Bölgesel kalkınma yeniden keşfediliyor
DPT-TÜSİAD işbirliği ile hazırlanan "Türkiye'de Bölgesel Gelişme Politikaları: Sektör-Bölge Yığınlaşmaları" raporu, hem bilindik gelişmeleri ama daha çarpıcı biçimde hem de bütün bölgelerin kalkınmasının pekala mümkün olabileğini ortaya koydu. Üstelik devlet parasıyla değil. Şu anda dünyada esmekte olan küreselleşme rüzgarı ise yerel kalkınmaya köstek değil destek. DPT Müsteşar Yardımcısı Lütfi Elvan'ın başkanlığında hazırlanan raporun kamuoyuna tanıtımını dün izledim. TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'nın, DPT Müsteşarı Ahmet Tıktık'ın ve Müsteşar Yardımcısı Lütfi Elvan'ın konuşmalarını dinledim. Raporu da gözden geçirdim. Vardığım kanaat ise girişte yer alıyor.
Tarım da batıda Rapor ve konuşmalarla ortaya konulanların özeti ise şöyle: Türkiye'nin GaziantepSamsun hattının doğusunda kalan bölgede doğru dürüst sanayi yok. Tarım ise Güney'de Urfa ve Diyarbakır, Kuzey'de Doğu Karadeniz'de var. Geri kalan bölgelerde hayvancılıktan başka bir şey göze çarpmıyor. Bu bölgelerde eğitim, girişimcilik ve üretim kültürü geri, nüfus artışı ve hanehalkı büyüklüğü ise yüksek. Sanayi de tarımsal üretim de Samsun-Gaziantep hattının Batısı'na yığılmış. İstanbul ve İzmir 23 alt sektör itibariyle sanayinin en çok yığıldığı iki bölge. Ancak İstanbul hemen her sektörün lideri ve yaklaşık yarısına sahip. Bu da doğudan batıya göçü beraberinde getiriyor. Ama Batı'da da kendi içinde yoğun bir göç yaşanıyor. Net göç vermeyen tek il ise Antalya. İstanbul net bazda sadece Antalya'ya göç veriyor. Doğu ve batı arasındaki uçurum aynı zamanda gelir uçurumunu beraberinde getirmiş. En zengin bölgede kişi başına gelir en fakir bölgedekinin 10 katı. Bu fark AB-15'te 3.5 kat.
Nasıl kalkınılacak? Bu uçurum azaltılabilir. Hem de devletten parasal aktarımlar olmadan. Bunun için yapılması gereken şey ise her bölgenin kendi yapısına uygun, rekabet üstünlüğü olacak, para kazanacak işlerin, alanların bulunması. Bu alan sanayi olmayabilir. Kalkınma ille de sanayi ile olacak diye bir şey yok. Tabi rekabet üstünlüğü olacak alanları bulmakla iş bitmiyor. Girişimci de gerekli. Bunun yanında işletmeleri yürütecek işgücünün eğitimi de önemli. Bu açıdan bakınca geri kalmış yörelerin yapması gereken şeyin, üstünlükleri olan alanları belirlemek, buralarda yatırım yapacak girişimciye sahip olmak ve eğitime önem vermek olarak sıralanabilir.
Kalkınma ajansları Kaldı ki, bölgesel ve yerel kalkınmayı destekleyecek bir oluşum gündemde. AB'den yapısal fonları almak için gerekli olan kalkınma ajanslarının kuruluşu için hazırlanan tasarı Meclis Genel Kurulu'nda yasalaşmayı bekliyor. Tasarı ile 26 bölgede kalkınma ajansları kuruluyor. DPT'nin öncülük ettiği bu kuruluşlarda kamu kesiminden atanacak iyi eğitim görmüş, kaliteli ve yüksek ücretli uzmanlar çalışacak. Ajansların yönetimi vali, belediye başkanı ile sanayi ve ticaret odası başkanlarından oluşacak. İstanbul, Ankara ve İzmir'de ise daha farklı bir yapı ile yönetici sayısı 7'ye çıkarılacak ve 5 kişi özel sektör tarafından olacak. Kalkınma ajansları yerel kalkınma için proje hazırlayacak, rekabet üstünlüğü olan alanların ortaya çıkarılmasını sağlayacak. Bunun yanında AB fonlarından bu projeleri yararlandıracak. Ajanslarının finansal kaynakları bununla da sınırlı değil. Bütçeden ve belediye gelirlerinden belli bir pay alacaklar. Ajanslar GAP dışında Doğu Anadolu için hazırlanan DAP, Doğu Karadeniz için hazırlanan DOKAP, SinopKastamonu ve ZonguldakBartın kalkınma bölgeleri projelerini yürütecek. Bu projelerin sahipliğini ve finansmanını üstlenecekler.
Her bölge şanslı Yerel kalkınma ve yerel girişimciliği ön plana çıkartacak ikinci gelişme ise "Dünyadaki gelişmelerin, ülkeleri büyük ölçekli işletmelerden küçük ölçekli işletmelere doğru itiyor" olması. "Küreselleşme değişime ayak uydurabilmek amacıyla katılımcılığı, küçük, esnek, dinamik ve şeffaf yapıları" ön plana çıkarıyor. Bu anlamda DPT Müstaşar Yardımcısı Lütfi Elvan'ın belirttiği gibi "Küçük paralarla büyük işler yapılmaz değil. Küçük paralarla büyük işler yapılır." "Bu bölge rekabet edemez anlayışı yok. Her bölge rekabet edebilir. Her il sanayileşerek kalkınacak diye de bir şey yok. Önemli olan ilin göreceli üstünlüğü yakalaması."
Sonuç "Kaybetmemek için zaaflarınızı, kazanmak için gücünüzü bilin" Jean Jacques Rousseau
|