kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Zamanından önce bir Avrupa kenti
Bir Avrupa kenti Ankara

Avrupa Birliği cehdi içindeki insanlarımız, arada bir tarihe baksalar, hiç değilse bir kentimizin Avrupa'nınkiyle paralel bir tarihi olduğunu görür ve bundan ders çıkartırlar.


Zamanından önce bir Avrupa kenti

Avrupa Birliği cehdi içindeki insanlarımız, arada bir tarihe baksalar, hiç değilse bir kentimizin Avrupa'nınkiyle paralel bir tarihi olduğunu görür ve bundan ders çıkartırlar. Batı Avrupa'da 11. yüzyıldan itibaren başlayan, ama asıl 12.-13. yüzyıllarda yoğunlaşan, kentlerin feodal efendilerinden kurtulma sürecine 'commune' hareketi adı verilmektedir. Yeni oluşmakta olan kapitalizmi ortaya çıkartan ve kapitalizm geliştikçe güçlenen kentlerin tüccar ve zanaatkarları, bu dönemde ya parayla ya da silahla serflikten kurtulmakta ve kentler artık onların yönetiminde "özgür" olmaktadırlar. Bir Alman atasözü "kent havası özgür kılar" demektedir. Bu hareketin bizim coğrafyada bir benzeri yoktur. Çünkü başka bir tarih ve bu tarihin şekillendirdiği başka bir süreç söz konusudur. Ancak bu "başka tarih"in içinde, Ankara kentindeki Ahi yönetimi ilginç bir istisna meydana getirmektedir. 14. yüzyıla kadar bir "kale-kent" olarak kalan Ankara, Selçuklu devletinin Moğol darbeleri altında çökmesi sürecinde bir "ticaret ve üretim" kenti haline dönüşmüştür. Batı Avrupa'yla paralellik bu noktadan itibaren başlamaktadır. Çünkü 13. yüzyıl Batı Avrupası'nda kentleri özgürlüğe ve özerkliğe götüren yol, iktisadi faaliyetlerin canlanmasından ve kentin giderek civar kıra egemen olmasından itibaren döşenmektedir. Ankara'daki bu dönüşümün en belirgin kanıtlarından biri, tıpkı Batı Avrupa'da olduğu gibi bazı zanaat kollarının kent dışına taşınması oluşturmaktadır. Bunun ikili anlamı, bir yandan kentin ekonomik faaliyetlerinin genişlemesi ve kente sığamaz hale geldiği, diğer yandan da kentin kendini koruyacak kadar güçlendiğidir. Ankara kentini özerk bir kent cumhuriyeti haline getirenler Ahilerdir. Ahiliğin kökü Helenistik uygarlığa kadar geri giden bir esnaf-zanaatkar dayanışma örgütüdür. Aynı iş kolunda çalışanları bir araya getiren ve daha çok dinsel ağırlıklı olan bu örgütlerin amacı ekonomik tekel kurmaktan çok dayanışmadır, ama kapitalizmin yeşermesiyle birlikte bu örgütler tekelci hale geleceklerdir. Ahi Evran'ın 13. yüzyılda Kırşehir'de kurduğu ve debbağları (dericiler) bir araya getiren esnaf dayanışma örgütü, o dönemde dericiliğin en gelişkin olduğu Ankara'da hızla yayılmış, zamanla Ankara'nın diğer önemli iş kolu olan sof (tiftik keçisi yünü) üretim ve ticaretini de kapsamına almış, nihayet bütün iş kollarını kapsayan büyük bir örgüt haline gelmiştir. Anadolu'nun 1277'de Moğol İlhanlıların eline geçmesinin yarattığı siyasal boşluk içinde, Bitinya'da (Marmara bölgesinin Anadolu kesimi) Osmanlı devleti bağımsızlaşırken, Ankara'- da da 1344'te bağımsız bir Ahi yönetimi kurulmuştur. Böylesine bir özerk kent yönetimi Türkiye tarihinde tektir ve Avrupa'daki özerk kent yönetimleriyle büyük paralellik göstermektedir. Ahi döneminde, Ankara tamamen esnaf ustaları konseyinin yönetiminde olmuştur.

AHİLER VE OSMANLILAR
Osmanlı devletinin kuruluşunda büyük bir rol oynayan ve Fuad Köprülü sınıflandırmasına göre 4 kurucu unsurdan biri olan Ahiler (Osman Bey de bir Ahi olan Şeyh Edebali'nin kızıyla evlidir), Osmanlı beyinin seçiminde oy sahibi olmanın yanı sıra, Fatih Sultan Mehmed'e kadar tüm vezirlikleri ellerinde tutmuşlardır. Bu nedenle Ankara Ahileri Osmanlıya hem direnmişler hem de direnmemişlerdir. Osmanlı, Ankara'daki Ahi yönetimini "zorba" ve "mütegallibe" olarak nitelendirip, I. Murad'ın Ankara Kalesi'ni 1362'de kuşatması üzerine, direnmeyip kenti teslim etmişlerdir. Bu, tek özerk kent yönetiminin sonu olmuş, aynı zamanda Osmanlı'nın her şeyi başkentinde yoğunlaştırma anlayışının da zaferini meydana getirmiştir. Ama aynı zamanda Türkiye'nin Avrupa'daki gelişmeleri yakalama fırsatını ayaklar altına alarak, uzun bir azgelişmişlik tarihinin başlamasına da neden olmuştur. Ankara'nın sofu, onu diğer tüm Osmanlı kentlerinden ayıran başat özelliği olmaktadır. Değişik tarihlerde Ankara'ya gelen seyyahların hepsinin dikkatini kentteki sof üretimi ve ticareti çekmiştir. Örneğin 1539'da kente gelen Michel Membre, onu "zambelotti (sof) yapılan yer" olarak nitelemektedir. Ankara'dan 1555'- te geçen Busbecq, uzun tüylü tiftik keçilerinin (Angora) ve bunların kıllarından iplik yapımının Ankara'ya özgü şeyler olduğunu anlatmıştır. Ondan 60 yıl sonra yolu Ankara'ya düşen Polonyalı Simeon, "Kent bütünüyle sofçudur. İyi cins sof buradan çıkar ve dünyanın her tarafına sevkedilir. Her ülkeden gelip Ankara'da oturan tüccarlar sof ve başka kumaşlar toplarlar" demektedir. Ankara'ya özgü olan bu imalat, onun İstanbul'un tekelci tutumundan kurtulmasını da sağlamıştır. Her şeyi başkentinde yoğunlaştırmayı egemenlik anlayışının şaşmaz bir doğrusu olarak gören Osmanlı, hemen hemen diğer bütün kentlerin ticaret ve endüstrilerini çökertirken, Ankara'ya bunu yapamamıştır. Çünkü tiftik keçisi Ankara'dan dışarı çıkartıldığında, kılları tüm özelliklerini kaybetmektedir. Osmanlı'nın başkentinden başka bir şeyi gözünün görmemesi, Ankara'nın diğer bütün endüstrilerini yerel ölçekte bırakırken (tıpkı diğer bütün kentlerde olduğu gibi), sof Ankara'yı uluslararası bir kent olarak tutmaya yetmiştir. Ankara'da 16. yüzyıla tarihlenen bir sayıma göre yaklaşık 1000 sof dokuma tezgahı bulunmaktaydı, bu çok büyük bir üretim kapasitesini işaret etmektedir. 19. yüzyılda ise bu rakamın yüzde 10'unun bile altına düşüldüğü tahmin edilmektedir. Ancak bu daralmış hacme rağmen kentte 2200 dükkan bulunmakta, nüfusun yüzde 65'ini Müslümanlar ve yüzde 35'- ini de gayrimüslimler meydana getirmektedir. Bunun yanında, ayrı mahalleleri olan önemli sayıda Avrupalı da kent nüfusu içindeki yerini almaktadır. Bunlardan çıkarsama yapan tarihçiler, 16 yüzyılda kent nüfusunun yarı yarıya Müslüman ve gayrimüslimlerden oluştuğunu ayrıca yüzde 10 civarında bir Avrupalı nüfusa sahip olduğunu düşünmektedirler. Nitekim kentin eski mahalle adlarına bakıldığında, bazı Avrupa adlarına rastlanmaktadır. Batı'daki endüstri devriminin sonucu Ankara 20. yüzyıla "tozlu bir Anadolu kasabası" olarak girmiştir, başkent olduktan sonra da Cumhuriyet'i kurmayı üstlenmiştir. Şimdi de geçmişini ihya etmesinin zamanı gelmiştir.

Mehmet Ali Kılıçbay

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Elazığ'dan İstanbul'a bir dayak öyküsü
 Bush'a tatili zehir eden kadın Cindy
 İstanbul'a Galataport imajı
 New Orleans hep ölümü bekledi
 Devletin tiyatrosu olur mu? İşte bütün mesele bu!..
 Herkesin seçimi
 Zararı yok hatta faydası bile var
 Işığı evcilleştirmek dünyayı başka türlü görmek
 Kadınlar Didim'e barış ekti
 Bu yarışın ikincisi yok
 Oyuncak müzesinde Formula1 heyecanı
 AÇEV gönüllüleri bekliyor
 Bir gün televizyona çıktılar hayatları değişti
 Kral ve haremi
 Katılımcıların gözünden Ermeni konferansı
 Bu din adamları şaşırtıyor
 Türk lokumu Nejla Ateş
 Jüponlu Evliya Çelebi
 Rumeli Kavağı Telli Baba sayesinde yenilendi
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Alışmak istemiyorum
"Sonra yakarsınız bir sigara,...
MEHMET ALTAN
Şimdi eylül vaktidir
Aslında, kendi "bahar ayinimi"...
ÖNCEL ÖZİÇER
Hadi barışalım
Eflatun'a "Düşmandan nasıl intikam...
KAZIM KANAT
Kedi her hastalığı iyileştirirmiş ama sahibini çok...
REFİK DURBAŞ
Yazılmaz, yaşanır bir sonbahar
Ahmet Haşim'in ölümünden...
Erkeksi ve seksi çizgiler
Erkeksi ve seksi çizgiler
Siz de kendinizi giydiklerinizle ifade etmeyi sevenlerdenseniz Hugo...
Spora yeni bir stil
Spora yeni bir stil
Dünyaca ünlü moda tasarımcısı Stella McCartney'in Adidas için...
Kutsal emanete sahip çıkalım
Türkiye zeytin ağacı stoku ile dünyanın ilk beşi arasında. Ancak, Ege...
Yerli domatesin lezzeti başka
On bir aydır özlemini duyduğumuz yerli domatesler pazara egemen oldu. Özellikle...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.