kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Türkiye Fransız olmaktan şiddetle kaçınmalı
Monolog değil diyalog olmalı
ŞAKA - Profesyoneller

Türkiye Fransız olmaktan şiddetle kaçınmalı

Sürekli "Ne olacak bu memleketin hali" demek yerine ve her dakika "Kriz nereden ne zaman patlar" diye araştıracağımıza, ciddi bir durum değerlendirmesi yapmaya çalışmak daha akılcıdır.
Şu gerçeği bilelim. Sade Türkiye değil Amerika da Avrupa da, dünyanın eskisi gibi olmadığını görmekte ve yeni koşullara karşı uyum arayışlarını sürdürmekte.
Eskiden bizim de içinde bulunduğumuz dünyaya "Batı Sistemi" denirdi ve buna karşı Doğu Bloku'nun (Veya Komünist Ülkeler) yarattığı tehdide karşı ağırlıkla askeri önlemler alınırdı.
Şimdi Batı veya Doğu yok. Globalleşme dünyayı tek ideolojiye (Ağırlıkla Serbest Pazar) endeksledi Ama bu defa El Kaide'nin kullandığı (Veya istismar ettiği) içeriğiyle "İslam", yeni sistemin tehdidi gibi görülmekte.
Laikliği bir ideoloji biçiminde algılayıp, Cumhuriyet ilkeleri ile kaynaştırdığımız için, Türkiye şimdi Batı'nın tartışıp yorumlamaya çalıştığı "Din-Siyaset" ilişkileri konusunda antrenmanlı.
Batı 11 Eylül 2001 El Kaide saldırısı ile eskisinden farklı bir tehdidi (Onlar buna radikal İslam diyorlar) karşısında buldu.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan beri "Şeriat Tehlikesi" kavramını, bazen köktenci inanç sahipleri, bazen da eylemler (Örneğin Hizbullah) aracılığı ile yakından tanımakta. İnsanları Müslüman, devleti laik bir ülke olarak, Amerikalılar'ın ve Avrupalılar'ın anlayamadıkları durumlarda, biz onlardan çok daha ileri çözümlere sahibiz.
Onlar İslam'ı global düzeni tehdit eden bir "İdeoloji" olarak görüyorlar.
Oysa İslam bizim için, inançlarımızı çerçeveleyen bir "Din"dir...
Yani biz yeni dünyanın öncelikli sorununu anlamak ve buna karşı akılcı çözümler üretmek konusunda Amerika'dan da Avrupa'dan da daha ilerideyiz. Bunun farkına varmalı ve kendi siyasi ve toplumsal ilişkilerimizde, inanç sahiplerine karşı "Ecnebi" gibi davranmamalıyız.
Laikliği bir "İzm" haline dönüştürmeye çalışırsak, onların yaptığını yapmış olur ve insanlarımızın dini olan İslam'ı da düşman bir ideoloji biçiminde karşımıza alırız.
Bir diğer önemli mesele de bizim üye olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği'nin eskisinden farklı bir yapıya girdiği gerçeğidir.
Kuruluşu itibariyle, Avrupa Birliği (Veya Ortak Pazar) Fransa'nın siyasi patron, Almanya'nın da ekonomik patron olduğu bir orta boy örgüttü. Ama şimdi hem işin çapı, hem de ülkelerin konumları değişti. Ne Fransa, ne de Almanya eskisi gibi. İngiltere de, İtalya da onlar kadar ağırlıklı. Yetmezmiş gibi 25 üye ülke var. Sonuçta eski siyasi patron Fransa'nın kafası o kadar karıştı ki, Kıbrıslı Rumlar'ın peşine takılıp, Türkiye'nin üyeliğini (Veya genişlemeyi) sabote etmeyi bile deneyebiliyorlar.
Biz şu anda iç politikamızı AB'deki dalgalanmalara endeksler ve demokrasimizi de ekonomimizi de AB'den esen rüzgarlarla yönlendirmeye kalkarsak, tarihi bir hata yapmış oluruz.
Kanımızca AB'ye uyum için gerekli her şeyi yapmalı, ama bunu kendimiz için yapmalıyız.
Fransızlar'ın İran'la yakınlaşma çabalarını da tebessüm ederek izleyelim mesela.
Türkiye AB üyesi olsa da olmasa da, geleceğine güvenilen, güçlü, zengin ve istikrarlı bir ülke. Birtakım saplantılara kapılarak, yerli Le Pen'lerin peşine takılıp, Fransız (Veya ulusalcı) olmayalım, bu bize yeter.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Terörle mücadelede polemik olmamalı   / 07-08-2005
 Ah bu arşivlerin gözü kör olsun   / 06-08-2005
 Reha Muhtar gündemi yakalar mı?   / 05-08-2005
 Bodrum gecelerinde yurdu dolaşıp durursunuz   / 04-08-2005
 Fatih, Roma'yı alsaydı Vatikan ne olurdu?   / 03-08-2005
 Şenol Demiröz neden başarılı olamadı?   / 02-08-2005
 Yüksek Askeri Şûra ve demokratik rejim   / 01-08-2005
 Ek Protokol'ü imzalamak kutlanacak bir karardır   / 31-07-2005
 Demirel'le ortak yanlarımız çok fazla..   / 30-07-2005
 Benim "Kare As"ımda o kadar çok as var ki   / 29-07-2005
EMRE AKÖZ
Astronot Niyazi
İnsanların alışkanlıklarını değiştirmek,...
İLKER SARIER
Meğer 40 günde 60 kilo almışım!.
Gazetede bazı...
MEHMET BARLAS
Türkiye Fransız olmaktan şiddetle kaçınmalı
Sürekli...
MAHMUT ÖVÜR
Kuzey Kıbrıs'a 'Özgürlük Anıtı'
Her toplum, özgürlüğü ve...
SAVAŞ AY
Karadeniz uşağının arzusu böyle olur
Geçen gün...
YAVUZ BAYDAR
Hesap vermenin erdemi
Toplumun talebi: "Basında iç...
İçindeki Aslan çıktı ortaya
İçindeki Aslan çıktı ortaya
Galatasaray, sezonun ilk maçında Konyaspor'u yeni transferi Sasa...
İliç'ten siftah
İliç'ten siftah
Hazırlık döneminde eleştirilen İliç, ilk resmi maçında 2 gol attı.
Ağırımıza gidiyor biz vampir miyiz
Tekir Yaylası'nda konuşan Bahçeli, "MHP terörden yararlanır,...
Diyarbakır dersine çalışıyor
Erdoğan, 3 kez ertelenen Diyarbakır gezisini 12 Ağustos'ta...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu