kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Egomun bana Allah'ı unutturması imkansız
Yeni Aktüel Dergisi okuruyla kanımız uyuştu

Zaman Gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca bir ay önce Yeni Aktüel'in yazarları arasına katıldı. 33 yaşındaki Karaca, gazetecilik serüvenini anlattı.

Birileri için başörtüsü üzerinden siyaseten doğruculuk oynamak çok kolay bir yol. Yeni Aktüel bu sanal buzları eritti.
Egomun ruhumu felç edip bana Allah'ı unutturacak kadar şişmesine izin vermem. Popülerliğin imkanlarına atlamam.
Umur Talu'yu siyaset ve adalet duygusu arasındaki yakın bağlantıyı sezdiren üslubu nedeniyle beğenirim.



Egomun bana Allah'ı unutturması imkansız

Zaman gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca artık Yeni Aktüel dergisinin de yazarları arasına katıldı. Karaca ile İslami basında kadın olma durumunu ve Yeni Aktüel sürecini konuştuk.

Nihal Bengisu Karaca ismi İslami kesimdeki yayın organlarını takip etmeyen okuyuculara tanıdık gelmeyebilir. O, Zaman gazetesinin haftasonu eki Turkuaz'ın Yayın Editörü ve Zaman gazetesi yazarlarından biri. Sinema meraklıları kültür sayfasına yazdığı sinema yazılarını bilir. "Yanardağda Pişirilir Totemle Servis Yapılır" isimli bir kitabı var. Evli ve bir çocuk annesi. Karaca'nın bu söylediklerimizin dışında bir özelliği daha var. O da "ilkleri'' başarması. 1994 yılında Aksiyon dergisinde çalışmaya başlayan Karaca, hem bu kesimde gazetecilik hayatına atılan ilk kadınlar arasında yer aldı hem de son bir aydır Yeni Aktüel dergisine yazdığı yazılarla "öteki" kesimde yazan ilk türbanlı; kendi ifadesiyle 'başörtülü' kadın oldu. Karaca ile İslami basında kadın olma durumunu ve Yeni Aktüel sürecini konuştuk.

* Türkiye'de kaba çizgilerle laik basın, İslami basın ayrımı vardır. Bu iki yaka arasında erkekler üzerinden bir köprü kuruldu. Ömer Çelik, Ahmet Hakan Sabah'ta yazdı. Ahmet Hakan şimdi Hürriyet'te yazıyor. Ancak türbanlı kadınlar için böyle durum söz konusu olmamıştı. Bu köprünün ilk öznesi siz oldunuz ve bir aydır Yeni Aktüel dergisinde yazılarınız çıkıyor. Bu gelişme nasıl oldu? 'İslami kesim' dediğiniz çevredeki erkek yazarlar için böyle bir durum sözkonusu olabiliyordu, ama bu kesimle organik bir bağ içinde olan başörtülü kadın yazarlar için böyle bir girişim sözkonusu olamıyordu. Birileri için başörtüsü üzerinden siyaseten doğruculuk oynamak çok kolay bir yol. Yeni Aktüel dergisi tümüyle sanal olan bu buzların gerçekte 'olmadığını' ilan etmeye karar verdi sanırım. Beni tercih etmeleri ise herhalde haftada iki kez Zaman'da yazıyor olmam ve yazılarımın ilgilerini çekmiş olmasıdır. 'Neden ben?' diye düşünmedim doğrusu.

* Tereddütleriniz oldu mu? Alper Görmüş daha teklif aşamasında dergiye getirecekleri yeni yüzü olabildiğince net bir şekilde tanımladı. Bu tanım beni tatmin etti; Yeni Aktüel bazı git geller yaşasa da takip ettiğim ve sevdiğim bir dergiydi üstelik. 28 Şubat döneminde takındığı omurgalı tavır kendisini bir lahza da benzerlerinden ayırmıştı. Gerek Yeni Aktüel'in sabıka kaydı, gerekse Alev Er, Alper Görmüş ve Kürşat Bumin gibi isimlerin varlığı yeni yayın dönemi için kefalet teşkil eden önemli isimlerdi benim için. Bu yüzden tereddüt etmedim.

* Siz aynı zamanda Zaman gazetesinin Turkuaz ekinin yayın editörüsünüz. Buradaki göreviniz devam ediyor. Zaman yönetimi bu durumu nasıl karşıladı? Bu teklif bana bir 'Zaman gazetesi' yazarı olduğum için geldi. Burada halihazırda çalıştığım gazetenin altını çizen bir başarı sözkonusu. Hem Turkuaz'ı çıkarıp hem de Yeni Aktüel'de editör olamazsınız, doğru. Ama iş 'yazı'ya geldiğinde, iş 'söyleyecek sözü olanın sözünü iletmesi' gibi bir alana geldiğinde kurumsal kaprislerle kalemleri düğümlememek gerekir. Genel Yayın Müdürümüz Ekrem Dumanlı ile bu konuyu konuştum; kendisi bir işten olumlu sonuçlar doğacağı zamanlarda esnek davranabilen, ileri görüşlü bir profesyoneldir. Anladı ve olaya o da olumlu yaklaştı.

AKTÜEL OKURU YABANCI DEĞİL

* Zaman'da daha bildik, tanıdık okuyucuya yazıyorsunuz. Yeni Aktüel'de yeni bir okuyucu profiliyle karşılaşacaksınız. Bu durum sizi korkutuyor mu? Zaman gazetesinde hiç de tanıdık bir kitleye yazmıyorum. Okurların çoğunluğunun dindar olması onları homojen bir blok yapmıyor. Bilakis yazdığım bir yazıya aynı hassasiyetler dolayısıyla hem eleştiri hem de övgü aldığım çok zaman olmuştur. Aktüel okuru da bu anlamda bana hiç yabancı değil. Gelen okur maillerinden yola çıkarak söylüyorum; kan uyuşmazlığı sözkonusu değil. Fakat iki yayının okurları arasındaki uçlar arasında fark var tabii. Zaman'da beni 'dini' açılardan, mesela neden okuyucuların Regaip Kandili'ni kutlamadığımdan yola çıkarak eleştirenlerin yerini Yeni Aktüel'de Kemalist tonlamalarla sitem edenler, 'E siz de Sivas'ta aydınları yaktınız, sizin de böyle böyle kötülükleriniz oldu' diyen yakınmalar alıyor.

* Daha görünür, daha popüler olacaksınız belki? Bunlar beni de değiştirir, yoldan çıkarır mı, diye düşündüğünüz oluyor mu hiç? Popüler olmak tek başına insanı yoldan çıkarmaz, popüler olmanın sağladığı imkanlara çinekop gibi atlamanız sizi yoldan çıkarır. Yazı yazmanın sizi olmadığınız bir şey gibi göstermesinden, yazılarınız yüzünden etrafınızda oluşan efsunlu buluttan hoşnut olmanız, zamanla onlarsız yapamayacak hale gelmeniz sizi yoldan çıkarır. Egomun ruhumu felç edecek kadar, bana Allah'ı unutturacak kadar şişmesine izin vermem. Ama bu cümlede bile bir iddia, bir büyüklenme var öyle değil mi? Yoksa yoldan mı çıkıyorum aman Allahım? (gülüşmeler)

* Örnek aldığınız yazar var mı? Kimleri seviyorsunuz köşe yazarı olarak? Dilinin ve düşüncesinin akacağı mecrayı kendi imkanlarımla bulmaktan yanayım. Örnek aldığım yazar yok, ama beğendiğim bazı yazarlar var. Nuray Mert'i, siyaset bilimi ile ilgili vukufiyeti, keskin politik analizleri nedeniyle beğenir, sektirmeden okurum. Zeki Coşkun'u, popüler kültür eleştirilerindeki sahicilik arayışları nedeniyle; Umur Talu'yu siyaset ve adalet duygusu arasındaki yakın bağlantıyı her dem sezdiren üslubu nedeniyle beğenirim. Haşmet Babaoğlu'nun toplumsal okumalardan geçip bireye varan, bize insanı hatırlatan yazılarını severim. Ahmet Turan Alkan'ı verdiği Türkçe lezzeti nedeniyle; Hilmi Yavuz'u bize edebiyat ve felsefe olmadan 'düşünemeyeceğimizi' gösterdiği için çok önemserim. Daha birçok yazarı ilgiyle okurum.

* Ahmet Hakan'ın yazılarını nasıl buluyorsunuz? Ahmet Hakan'ın zekası ve dili, çelişkileri ve çifte standartları yakalamaya çok müsait. 'Benim gibi, Teşvikiye'den çıkmayan bir özentinin bile...' diyerek karşıtlarını silahsız bırakması onu hem muzip kılıyor hem de dışarı dönük alaycılığına meşruu bir zemin sağlıyor. Ancak zaman zaman beni de kızdıran yazılar yazıyor. Haşema polemiğinden hiç hazzetmedim mesela; kendisine de söyledim. Sonra, Hakan Şükür'ün Fethullah Gülen'i sevmesiyle ilgilenmeyin, futboluna bakın diyebilmek için neden 'cemaat ile arasının iyi olmadığını, çok şükür ki iyi olmadığını' belirtmek zorunda kaldığını anlamadım. Bu nedenle birçok iyi okurunu incitti, kırdı. Gerekli miydi bilemiyorum.

* Ayşe Arman'ın yazılarını nasıl buluyorsunuz? Ayşe Arman'ın bazı röportajları çok başarılı ama genel olarak onun bütün hayatının bir projeden ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Fazla transparan, yalnızca kendini amaçlayan bir dünyası var. Özel yaşamını laboratuvar haline getirmiş, modern bir deneyin hem öznesi hem nesnesi.

* Turkuaz'da size bağlı çalışan erkekler var. Muhafazakar bir yapıda bu sorun olmuyor mu? Erkek idarecileri taklit etseydim sorun olurdu ama geldiğimiz noktada kadın olmamın faydaları bile olduğunu düşünüyorum ben.

* Nasıl? Erkek dünyasında şefkat ve ilgi zayıflık sayılıyor. Oysa bir kadın yönetici olarak ben hem sevebiliyor hem de dövebiliyorum; anne gibi. Kolektif bilinçaltında anne figürü var. Kişiliğim ve konumum o figür üzerinden ilişki kurmaya müsait. İnsanlara nasıl laf dinleteceğim derdini dava edindiğim için değil, kendimi akışa bıraktım ve bu mecrada yol aldık hep birlikte. Elemanlarımı çok sever ve tutarım, avantajlarını tehdit saymam, takdirimi de hoşnutsuzluğumu da ifade etmekten çekinmem. Konum ve yetki olarak yukarıda durmamın basit bir gerçeklik olduğunu, ontolojik olarak onlardan üstün filan olmadığımı hep hissettiririm.

FARKINDALIK ÖNEMLİ

* Kitabınızda modernizm eleştirisi baskın unsur gibi görünüyor. İçinde yaşıyor ve onun değerleriyle belirlenen bir zamanın nesnesi olmaya zorlanıyorsam, kaçmayıp içtiğim çorbaya da tükürebilmeliyim. Kitap genel olarak bu itiraz noktalarının bileşkesi gibi.

* Geleneği de moderni de eleştiriyorsunuz? Siz nerede duruyorsunuz? Bana 'Modern bir dil kullanıyorsan, yazıyorsan sen de modernsindir, o zaman bu eleştiri çelişik olmuyor mu?' diyor kimileri. Hayır, aldığım ve içinde yetiştiğim kültür modern birikimle bir araya geldiğinde "farkında olmak'' gibi bir avantaj elde ediyorum. Bu farkındalığı yerinde kullanmam, sorgulamam ve itiraz edebilmem lazım; aksi takdirde ne modern ne de iyi bir Müslüman olabilirim. Demek ki biri kadim, diğeri yeniyetme iki disiplin arasında bir ortak nokta var ve bu ortak noktadan bakarak, modern hayatın bizi iyi insanlar, iyi kadınlar, iyi öğrenciler, iyi Müslümanlar yapmaktan alıkoyan aşırılıklarına vurabilirim. Aksi iki yüzlü bir tutum olur; sürekli geleneğin altını çizmek ya da tam tersi ne kadar modern olduğunu ispat noktasında değilim. Lineer bir çizginin sağ ya da sol tarafında değilim, politik ve kültürel ihtiyaçlarımın zihnimi zorladığı noktalardayım.
DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Dolu dolu yaşamak için
 Triatlonla genç kalıyorlar
 Kimsesiz hayvanlar uyutulacak mı?
 Uçakla seyahat eden bir göçebeyim
 Tekrar çal Alanis!
 Festivallerde neler var?
 Hem papaz hem garson
 Türk kadını modaya kendi kurallarını koymalı
 Eskiye nur yağıyor
 Evlere tiyatro servisi
 Beş şanslı çocuk çikolata fabrikasında
 Haftanın Kitapları
 Bafi için bir ev yaptırdılar
 Sıcaklar onları da tehdit ediyor
 Kısa... Kısa...
 Meksikalı ressam Frida'nın milyon dolarlık portreleri
 Zihin bahçemize bakmazsak orada dikenler oluşur
 Ünlülerin tarikatını terk eden kadın
 Bir efsanenin sonu
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
Yarının klonları insan mı yoksa makine mi?
Yarının klonları insan mı yoksa makine mi?
'Ada' görkemli bir fantezi, çılgın bir bilim kurgusal masal. Ama...
Müzik de başlı başına bir mucize değil midir?
Müzik de başlı başına bir mucize değil midir?
Geçen yıl Oscar adayı olup sonunda "İçimdeki Deniz" filmine yenilen...
Üzüm kabuğunun moda içkisi Grappa
Grappa'nın süksesi son yıllarda hızla artıyor. Sadece 2004 yılında...
'Aralık'tan sokağa taşındılar
Nişantaşı'nda hareketli günler yaşanıyor. Aralık Gönüllü Eğitim ve Kültürel...
Biniciler ustalıklarını sergileyecek
Türkiye'nin en büyük binicilik ve engel atlama yarışması Uluslararası İstanbul...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.