Buraya kadar...
Bayrağa sarılı tabutlar çoğaldı mı... Bomba bomba, kan kan, parça parça şehitler dört bir yana yayıldı mı... Ölü ele geçirilen teröristler gizli gizli gömüldü mü... Mücadele bakımından kanunlar hafif, güvenlik güçleri eli kolu bağlı bulundu mu... Bu ülke, bir 20 yıl geriye gitmiş... Aklını, fikrini, vicdanını, önünü yeniden yitirmiş demektir.
O yüzden, mayın, bir kez daha haykırıyorum, kahpeliktir. C 4 kahpeliktir, A 4 kahpeliktir. Pusu, tuzak, adam kaçırma kahpeliktir. Muhalifini katletmek kahpeliktir. Etnik ezilmişlikten etnik şiddet, nefret gerekçesi çıkarmak kahpeliktir. "Terör" terör adını hak ettikçe, demokratik mücadele imkan ve umutlarından geriye külleri kalır.
Küller kalırken... Bir daha haykırmalı ki... Gözaltında öldürme, gözaltında adam kaybetme, yargısız infaz kahpeliktir. İşkence kahpeliktir. Çocukları vurma, toplu mezarlar kazma kahpeliktir. Tecavüz, taciz, aşağılama kahpeliktir. Dernek mernek deyip insan haklarına bir değer olarak küfür kahpeliktir. Linç kahpelik, kendi etnisitesini, ırkını, başkasınınkini horlayarak yüceltmek, yüceltmeyi şiddete yöneltmek kahpeliktir. Şiddet ve karşı şiddet yanlılarının zaten inanmadığı demokrasiyi şiddet ve terör kaynağı göstermek kahpeliktir. Geriye hepimizin külleri kalır.
Bu ülke, yeni bir siyasi, sosyolojik, ekonomik sentez arıyor. Belki aramıyor ama ihtiyaç duyuyor. Farkında değil. Değiliz. Sosyal, ekonomik demokrasiye inanmayanların liberal demokratlığı ile... Demokratik kültürden nasipsizlerin Atatürkçülüğü ile... Demokratikleşme talep ederken en antidemokratik örgüt yapılarının kulu kölesi olanlarla... Milliyetine, haysiyetine çok hassasken başkasının değerlerine en ufak saygısı olmayanların milliyetçiliği ile... Dini mağduriyetleriyle demokratlaşırken demokratik kültürünü bir başkasının hak ve hukukuna kadar genişletemeyenlerin muhafazakarlığı ile... Türkiye'de asker müdahalesine demokratça karşı dururken, dünya düzeninin en güçlünün askeri müdahaleleriyle tayin edilmesinden hiç rahatsız olmayanların küresel kafasıyla... Şiddeti, terörü kınayıp dururken ülkeye, hayata bakışları boyun eğdirmek, dayatmaktan ibaret olanların devletçiliği ile... Muhalif duygularını, vicdani sorumluluklarını, demokrasi ufuklarını geliştirememişken sosyal demokratlık taslayanlarla... Her insani sorun ve acıda duyarlılık göstermeden, kayırmacı insan, ayrımcı vicdan, iki yüzlü hicran olanlarla... Yüzleşmek zorunda kaldıkları her tutarlılık, ilke, vicdan aynasını çatlatarak, paramparça ederek bir şey olabilen, bir şey kalabilen ve hayatı zehir edenlerle... Bu kadar!
|