|
|
|
|
|
Bu 'Banyo'da yıkanır mıyız?
|
|
Mustafa Altıoklar, sinemanın aslında bir 'sanat' olduğu mevzuunu atlamayıp, onu popüler bir anlayışa taşıma arzusunu sürekli zikreden tek yönetmen belki de ülkemizde. Türk izleyicisini yeniden sinemayla buluşturan bir film olarak anılan 'İstanbul Kanatlarımın Altında'yı bir kenara bırakırsak 'Ağır Roman', bir yönetmen olarak onun bazı anlar (sahneler) yaratmada ne denli başarılı olabileceği konusunda sağlam ipuçları veren; başroldeki Okan Bayülgen'in bir aktör olarak takdirimizi kazanmasını sağlayan, lakin bütün olarak köşeden dönmüş bir film olarak hatırımızda. Ziyadesiyle okumuş, yazmış bir kişilik olarak Hollywood'dan bağımsız Avrupa sinemasını da takip ettiğini sandığımız Altıoklar'ın, Fransız orijinalinden esinlendiği 'Asansör'ü ise her daim andığı sanatsal bakışını popüler bir matematiğe uygulamakta nasıl zorlandığının resmiydi. Onun bu 'kararsız' tutumu kafamızı karıştırırken katıksız popüler sinema örneği 'O Şimdi Asker'le karşılaştık. Şimdi ise 'Banyo' zamanı. Bu Cuma vizyona girecek olan yapım, onun vurguladığı gibi bir 'sanat' filmi, iddialı bir erotikkomedi. Hiç mahzuru yok, bilakis. 'Banyo'ya girdiğimizde üç ayrı çiftin yaşadığı 'mahrem' anları izlemeye başlıyoruz. Büyük şehirli insanın 'medeni' hallerinin nasıl en ilkel güdümüzle çatıştığını, üstüne üstlük iletişimsizlik ve yozlaşmanın boyutlarını anlatmaya soyunuyor. Üç ayrı banyo dekoru kuran Altıoklar, vodvil örneği banyolar içi ve arası karakterlerin giriş çıkış trafiğinin matematiğini yapmış, aksatmamış. İş senaryoya gelince klişe cümleler, derin açılımlar yapmamıza engel. Yönetmenin açıkça sergilediği teşhir arzusu ise mevzua hizmet etmiyor, ayrıca seyircinin sinemadaki 'dikizleme' olayına fazlaca bel bağlandığı anlaşılıyor. Kadınlar ıslak ve yarı çıplak ancak 'savunmasız' değiller; hepsi, her bir karede derdini bağıra çağıra söylüyor. Ezik ve üçkağıtçı erkeklerin TV'deki 'reality şov'lardan daha farklı bir tanımı yok. Tabanca gibi bildik 'fallik' göndermeler ise baygınlık getirebilir. Kirlenmişliği anlatmaktan ziyade üstüne başına bulaştırarak, onunla oynamayı pek seven bir havası var filmin. Sonuçta "Banyo"ya girdikten sonra kararınızı siz verirsiniz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|