kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

Erkan Mumcu ne dedi?

Erkan Mumcu'yla birkaç gün önce terör ve hükümetin "Diyarbakır açılımı" üzerine görüşlerini dinlemek için görüştüm. ANAVATAN Genel Merkezi'ndeki röportajımız, ters başlayıp o kadar zor bir mecraya girdi ki, bir noktada ANAVATAN Genel Başkanı teybimi kapatarak "Anlaşılan röportajı yapabilmemiz için önce bizim kavga etmemiz lazım. Önce iki entelektüel olarak bu meseleyi konuşalım" dedi.
Danışmanlarını odadan çıkartarak iki saat boyunca Tayyip Erdoğan'ın son açılımını ve "Kürt sorunu" sözünü tartıştık. Farklı bakıyorduk meseleye ve uzun tartışmalara rağmen karşılıklı tavrımız değişmedi.
Yine de ben Mumcu'ya sürekli kendisini sorgulayan, her dediğinde kusur bulan bu gazeteciyle küsmek yerine diyalog yoluna gitmesinden dolayı minnettarım.
Ama fikirlerini berrak ve aydınlatıcı bulmadım. Dün de ANAP Genel Merkezi'nde gazetelerin Ankara temsilcileriyle yaptığı "sohbet" toplantısından aynı hisle ayrıldım. Türkiye'nin önümüzdeki on yılında önemli roller oynayacak genç siyasetçiden, daha nüanslı, "Kürt" lafına bile tahammül edemeyen çevrelerin üslubundan daha farklı bir tutum bekliyordum.
Mumcu, iki saat süren ve pek az "bölme" fırsatı bulduğumuz konuşmasında özetle "Kürt sorunu" ibaresinin daha önce Abdullah Öcalan'ın 2003 yılında yayınladığı bir deklarasyonda yer aldığını, bu terimin PKK tarafından "patentlenmiş" olduğunu ve bu yüzden Erdoğan'ın bu lafı kullanarak PKK'nın oyununa gelmiş olduğunu söylüyordu. Erdoğan'ın Diyarbakır gezisi, PKK'yı güçlendirmişti.
Mumcu "Adını koymaktan niye kaçıyoruz?" dedikten sonra durumu "bölücülük sorunu" diye nitelendirdi: "Türkiye'nin milli birlik ve bütünlüğü ile ilgili bir sorunla karşıyayız." Ama buna kimin itirazı olabilir? ANAP Genel Başkanı'nın sandığı gibi Türkiye'de insanlar (veya hükümet) PKK'nın "bölücülük" yaptığını ve terörün kötü ve kabul edilemez olduğunu reddetmiyor. Zaten bu yüzden PKK'ya devlet ağzında ve gazetecilikte yıllardır "bölücü terör örgütü" tanımlaması getiriyoruz.
Mumcu akademik bir üslupla çeşitli ulus tanımları, azınlık statüleri ve devlet modellerini anlattı. Çoğumuzun bu konuda bilgilendirilme ihtiyacı yok. "Ulus tanımının, etno kültürel odaklı bir tanım olarak yapılmadığı, anayasal, hukuksal bir tanım olarak yapıldığı bir model, insanların saygı gördüğü bir modeldir hedefimiz. Buna en yakın durduğumuz model de Fransa modelidir" sözleri de ANAVATAN Genel Başkanı'nın, Meclis'teki tüm partiler gibi Türkiye'nin genel idari yapısını desteklediği şeklinde yorumlanabilir. Zira Türk devleti zaten bu model üzerine kuruludur.
Mumcu'nun PKK'nın " Stalinist " olduğu, örgüt içinde ve Kürtlere yönelik her türlü şiddeti kullandığı saptamasına da katılmamak mümkün değil. Ancak zaten farklı düşünen var mı?
"Türkiye'nin terör sorununun uluslararası boyutunun göz ardı edilmemesi gerektiği" vurgusu da kuşkusuz yerinde. Ancak "Bu sorunun yaşandığı bölge, büyük güçlerin nüfuz alanı olarak gördükleri ve buradaki aktörleri zaman zaman satranç tahtasının piyonları gibi gördükleri bir bölge" gibisinden sözler, meseleyi 80'li yıllarda bolca duyduğumuz "dış mihraklar" söylemine indirgiyor.
Yine de ANAVATAN liderine haksızlık etmek istemem . Açıklamalarında sayısız "doğru" vardı ve kendi pozisyonunu açıklama isteği takdir edilmelidir. Hükümet dediği gibi bir "panik atak" geçirdikten sonra Diyarbakır'a gitmeye karar verdi. Başbakan'ın " göreceli mahrumiyet " söylemini yalnız Diyarbakır değil Türkiye'nin her yerinde fazlaca kullandığı da ortada.
"1 Mart tezkeresi kararı, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde yeni bir konuma geçtiği anın miladıdır" sözü tabii ki gerçek. "Türkiye, 1 Mart tezkeresi ile uluslararası ilişkilerde müzakere edebilen taraf olma sıfatını kaybetmiştir" dedikten sonra hükümeti "TürkABD ilişkilerinin değerini bilmemek"le suçlaması da anlaşılabilir.
Belki de ANAP Genel Başkanı'nın en önemli tavsiyesi, yeni bir ulusal forum talebi. Mumcu "Bu konuda ortak bir stratejiye, ulusal bir stratejiye ihtiyaç var ve stratejiyi ulusallaştırmak için de adres TBMM'dir" sözleriyle Meclis'in daha "katılımcı" ve demokratik olması gerektiğini söylüyordu. Tabii uzun bir sunum içinde...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Diyarbakır'ın perde arkası   / 14-08-2005
 Tarihi gezide Diyarbakır'ı okumak   / 13-08-2005
 Genelkurmay'a sunulan rapor   / 11-08-2005
 Diyarbakır yaklaşımı   / 09-08-2005
 TSK'da lider profili   / 06-08-2005
 Avrupa ile son imza   / 29-07-2005
 Erdoğan: Şahin değilim, şefkatliyim.   / 28-07-2005
 Zulmü alkışlayamam   / 28-07-2005
 Genelkurmay brifingi ve hükümet   / 22-07-2005
 Medya, asker ve terör   / 20-07-2005
MAHMUT ÖVÜR
Başbakan'a ilk rapor Metiner'den
Gazeteci-yazar...
YAVUZ DONAT
Zonguldak köyleri
Köksal Toptan, seçim bölgesi...
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Erkan Mumcu ne dedi?
Erkan Mumcu'yla birkaç gün önce...
'Zor seçim'e yasal engel
Sağlık Bakanlığı tüp bebekte üçten fazla embriyo naklini resmen...
İnanılmaz baba
İki çocuğuyla Marmaris'e tatile gelen İngiliz turist Paul...
Aktüel 'tebliğci'yi buldu
Aktüel 'tebliğci'yi buldu
Lüks semtlerdeki barlara girip herkesi dine çağıran "Tebliğciler"...
Destek bildirisi
Destek bildirisi
Metiner, Kürt kökenli aydınların, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'daki...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu