kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Osmanlı modeli Atatürk devrimi

Bize pek yansımıyor ama Türkiye şu sıralar Avrupa akademik çevrelerinde en gözde tez konularının başında yer alıyor. Basının görüş sayfalarında da çok yer alıyor. Cevap aranan soru şu: Türkiye yüzlerce yıllık hilafet düzeninden laik cumhuriyete nasıl bu kadar sancısız geçebildi?.

İngiltere, 7 ve 21 Temmuz'daki Londra'ya bombalı saldırıların travmasını kolay kolay atlatamayacak.
Çünkü bu saldırılar, taçlı demokrasinin performans kriterlerinin en başında saydığı ve bir "başarı öyküsü" olarak neredeyse tüm Avrupa'ya dayatmak istediği "Çok inançlı ve çok kültürlü toplum" modelinin aslında serap olduğunu gösterdi. Olanca dehşeti ya da düş kırıklığıyla.
Meğer İngiltere'de de farklı dinler, inançlar ve kültürler iç içe değil, yan yana yaşıyorlarmış. Cemaat düzeniyle. Tıpkı on yıllar boyunca aynı başarı öyküsünün diğer dekoru gösterilen Hollanda gibi.
Irk Eşitliği Komisyonu Başkanı Trevor Phillips'in raporları bu sancılı uyanışın acılarını adeta kamçıladı:
"İngilizler her geçen yılın farklı ırk, etnik köken ve dinden gelenleri birbirlerine daha çok yaklaştırdığına ve kapalı toplumun zarlarını yırttığına inanıyorlardı. Bu güzel ama aslı astarı olmayan bir umuttu. Gerçekte İngiltere'de topluluklar ya da cemaatlar birbirlerinden her kuşakta biraz daha uzaklaşıyorlardı."
Phillips'in gözlemlerini "saha çalışmaları" fazlasıyla doğruladı. Örneğin bombacıların doğup büyüdükleri Brixton'da yüz yüze görüşmelerde, modelin iflası en acı cümlelerle dile getirildi:
"Ben siyahım, arkadaşlarım siyah, komşularım siyah. Hayır ırkçılık değil bu; sadece hayatın gerçeği. Sizin gibi olan insanlarla büyüyor, okula gidiyor, çalışıyor, evleniyorsunuz."

Hangi seçenek daha etkili?
Peki, yarım yüzyıl önce İngiltere'ye gelmiş ailelerin adada doğup büyümüş, İngilizce ana dili olmuş çocuklarını yurttaşlıktan çıkaramayacağınıza, hiç görmedikleri topraklara süremeyeceğinize göre çözüm ne? Üç öneri var:
İlki İslamiyet'te reform çabalarını özendirmek. Ancak bu, değil tek başına İngiltere'nin, tüm Avrupa'nın bile gücünü ve haddini aşan bir konu. Ve de çok uzun vadeli çözüm.
Geriye siyasetçilerin ve akademisyenlerin kıyasıya kapıştıkları iki seçenek kalıyor:
1- Çok dinliliği ve çok kültürlülüğü tüm koşullarıyla uygulamak: Cemaatlerin kendi hukuk sistemlerine göre kendilerini yönetmelerini kabullenmek. Hatta kendi parlamentolarını oluşturmalarına imkan vermek.
2- Laikliği radikal yorumuyla uygulamak: Hazırlanacak yeni bir anayasaya dayalı olarak laik devletle yurttaşları arasında yeni bir toplumsal sözleşme imzalamak.
"İlk seçenek" deniyor, "Osmanlı modelini işaret ediyor. İkincisi ise Fransa ve Türkiye'nin benimsediği Jakoben laiklik anlayışını."
Cumhuriyet Türkiye'sinin hilafet makamını ilga etmesi sonucu Sünni İslam'da referans otoritesi kalmaması nedeniyle, ilk seçeneğin pratikte Müslümanlar için bağlayıcı meşruiyet kaynağı yaratamayacağı görüşü ağır basıyor.
O nedenle de arayışlar ikinci seçeneğe yönelmiş durumda. Bu da projektörleri bir kez daha Fransa'nın geçen yıl uygulamaya koyduğu okullarda türban yasağı ve sonuçlarına çevirdi.
Sonuçları? Onu da Fransa Milli Eğitim Bakanlığı'nın yasanın uygulamadaki etkilerini izlemekle görevli biriminin başındaki Hanife Şerifi'nin henüz kamuoyuna açıklanmamış raporundan aktaralım:
"Bu yasa ve getirdiği yasaklar, türbanlı kızlar ile aileleri için kurtuluş oldu."
Katılırsınız, katılmazsınız; ama Fransızlar'ın şu sıralar sıkça tekrarladıkları bir gerçeği irdelemekte yarar var:
"İngiltere'deki çok kültürlü sistem Londra bombacılarını yarattı. Fransa'daki laik sistem ise Zinedine Zidane'ı!"

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kürtçe konuşan Türk olamaz mı?   / 28-08-2005
 Apoletli siviller   / 27-08-2005
 "Yap-boz"un parçaları   / 26-08-2005
 Mütekait Ali Amca sizi gözetliyor   / 25-08-2005
 Bugün Güneydoğu seneye Ortadoğu   / 24-08-2005
 Yasaklı biri yasak kaldırtabilir mi?   / 23-08-2005
 Vitrin ve arkası   / 22-08-2005
 Belçika'nın kararı "emsal" olabilir   / 21-08-2005
 Yeni dönemin parametreleri   / 20-08-2005
 www.turkiye.eu   / 19-08-2005
ÖMER LÜTFİ METE
Yoksulluğun stratejik istismarı
Son MGK bildirisi...
UMUR TALU
Dere, tepe düz...
"Bi yere gidiyorum,...
FATİH ALTAYLI
ATO anketleri inandırıcı mı?
Ankara Ticaret Odası...
MEHMET ALTAN
Küreselleşmenin yeni ideolojisi: Pan-hümanizm
Osmanlı...
ERDAL ŞAFAK
Osmanlı modeli Atatürk devrimi
Bize pek yansımıyor ama...
'İç savaşı' imzaladılar
Kürt ve Şiiler'den Sünniler'e rest... 'İstediklerimiz olmazsa iç...
Türkiye karşıtı Merkel bir türlü vazgeçmiyor
Çok değil sadece bundan bir hafta önce "Türkiye'yi seçim...
Karakolda bitti
Karakolda bitti
21 şut çeken, 56 orta yapan Beşiktaş, Diyarbakır karşısında...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu