Açığın finansmanına asıl bundan sonra bakalım
Tatil dönüşü niyetimiz Doğu Karadeniz'in ekonomisini ele almaktı. Ama ihracatın 4.5 yıldan bu yana ilk kez bu kadar yavaşladığı ortaya çıkınca, ilk gün konu değiştirmek durumunda hissettik kendimizi. Acaba kurdan dolayı ihracat, ihracatla birlikte ekonomi tözekliyor mu? 2001 yılından bu yana devam eden ihracat artışında ilk kez aylık bazda durulma meydana geldi. Dün Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından Trabzon'da açıklanan temmuz ayı ihracatı yüzde 1.1 artışla 5 milyar 727 milyon dolarda kaldı. İthalat rakamlarını ise daha sonra DİE açıklayacak. Ardından da Merkez Bankası ödemeler dengesi verilerini duyuracak. Ne kadar dış ticaret ve cari işlemler açığı verdiğimiz, bu açığı nasıl finanse ettiğimiz, net olarak o zaman ortaya çıkacak.
Sinyal vermişti Aslında ihracattaki yavaşlamanın sinyalleri önceden geliyordu. 2004'te yüzde 33.5 artan ve bu yılın şubat ayından beri kademeli şekilde hız kesen ihracat mayıs ayında yüzde 12.6, haziran ayında da 9.7 yükselmişti. İhracatın artışını durduran sektörlerin başında gelen tekstil ve hazır giyimin 2005 yılında Çin'in rekabetinden olumsuz etkilenmekte olduğunu biliyoruz. Temmuz ayını düşüren başka bir sektör ise otomotiv. Bu du durum beklenmiyordu. Demir çelik ihracatındaki düşüş ise dünyada sektörün daralmaya başlamasından ve fiyat düşüşlerinden kaynaklanıyor. Temmuz ayının olumsuzluğu ise TİM Başkanı Oğuz Satıcı'nın da belirttiği gibi, "İlk defa 10 sektörde birden ihracat kaybının yaşanmasında."
Neye yol açar? Peki şimdi ne olacak? Ya da ihracatın hız kesmesi neyin nesi? Bir kere ihracat büyümenin ana motoru. Buradaki bir yavaşlamanın büyümeye yansımasını beklemek gerek. Ayrıca ihracat artışının düşmesi karşısında ithalat da hız kesebilir. Çünkü ihracatçı önemli oranda ithal girdi kullanıyor. Bu faktör de, dış ticaret açığının aynı hızla büyümesini önleyebilir. Yine de yılın ilk yarısında 20 milyar 6 milyon dolara ulaşan dış ticaret açığının, geçen yılki 34.4 milyar dolarlık düzeyini 7-8 milyar dolar geçmesi ve 41-42 milyar dolara ulaşması beklenebilir. Dış ticaret açığını daha da büyüten petrol fiyatlarının yüksekliği ise devam ediyor ve yakın tarihte gevşeyeceğe de pek benzemiyor.
Döviz bolluğu Bu kadarlık bir dış ticaret açığı, turizm gelirine bağlı olmak üzere 21-22 milyar dolarlık cari işlemler açığı doğurabilir. İlgili bir bakanın dediği gibi, "finanse ediliyorsa bu açıktan kime ne?" Bu görüş, uzun vade değil ama kısa vade için geçerli olabilir. İşte dış açığın rekor kırdığı geçen yıl ve bu yıl, bu açık finanse edildikten, yani ihtiyaç duyulan döviz kullanıldıktan sonra kalan tortunun Merkez Bankası'nda birikintisi bitişikteki tabloda yer alıyor. 2003 yılında 10.5 milyar dolar, 2004'te 5.4 milyar dolar ve 2005'te 11.4 milyar dolar Merkez Bankası tarafından satın alınmış, piyasalardan çekilmiş. 2 yılı biraz aşkın bir zaman diliminde 27 milyar 269 milyon dolarlık döviz alımına karşılık kurlar düşmeye devam ediyor.
Sorun yok mu? Yani mali sisteme giren döviz miktarı, oluşan rekor cari açığı finanse ettiği gibi, Merkez Bankası rezervlerine 27 ayda 27 milyar dolarlık katkı yapmış. Merkez Bankası'nın sadece haziran ayında 2 milyar 64 milyon, temmuz ayında da 2 milyar 870 milyon dolar alımı olmuş. İki ayda cari açık finanse edildiği gibi, üstüne bir de 5 milyar dolarlık tortu kalıyorsa, ihracatın hız kesmesi piyasaları ve ekonomiyi korkutmaz. Ama sadece kısa vadede ve para girişi sürdüğü sürece. Yabancıların da, yerlilerin de, hükümetin de menfaati mevcut durumun korunmasında.
Sonuç"Hakikat güneşini örten bulutların en kesifi menfaattir" Cenap Şahabettin
|