| |
|
|
Sabah okuru ve 'iyi gazete'
Türkiye, gazeteciler için bulunmaz bir haber cenneti. Kuralsızlıklarla kuralcılığın, ahlaksızlıkla dürüstlüğün birbirine sürekli meydan okuduğu, değişimi yoğun olarak yaşayan bir ülkede haber olmasın da ne olsun? Yeter ki gazeteci toplumun nabzını doğru tutsun. Dürüstçe ölçsün. Açık olsun, açıklık istesin. Gerçeklerle yüzleşsin ve okura ülkenin aynasını tutsun. Her şeyi olduğu gibi yansıtsın. Büyütüp küçültmeden, yok etmeden. Okurların beklentisi de bu. Sabah'ta 9 aylık dönemde okurlardan gelen istekler, hep "düzgün bir gazete" için. Sabah okuru ne bekliyor? Sizlerden gelen görüşleri bazı ana başlıklar altında toplamak mümkün: * Çizgi: Sabah bu toplumda yeni ve değişime açık olanı simgeliyor. Gençlere, genç fikirlere yakın. Türkiye'nin kültürel zenginliğine tutkuyla bağlı, ama uygarlık değerlerini de önemsiyor. Demokrasinin savunucusu. Olaylara yaklaşımıyla, farklı olana ne kadar hoşgörüyle bakıyorsa, haksızlık yapana da o kadar acımasız oluyor. Sabah'a yakışan da bu. Siyasette "cepheci" (partizan) olmamak, çoğulculuğu ve modernliği savunmak, Sabah'ın asla vazgeçmemesi gereken ilkeler. * Denge: Bu konuda çeşitli, aslında birbiriyle pek çelişmeyen görüşler var. Önemli bir kesim okur, farklı derecelerde, magazin haberini "hayatın rengi" olarak görmekle -en azından kabullenmekle- birlikte, gazeteyi "ciddi" dediği, siyasi ve ekonomik gündeme ait haberler için alıyor. Bu okurlar için magazinin "dozunun kaçması" tepki yağdırmak için yeterli. Tepkiler, özellikle birinci sayfada "bozuldu" diye algılanan "ciddi"-"hafif" haber dengesi adına geliyor. Okurların kendilerince çok haklı olarak yaptığı, böyle bir haber mukayesesi var. İstisnalar dışında, hep magazin aleyhine işleyen bir mukayese bu. Öte yandan, Sabah okurlarından "ciddi" haberler için "içimizi karartmayın" tarzında bir eleştiri almadım. İstanbul dışında oturan okurlar ise gerek ana gazetede gerekse yörelerinde çıkan eklerde yerel haberlere makul oranlarda yer verilmesini önermekte. Bu da değişik türden haberlerin konduğu terazi kefesiyle ilgili bir sorun. * Dil ve fotoğraflar: Okurların dile büyük önem verdiğini, o tartışmalara heyecanla katıldığını biliyoruz. Dil ve anlatım bozuklukları, bu köşeye gelen eleştiriler arasında yüksek bir paya sahip. Haber yazımı, Sabah'ın daha fazla önem vermesi gereken bir alan. Beylik kalıplardan, klişe söylemlerden arındırılmış; taze, özenli ve yenilikçi bir anlatım, okurlara göre bu gazeteye daha çok yakışıyor. Standart bülten tarzı yerine daha canlı ve çekici bir dil talebi var. Haberlerde, hele başlıklarda yabancı sözcükler veya deyişler haklı olarak hoş karşılanmıyor. Çünkü a) Türkçe yeterli, b) İngilizce bilme oranı bile hâlâ % 1 dolayında. Fotoğraflarda hassasiyet şiddet içeren, şoke edici görüntülerde yaşanıyor. İrkiltici olana yer yok. Küçükleri teşhir edici fotoğraflara mutlaka tepki gösteriyor Sabah okuru. Ancak bu alanda Sabah'ın sicili hiç de kabarık değil. * Maddi hatalar: En "popüler" şikâyet alanı bu. Sabah'ın gelişkin okur kitlesi, gazeteyi isim, tarih, mekân vs. hatalarından arıtılmış olarak her sabah okumak istiyor. Hata ne kadar basitse, öfke o kadar büyüyor! Zira, okur, sıkça ifade ettiği gibi, "basit hatayı bu gazeteye yakıştıramıyor". Bir anlamda, "kaliteli bir gazete" tercihi yaptığı için, "aşağılanma" olarak dahi görebiliyor. Sayısı azalmakla birlikte Sabah'ta çıkan bu hatalarla daha sıkı bir mücadele gerektiği açık. Sayfa editörlerine büyük iş düşüyor. Bu, sadece haberlerle ilgili bir konu değil. Okurlardan gelen şikâyetleri iyice bertaraf etmek için sayfa editörlerinin köşe yazılarındaki maddi hatalara ve dil yanlışlarına da müdahale yetkisini kullanması şart. * Köşe yazarları: Sabah'ın sevilen köşe yazarları konusunda zaman zaman dalga halinde gelen şikâyet, "gündemle ilişki" konusunda odaklanıyor. Bir kesim okur, bazı yazarların "kişisel beğeni ve sorunlarını", "kişisel hayat tarzına" ilişkin konuları ölçüyü kaçıracak şekilde, abartarak gazeteye taşıma eğilimini doğru bulmuyor. Sabah köşeleri, Türkiye'nin gündemi için halk adına ciddi bir şeyler söylemeli. Gerçeklerle ilgili fikir önderliği, "hayatın hafifliği" adına tamamen feda edilmemeli. Yani burada da "denge" önemli. Okurların bir başka "rahatsızlığı", köşelerde ticari amaçlı mekânların açık reklamının yapılması. Tanıtım olmalı, ama reklama dönüşmemesi için eleştiri ve uyarılarla da desteklenmeli. Okur çok yönlü bilgi ve kanaatle beslenmeli. * Haber ve yorum: Sabah okurları, haberlerde özellikle başlık ve spotta yorumlara tepki gösteriyor. Alay ve hiciv içeren başlıklar "aşağılama", düz yargı içeren bazı başlıklar "yargısız infaz" veya "kara çalma" gibi algılanabiliyor. Üzerinde toplumsal mutabakat olduğu düşünülen konularda yorumlu verilen başlıklarda bile, mutabık olmayan Sabah okurlarından tepki alıyorum! Yorumları terk edip hareketli, diri bir başlık anlayışına yönelmek belki bir seçenek. * İnternet: Sabah web sitesi gelen şikâyetlerin azlığına bakılırsa beğeni topluyor. En önemli talep, haber ve köşe yazılarının okur yorumlarına açık hale getirilmesi, daha "interaktif" bir site oluşturulması. * Spor: Okurların sıkça dile getirdiği bir husus, bazı günlerde maç sonuçlarının taşra baskılarına yetiştirilmesiyle ilgili. Bir diğeri, futbolun yanı sıra, en civcivli lig günlerinde bile diğer sporlara da yer verilmesi. * Eksikler: Yaygın iki talep var. Eğitim ve kültür-sanatla ilgili eksiklikten söz ediliyor. "Türkiye'nin gazetesi Sabah'ın, ülkenin hayati iki alanına sürekli ilgi duyması gerek.." * İletişim: Sabah okuru gazetenin muhabir, editör, servis şefi, yazar, temsilci ve yöneticilerine daha kolay ulaşmak istiyor. Gazetede bu zor olsa da, internet sitesinde telefon ve mail listeleri birim birim yayınlanabilir.
|