kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Diri diri balmumuna gömülen insanlar
Mumya Paris'i korkuttu

Hilton oteller zincirinin seksi varisi Paris Hilton'ın oynadığı 'Mumya Evi'nin finali hayli şaşırtıcı... Uruguay filmi 'Whisky' ise gerçekten izlenmeye değer, modern bir başyapıt... İşte haftanın filmleri.



Diri diri balmumuna gömülen insanlar

Bu yeni film, ikisi de başarılı sayılan yapımlardan oldukça farklı bir yol izliyor. Tipik, gotik korku öğeleri içeren hikaye, bu kez günümüz Amerikan taşrasına uyarlanıyor.

Korku filmlerini en çok gençler seviyor. Benim hala bu türe bayılmam şaşılacak şey! Evet, gençler bu filmlerin asıl seyircileri. Onlar aynı zamanda eski korku klasiklerine de tutkun. Bu nedenle, eski, klasik korku filmlerinin yenilenme projeleri de en çok onlardan geliyor veya onlara veriliyor. İşte eski bir oyundan yola çıkan, daha önce biri 1933'te, ikincisi 1953'te filme alınmış bir korku klasiğinin üçüncü çevrimi. İkincisi sinemadaki 3- Boyutlu Film salgınına rastlamış ve bizler, Atlas Sineması'nda dağıtılan özel gözlüklerle izlemiştik. Hayli de ürkmüştük! Bu yeni film, ikisi de başarılı sayılan yapımlardan oldukça farklı bir yol izliyor. O filmlerde, tek bir dekor (eski, tozlu paslı bir ev) içine konsantre olan ve tipik gotik korku ögeleri içeren hikaye, bu kez, günümüz Amerikan taşrasına uyarlanıyor. Uzaktaki bir maçı izlemeye giden altı gencin yolları, ıssız bir kasabaya ve onun ortasındaki ürkünç Mumya Müzesi'ne düşüyor. Müzenin aslında çılgın bir aile tarafından başlatılan bir girişimin, insanları canlı canlı balmumundan heykellere dönüştürme girişiminin alanı olduğunu anlamaları gecikiyor. Ve arada birer-ikişer kurban oluyorlar. Filme önceleri kızdım. Sanki trajedilerin "mekan/ zaman/tema birliği" temel kuralından saparak, çok kahramanlı bir hikayeyi bir açık hava coğrafyasına yayma ve tipik bir "teen-slash" filmine dönüştürme çabası, bana gereksiz geldi. Ama ikinci yarıda işler değişiyor. Reklam filminden gelen yönetmen, yine genç kalemlerin elinden çıkan senaryo ve sanki "crescendo" halinde yeni buluşlarla, kasabayı gerçek bir kabus mekanına dönüştürüyor. İlk filmlerde müzenin içerdiği dehşet yayılıyor, genişliyor ve sanki büyüyor. Bir sinema salonunda yıllardan (herhalde 1960'lardan) beri) oynayıp duran Robert Aldrich klasiği "Bebek Jane'e Ne Oldu?" buluşu, tüm kilise sahneleri, tüm müze sahneleri oldukça özgün.

BU MUMYALAR BİR BAŞKA
Ama en önemlisi, final. Bitmek bilmeyen, dehşet duygusunu giderek pekiştiren görkemli final. Burada özellikle en harikulade şey, mimar ağzıyla söyleyeyim, yönetmenin "malzemeyi değerlendirmedeki başarısı". Yani, balmumu denen o kendine özgü madde, onun kaplama, erime ve akma özellikleri, birer korku ögesi olarak ustaca kullanılmış. Paris veya Londra'daki balmumu müzelerine yolunuz düşerse, sanırım artık başka bir gözle bakacaksınız... Demek ki, bu yeni çevrim yeterince ilginç ve ürkünç. Ve meraklılarınca mutlaka izlenmeyi hak ediyor.
DİĞER SİNEMA HABERLERİ
 Evet'te hayır vardır!
 Ölüler ezilmişlerin intikamını alıyor
 Yine uzun saçlı kız çocukları
 İnce gerilim ve kadın dünyası
 Kopya çekerken yakalanana sıfır!
 Sinema tarihinin en güzel akımı
 Pardon, ne kaybettiniz acaba?
 Hayatta kalmanın muhtelif yolları
 Çizgi-roman/sinema evliliğinde bir zirve
 Bence en iyiler: Köy, Collateral ve Boş Ev
 Fransızların yaş problemi
 Constantine
 Fransız sinemasından güzel filmler gördük
 Çok uzaklardan ama bize çok yakın
 Yaşam üzerine ince öyküler
 Can Şenliği 20 Ağustos'ta
 Fantastik dünyalardan gerçek hayat öykülerine
 Spielberg 'dost' uzaylıdan ölümcül uzaylıya geçiyor
 Palmiyeler kentinde insanlık dramları
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
  » Sinema
    Gurme
İster kirazlı ister şeftalili likör zamanı
İster kirazlı ister şeftalili likör zamanı
Kavurucu sıcaklarda insanın canı yüksek alkollü içkiler çekmiyor.
Yüzde 70 indirim başladı
Yaz sezonunun birbirinden renkli ve şık ürünleri yüzde 70'e varan...
50 yıldır bitmeyen balayı
1955 yılında açılan İstanbul Hilton Oteli'nin ilk 'balayı çifti' olan...
Bu koleksiyon gençlik aşısı gibi
İç giyimin öncü firmalarından Ten'in ikinci kuşak yöneticisi Deha Orhan kendi...
Mucize değil gerçek
Uzun yıllar süren klinik deneyler sonucu geliştirdiğimiz 804 programıyla...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.