kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Erkeğin kalbine giden yol kasıktır!

Bugün pazar ya...
Biraz "şahsi" olsun mevzu.
Şahsi?
Şunu fark ettim: Türkiye'de her yıl binlerce genç kadın, genç anne...
"Kalp krizinden ölen genç erkekler"in eşi olarak dul kalıyor!
30'unda, 40'ında kadınlar... 30'unun sonunda, 40'ında, 50'sinde erkekler.
Bir, iki, üç... çocuklar, çocuklar, çocuklar.
Bunu fark etmek için kendinizin de bir deneyim yaşaması gerekiyorsa ille...
Yani istatistikler kuru ve hayat ve ölüm canlıysa...
İşte o deneyimden Dipsiz Kuyu'ya sızmış bir, iki yazıya gelen mesaj ve telefonlarla daha iyi fark ettim.


Bu sütun hayata ne kadar açıktır, takdir edemem; lakin, bir yerde insani bir acı, bir yerde küçük, genç, isyan edilesi bir ölüm... Çokça yer buldular dipsizliklerde.
Şu haykırışı yeni yeni anlıyorum oysa .
Genç bir kadının, genç bir annenin hıçkırıkları.
Yeni kaybedilmiş, anide yitirilmiş, sektei kalple öyle sabun gibi elinizden, hayatınızdan, hanenizden, yatağınızdan, umutlarınızdan, çocuklarınızın başından kayıp gidivermiş sevgili bir kocaya ağıt.
Bazen, hani sanki bir öfke; adeta "terk edilmişlik" hissi.
"Kalan kadın" ve "giden erkek" diyorum; çünkü genellikle öyle.
Hem örnekler, hem istatistikler öyle.
40'larında, sigara içen, daha doğrusu sigara yiyen, stresli, gergin, bazen üzgün, koşan değil koşuşturan, kolesterollü, bazen tansiyonlu erkek.
"Kalp krizi" gençliğimizin...
Kalp kriziyle küçükken babasız kalan çocukların, gençken dul kalan kadınların evini terk etmiş baba, koca tipi bu.


Şahsi olan şu:
Ben de o genel tip içinde epey zaman geçirip iki ayda iki kez şimdilik "yırtan" kategorisine girmiş durumdayım.
Çoğunu kendim ettim kendim buldum: İlk darbeden sonra bıraktığım sigara gibi.
Stres, gerginlik, üzüntü ve hüzün elbette kendime ait olmakla birlikte, memleketin havasından, toprağın suyundan, çalışma dünyamızın şahane huyundan, hayatın hayhuyundan da bir şeyler içimi ezmiş olmalı.
İlginç olan elbette kalbin, damarların tükenmesi, sizi ya uçurumdan atması ya da uçurumun kenarına getirip bırakması değil.
Şahsen, başıma gelende ilginç olan şu:
"Her bi şeyi kesin gösterir" denen anjioda "tıkalı tek damar"a stent takılıp "yüzde 30-40 tıkalı bir çatal" da bana emanet edildikten sonra...
Birinci ay kontrolünde "harika" çıkıp ikinci ay dolarken şiddetli bir "kriz tipi" ağrı ile yeniden anjio yolunu tutmam.
"Erkeğin kalbine giden yol kasıktır"; bu böyle. İkinci kez delinen sağ kasıktan soldaki kalp damarlarına yolculuğun sonucu kalp krizi geçirtir zaten:
İlkinde atlanan yeni, daha doğrusu eski damarlar mevcut. Sanırsınız, zengin maden yatağı.
"Çok iyi bir doktor"un atladığı, odaklanmadığı başka tıkanıklıklar ile başka "çok iyi bir doktor"un, doktorların "hemen by-pass'a" diyebildiği bir durum mevcut.
Yani, nasıl hukuk sonunda bir yorum ise, tıp da bir yerden sonra, hatta önce öyle.
Yorum, yorum, yorum fakat ben yoruluyorum.
Nasıl, bir yalancının, müfterinin karakterini en iyi kendi üstünüzde test ederseniz, bu meselelerde de öyle.
Her durumda "ister by-pass ister stent" gibi bir tercihin olamayacağını, aynı görüntüden çok sayıda doktorun çok sayıda öneri çıkaracağını...
Ne yalan söyleyeyim; demirden korksak trene binmezdik desek de, hayatın yarım yamalak bile güzel olabileceğini, insanın kendi bedenine (kendi fikrine) saygı duyarak başka hayatlara da (başka fikirlere de) özen gösterebileceğini...
Bir de, bu tıp, hastane, sigorta, sağlık, ticaret, Hipokrat, iyiniyet meselelerinin iç yüzünü daha iyi anlıyorsunuz.
Sonra yine yazarım... Bitirirken, mahcup bir sesle şunu söylesem: Sevgili hemcinslerim, 40'lı yaşlarınızda, en azından sigara yüzünden, eşlerinizi dul, çocuklarınızı babasız bırakmayın!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Mayın kahpeliktir!   / 29-07-2005
 Halk meselesi (2)   / 28-07-2005
 Halk meselesi (1)   / 27-07-2005
 Medya meselesi   / 26-07-2005
 1.44 YTL ya da üç kuruşluk opera!   / 25-07-2005
 Başka türlü düşünmek   / 24-07-2005
 Arife tarif!   / 10-07-2005
 Merdiven kısaydı   / 08-07-2005
 Zenginin çenesi   / 07-07-2005
 Kimin çıkarlarıymış!   / 06-07-2005
ERDAL ŞAFAK
Devlet garantili Ek Protokol
Dolmabahçe...
UMUR TALU
Erkeğin kalbine giden yol kasıktır!
Bugün pazar ya...
Camilere elektronik göz
İngiliz polisi teröre destek veren din adamlarını belirlemek amacıyla...
Ya kim vurduya gidersek
Terörün Londra'yı vurması, ülkede yaşayan Türkler'de iki çeşit panik...
Devlere gözdağı
Devlere gözdağı
Şampiyonlar Ligi'nde de başarı hedefleyen Fenerbahçe, son hazırlık...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu