| |
|
|
Mustafa Altıoklar'a alkış!..
BU filmi eğer bir İspanyol, bir Fransız, bir Rus yönetmen çekseydi, Allah sizi inandırsın, bizim eleştirmen takımı koyacak yer bulamazdı.. Mustafa Altıoklar çekince, yedi bitirdiler filmi.. Takıntılar.. Kompleksler.. Salı gecesi gittik. Sinema bomboştu. Tek seyirci biz.. Sorduk.. Tüm Türkiye bilet satışları o ana kadar fiyasko.. 28 bin.. Banyo seyircisizlik rekorları kırıyor.. Moralimiz bozuldu, ama ben kararlıyım.. "Sıkılırsak çıkarız" diye ikna ettim dostlarımı.. İyi de etmişim.. Hepimiz, başından sonuna keyifle, merakla, gülerek, eğlenerek, heyecanlanıp düşünerek izledik.. Harika bir film çekmiş Mustafa.. Seyrettiğim en güzel Türk filmlerinden biri.. Başından sonuna apartman boşluğundan birbirine bakan üç banyoda geçiyor.. Kadın, erkek ilişkileri, aldatma üzerine çok şirin bir taşlama.. Her şey zaman zaman çok düşündüren müthiş bir komedi temposunda giderken, her şeyin son anda değişmesi ve filmin sert bir finale yöneltmesi hepimizi şaşırtmadı değil.. Ama çıkınca düşündüm ki, bu final tam bir kara mizah!.. Altıoklar'ın sinema seyircisi için hemen hepsi çok yeni oyuncuları yönetimi de harika.. Herkes, ama herkes, Demet Evgar, Janset, Selçuk Yöntem, Burak Sergen, Sermiyan Midyat, Arda Vural, hepsi iyiler, ama Seray Sever bir başka iyi.. Hollywood'da femme fatal (Bela dişi) oynar, rahatça.. Konu uygun.. Mustafa filmi elindeki bu güzel kızlarla yoğurur, erotik film yapmadan da, unutulmaz erotik sahneler ekleyerek (Berlin in Berlin/ Sinan Çetin) salonları doldurma yoluna giderdi. Yapmamış.. Bana sorarsanız hata etmiş.. Bu ülkede iyi film yapmak yetmiyor.. İşini de biraz bileceksin.
|