Arınç: Sorunun adı konuldu...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kürt Sorunu" açılımına TBMM Başkanı Bülent Arınç nasıl bakıyor? Arınç, bugüne kadar bu konuya girmedi. Nedenini ise dün makamında sohbet ederken şöyle sergiledi: "Başbakana destek olmak gibi anlaşılabilir, bizim öyle bir talihsizliğimiz var. Ama böyle bir konuşma olmadan da bana sormuş olsaydınız, üç başlığı önemsediğimi söylerdim..." Sıralamada önceliği ekonomiye verdi: "Bölgede çok büyük işsizlik, gelir dağılımda bozukluk var. Sebep olarak sadece bölgenin ihmal edilmiş olması veya coğrafi şartlarından kaynaklanan imkansızlıklar sayılmamalı. 1991'deki Körfez Savaşı ve ona bağlı olayların Güneydoğu'da ticareti ve ekonomiyi doğrudan olumsuz etkilediğini belirliyoruz..." İkinci sıraya terörü koydu: "Bütün dünya terörden şikayet ediyor. Kendi ülkeleri veya dış teröre karşı ortak bir mücadele platformu kurulmalı..."
Erdoğan'ın kararlılığı Üçüncü boyuta ise "etnik kimliği" oturttu. Bazılarının "Kürt realitesi", bazılarının da "Güneydoğu meselesi" olarak konuya yaklaştığını belirtip ekledi: "Başbakan, 'Buna eğer Kürt Sorunu diyorsanız, haydi öyle diyelim...' deme kararlılığını göstermiştir. Çünkü sorunu yok farz etmek veya küçük harflerle yazmak meseleyi çözmüyor. Küçük harflerle yazdığınız zaman terör küçülmez. Veya onu yok farz ettiğiniz zaman kendiliğinden ortadan kalkmaz..." Erdoğan'ın açılımını, "cesurca bulduğunu" da belirtti. Etnik kimliklerden kaynaklanan, dil, soy, folklor gibi farklılıkların yaşamasına olanak tanınması gerektiğini söyledi. Bunların Anayasal güvenceye alınması konusundaki taleplerin haklı olduğunu belirtip, "Bu isteklerinde de haksız değillerdir" dedi. AB ve demokratikleşme çerçevesinde çıkarılan yasaların da bu amaca uygun olduğunu anımsatıp devam etti: "Bir insanın ana dilinin Boşnakça, Kürtçe, Çerkezce olması bence zenginlik sebebidir. O dilin konuşulması, öğrenilmesi, sanata, folklora yansıması da kendi imkanları içinde olmalıdır. Devlet eliyle değil, kendi imkanlarıyla ayakta kalmalıdır. Devlet bunun için sadece yasal tedbirleri alır, serbestliği sağlar ve imkan tanır..." Ardından, etnik kökeninin Kürt olduğunu söyleyenlere karşı çıkılamayacağını belirtip şöyle dedi: "Eğer, 'biz bu kimliğimizle yaşatmak, var olmak istiyoruz' diyorlarsa, Anayasamızın çerçevesi içinde bunların tanınmasının ben faydalı olacağını, bir zenginlik, barış, bir dostluk ortamı getireceğini düşünüyorum..." Erdoğan'ın da soruna, terör ve etnik kimliği ayırarak bu açıdan yaklaştığını kaydetti. Başbakan'ın sorunu etnik kökene oturtmuş olmasına yönelik eleştirilere yanıtı ise şöyle oldu: "Durup dururken, bir insanın bu ülkede Kürt sorunu vardır dediğini herhalde düşünmüyoruz. Böyle bir şey olsa yıllar öncesinden ismi konulur, bununla yapılması gerekenler düşünülürdü. Ancak bugüne kadar bazı vehimler, endişeler, korkular sebebiyle bunun çevresinde dolaşılmıştır. Birisi Kürt realitesi, birisi Güneydoğu sorunu demiştir." Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: "Konulan isim ne olursa olsun, sorunu göstermeye yöneliktir ve sorun gösterilmiştir..."
Gayri resmi sıfat Arınç'a Başbakan'ın danışmanlarına dönük eleştirileri de anımsattığımızda "milletvekili danışmanlara" dönük yaklaşımı şöyle oldu: "Milletvekilleri resmi olarak danışman sıfatını kullanmıyordur herhalde. Bu sıfatı kullanması için Başbakanlığın personeli içinde olmaları lazım. Ama Başbakan'la sürekli birlikte olanlar, kendilerine böyle bir sıfatı uygun görmüşlerse bu gayrı resmidir. Ama bir danışmanlar krizi var tabi. Herhalde o kastediliyor. Ne yapalım, birileri Başbakanın yanında daha fazla oluyordur. Başbakan onu tercih ediyordur. Sayın Baykal'ın da Sayın Ağar'ın da yanında bu tip insanlar bulanabilir..." Tartışmalar devam ederken, TBMM Başkanı'nın konuya bakışı böyle...
|