Katrina ve petrol fiyatları
Katrina kasırgası sadece ABD'nin güneyini perişan etmekle kalmadı, aynı zamanda global ekonomiyi de vurdu. Petrol fiyatları kimsenin tahmin edemeyeceği düzeylere ulaştı. Halen 2004 fiyatları ile, 1979'da yaşanan krizde ulaşılan 100 dolarlık fiyatın altındayız. Ancak bekleyişler değişmeye başladı. Sorular önceleri "fiyatlar ne zaman normal seviyesine düşecek?" şeklinde iken, şimdi "petrol fiyatları 100 dolara ulaşır mı?" şekline dönüştü. Biliyoruz ki, petrol fiyatları arz ve talebe hassas mallar kategorisinde yer alır. 90'lı yılların sonlarına doğru oluşan arz fazlası, daha sonra yerini ABD ve Çin'den kaynaklanan talep fazlasına bıraktı. Fiyatlar artma eğilimine girdi. Katrina kasırgası gibi geçici arz daralmaları da tetikleme etkisi yaptı. İlginç olan, arz daralışı giderildikten sonra, fiyatların eski düzeyine gerilememesi.
Bekleyişler değişti Katrina kasırgasının yaptığı en büyük zarar, dünya finans piyasalarında da bekleyişleri değiştirmesi oldu. Petrol fiyatlarının varil başına 70 dolarlara ulaşması ve orada kalma olasılığının yüksekliği, dünyada ekonomik aktivitenin azalması anlamına geliyor. Bu durumda finans piyasalarında hisse senetlerinin fiyatlarının düşmesi ve uzun vadeli bono faizlerinin azalması kaçınılmaz hale geliyor. Etkinin ekim başında görüleceği belirtiyorlar. ABD'de on yıl vadeli tahvillerin halen yüzde 4.1'lerde olan faizinin biraz daha gerileyeceğini tahmin ediyorlar. Türkiye'ye etkisi Türkiye'nin enerji faturası da giderek kabarıyor. Etki dört yönlü. Birincisi, petrol ve türevlerinden oluşan enerji ithalatının faturası geçen yıl 14.6 milyar dolardan, bu yıl 21 milyar dolara çıkınca, cari işlem açığı 67 milyar dolar artacak. Zaten sıkıntılı olan denge daha da zarar görecek. İkincisi, büyüme azalacak. Gerek maliyet etkisi, gerekse petrol ithal eden AB gibi ülkelere yapacağımız ihracat yavaşlayacak. Milli gelirimizin yüzde 2'sine yaklaşan bir tasarrufumuzu diğer ülkelere transfer etmek zorunda kalınca, yatırımlar daralacak. Global ekonomideki olumsuzluklardan bizim de etkilenme olasılığımız, bekleyişleri olumsuzlaştıracak. Dördüncüsü ise, petrol fiyat artışının Türkiye'de fiyat endekslerine etkisinde gözlenecek. Bu konuda ilginç bir süreç geçiriyoruz Geçmişte petrol fiyatlarındaki artışlar, enflasyonu tetikleyen unsurların başında yer alırdı.. Bu süreci artık kesin çizgileriyle gözleyemiyoruz. Bunun nedeni Türk Lirası'nın diğer paralara karşı değer kazanmasından ve tüketici fiyatları ile üretici fiyatlarının hesaplanış biçiminin yeni endekslere bağlanmasından kaynaklanıyor. Tüketici fiyatları içinde vergiler var. Üretici fiyat endeksi ise vergilerden arındırılıyor. Dolayısıyla, tüketici fiyat endeksinin petrol fiyat artışlarına hassasiyeti daha az. Üretici fiyat endeksleri, özellikle imalat sanayi fiyatları ise bu ilişkiyi yansıtıyor. Grafikten de izleneceği gibi imalat sanayi fiyatları ile petrol fiyatları arasında yakın ilişki var. Petrol fiyatları Türk Lirası'nın değer kazanması ve imalat sanayi dışında diğer fiyatları daha az etkilemesi ve enflasyonun da tek hanelerde süregitmesi nedenleriyle, eski yıllarda olduğu gibi ekonominin performansını güçlü bir biçimde bozamıyor. Ancak, burada bizi bekleyen tehlike, kurlar yukarı çıkarken ve petrol fiyatları da inatçı bir biçimde artarken aynı süreci tekrarlama olanağının kısıtlı olmasında yatıyor. Bekleyişlerin de olumsuzlaştığı dikkate alınırsa, fiyat istikrarı üzerinde önemli risk ortaya çıkıyor. Hele, son memur maaş artışları nedeniyle bütçeye gelecek 3,7 katrilyon TL'lik yükün yapılacak zamlarla karşılanacağı düşünüldüğünde, enflasyon konusunda nasıl bir tehlike ile karşılaşacağımızı varın, siz düşünün.
|