizlerden nasıl bir gazeteci sorumluluğu bekliyor?.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör olayları ve çeşitli kentlerdeki şiddet eylemleri ve linç girişimleriyle ilgili olarak medyayı bir kez daha "habercilikte dikkatli olmaya" çağırdı.
Yazılı ve özellikle görsel basının terörü ve şiddeti haklı kılıcı nitelikteki yayınlardan vazgeçmesini istedi Başbakan.
Başka ülkelerde basının farklı bir sorumluluk anlayışıyla hareket ettiği görüşüne de üstü kapalı olarak yer verdi.
Anladığım kadarıyla Erdoğan bu tür 'hassas' gelişmeleri tamamen göz ardı etmemizi öneriyor. Amaç, "toplumsal infial değirmenine su taşınmaması"...

Ne eksik, ne fazla
Haklı mı?
Basın ve görsel medya nasıl davranıyor, ne yapmalı?
Sabah'ın Doğu illerindeki mayınlama ve çatışma olaylarını veriş tarzı ve daha sonra gelen kitlesel şiddeti aktarışıyla ilgili olarak okurlardan dikkate değer bir tepki gelmedi.
"Bunları verip ülkemizi zorda bırakmayın" tarzında tek tük genel itirazlar hariç.
Yayın Koordinatörü Şule Talu, bunu "gazetenin haberleri sadece gerektiği kadar görüp, fazla büyütmeden iç sayfalarda sunmasına" bağlıyor.
"Öfkenin kabardığı böyle zamanlarda sorumluluğumuz bunu gerektiriyor" diyor.
"Çizginin ucu kaçarsa, yaşanacaklarda basının payı mutlaka aranır."
Eski ve aşırı bir örnek olsa da, 6 Eylül 1955'te basının kışkırtma amaçlı sansasyonel yayınlarında olduğu gibi.
Böyle dönemlerde habercilikle provokatörlük arasındaki çizgi iyice incelir.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hak ve Sorumluluk Bildirgesi şöyle diyor:
"Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin kültürel değerlerini ve inançlarını (veya inançsızlığını) doğrudan saldırı konusu yapamaz. Gazeteci; her türden şiddeti haklı gösterici, özendirici ve kışkırtan yayın yapamaz."
Başbakan, haberlerde abartıya ve sansasyona paye verildiği görüşünde haklı olabilir. Çünkü özellikle TV alanındaki sert rekabet yüzünden ipin ucu fena halde kaçabiliyor.

Yok sayamayız
Ama, işine özenle sarılan hiçbir haber kuruluşu, örneğin Bozüyük'te yaşananlar türünde ve çapında bir olayı görmezden gelemez, 'olmadı' diye başını çeviremez.
Yok saymak, yurttaşın kendisi ve toplumun geneli için tehlikenin risklerini çok daha fazla büyütür.
Çünkü demokrasileri güçlü kılan en önemli unsur, doğru bilgidir. Şiddet toplumun huzurunu ve ülke geleceğini tehdit edici bir eğilime dönüşüyorsa, sadece haberleştirilmeyecek, üzerinde kanaat ve yorum da üretilip ona karşı bir "anti-şiddet" cephesi oluşturulacaktır.

Bilmek şart
Yurttaş, komşu kasabada, ilde, bölgede kitlesel bir gerginlik varsa bunu bilmelidir.
Yurttaş, eğer "açık ve yakın bir terör tehlikesi" varsa, tehdit varsa, basın ve medya yoluyla uyarılmalıdır.
Esas olan imaj değil, 'bilmek'tir.
Kritik nokta, şu veya bu yönden tetiklenen şiddeti ve öfkeyi haklı gösterecek yorumlardan, infiali tetikleyecek mükerrer veya gereksiz ayrıntılardan, kimden ne amaçla geldiği belli olmayan söylentilerden kaçınmaktır.
Her hal-u kârda, bu tür haberleri okura olağandışı bir titizlikle eleyip sunmak (göz ardı etmek değil) gerekiyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Aşı ve 'Dua Kurulu'   / 05-09-2005
 Bitmeyen sevda   / 29-08-2005
 İzmir mutsuzluğu   / 22-08-2005
 Yazarlar ve kimlikler   / 15-08-2005
 Hesap vermenin erdemi   / 08-08-2005
 İlaçta doğru reçete   / 01-08-2005
 Erken doğan bebek   / 25-07-2005
 Terörün adı olsaydı...   / 18-07-2005
 CHA da şikâyetçi!   / 11-07-2005
 'Özel haber' kolay değil   / 04-07-2005
EMRE AKÖZ
'Cezasız kalmasın' demek işe yaramaz
Gamze...
MEHMET BARLAS
Boğaz yalılarına sade tebliğciler mi takık ki?
Medyatik...
İLKER SARIER
Dalkavukluktan yalakalığa modern geçiş!
Eyyamcılıkla...
MAHMUT ÖVÜR
Rapor yazdı, hayvan barınağına 'müfettiş' oldu
Bakırköy...
SAVAŞ AY
Bizim mektepler de 12 Eylül'de açılmıştı
25 yıl...
YAVUZ BAYDAR
Şiddete karşı tavır
Yetkililer kabaran öfke dalgasından...
Eski açık gol dedi
Eski açık gol dedi
Galatasaray, yeni tribünün açılış maçında Sivas önünde gol için 80...
Heinz kesmedi
Heinz kesmedi
G.Saraylı taraftarların bir bölümü, Çek futbolcunun transferine...
25. yıldönümü
Ankara, İzmir ve Mersin'de düzenlenen 'Darbeciler yargılansın'...
Ogün doğanlar suskun
12 Eylül 1980'de doğanlar, 25. yıldönümünde 12 Eylül belgeseline konu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu