SABAH - 26/08/2005 - Hayatı sanki bir Türk filmi

Şu an 26 Ağustos 2005 - Cuma tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Son Dakika

	Yazarlar

	» Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Arşiv

	Etkinlikler

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Cumartesi

	Aktüel Pazar

	Otomobil

	İşte İnsan

	Sinema

	Turizm Rehberi

	Çizerler

Google Arama

Hayatı sanki bir Türk filmi

Yurdanur Pekgöz, kocası terk edince İstanbul'a gelip çalışmaya başladı. Çocuklarını yuvaya veren talihsiz anne hastalığı nedeniyle işini de kaybedince Bakırköy Devlet Hastanesi'nin bahçesini mesken tuttu.

Yurdanur Pekgöz'ün hayatını alt üst eden gelişmeler, 14 yıllık kocası tarafından terk edilmesiyle başladı. Dört çocuk annesi Pekgöz, eşinin ardından Siirt'ten İstanbul'a geldi. Bir kebapçıda bulaşıkçı olarak çalışan 30 yaşındaki Pekgöz, bu sırada "ev tutuncaya kadar perişan olmasınlar diye" çocuklarını Sosyal Hizmetler Kurumu'na bağlı bir yuvaya bıraktı. Fakat çocuklarıyla beraber yaşamak için canla başla çalışan annenin durumu iyiye değil, her gün daha kötüye gitti. Nasıl mı?

BAŞINDAN YARALANDI
Örneğin birkaç gün önce, işe giderken bindiği minibüsten düşüp başından yaralandı. İnmek istediği sırada hızlanan minibüsten caddeye savrulan Pekgöz'ün başına 12 dikiş atıldı. Kazadan sonra sağlığına kavuşabilmek için izin istediği işinden de kovulunca, çaresizlikten Bakırköy Devlet Hastanesi'nin bahçesine sığındı. Şu an hastanenin bahçesinde yaşayan Pekgöz, başını sokacak bir ev ve sıcak yemeğe muhtaç bir halde yardım bekliyor. Çocuklarını para bulabilirse haftada bir kez ziyarete gittiğini belirten acılı anne "Yüreğim sızlıyor ama iyi şartlarda büyüdüklerini gördüğüm için seviniyorum. Ama çocuklarım ziyaretlerine gittiğimde, 'neden çikolata getirmedin' diye sormuyorlar mı? İnanın kendimi hemen orada öldürmek istiyorum" diyor.

Gökay USANMAZ / MERKEZ