kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gazi Ercel @ SABAH
 

Bankaların emekli sandığı modeli yanlıştı!

1960'lı yılların ortalarında bankaların kendi emekli sandıklarını kurması, bir gereksinimden değil, zorlamadan ortaya çıktı . SSK yasasına eklenen geçici bir madde ile yasal altyapısı oluşturulan sistem, görünüşte banka çalışanlarına ek yarar sağlama amacı güdüyordu . Emeklilik dönemlerinde daha fazla gelir elde etmeleri o günkü şartlarda çalışanların lehine yapılan bir düzenleme görünümündeydi.
Oysa esas neden, bazı banka sahip ve yöneticilerinin bankalarını devlete ya da başkalarına kaptırmak endişesinden kaynaklanıyordu. O tarihlerde bazı bankaların hisse senedi sahipliği konusunda sorunları vardı. Bu bankalar devlete geçebilirdi. Sorunun çözümü için "sandık" formülü benimsendi. Güçlü banka yöneticilerinin çabaları ile yasa çıkartıldı. Kurulan emekli sandıklarına hisse devri yapıldı. Bankanın sahibinin, çalışanları olduğu şeklinde bir görüntü verildi. Devlet de çalışanların bankasını alıp "devletçilik" yapmak istemedi.
Bunun sonucunda banka yönetimi sandık yönetimini, sandık yönetimi de banka yönetimini seçerek
"kendi durumlarını ve sandalyelerini "yıllarca korumak fırsatını elde ettiler. Başkalarına da örnek oldular. İyi çalışanlar yanında, bu modeli tamamen kendi çıkarlarına kullananlar da oldu. Sermaye payını düşük göstermek için, hakimiyetlerinde bulunan sandıklara hisse devri yapan banka patronlarına da sıkça rastlandı. Çoğunluğu şimdi sistem dışında.

El
çaka, yer çaka
1960'lı yılların sonunda Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu'nda görev yaparken bu sisteme, briç oyunundan esinlenerek, "el çaka, yer çaka" ismini vermiştik. Sistemin sakıncalı yönlerini belirten raporlar yazarak Maliye Bakanlığı'nın üst yönetimini ikaz etmiştik. Özellikle, bankaya bir şey olduğunda, çalışanların emeklilik ile ilgili bir güvencelerinin kalmayacağı noktasından hareketle, "yapmayın, bu işin sonu iyi değil" gibi ikazlarda bulunmuştuk. Dinleyen olmadı. Emekli sandıklarının sayıları da gün geçtikçe arttı.
Çalışanların güvencelerinin ikinci planda kalmaması için yapılacak basit ve fakat temel işlemler vardı . Kesilen primlerden ve işveren katkısından oluşan fonlar iyi bir biçimde yönetilmeliydi. Toplanan fonlardan emekli olacaklara ödenecek miktarların ne kadar, hangi şartlarda ve ne sürede olacağını belirleyen aktüerya hesaplarının ciddi bir biçimde yapılması ve bağımsız deneticilerce kontrol edilmesi şarttı. Fonlar, en yüksek ve riski az yerlerde değerlendirilmeliydi.
Türkiye'nin geçirdiği çalkantılı dönemlerde de olsa, bazı bankalar bu konuda hassas davranıp gereğini yaptılar. Bazıları ise, toplanan fonları bankanın kasasına alıp, kendi kaynakları gibi kullandılar . "Emekliliklerine daha çok var, o gün gelsin düşünürüz" davranışı içine girdiler. Toplanan primler banka hesapları içinde kaynadı, gitti.
Bankalar tek tek sistemden çekilince, ya da sahipleri devlet olunca "el çaka, yer çaka" işlemlerine artık gerek kalmadı. Ancak emekli sandıklarındaki açıkların boyutu bütün ihtişamıyla gözler önüne serildi. Geçmişteki hatalar, yanlış uygulamalar ve sorunlar ortaya çıktı.

Çözüm
nerede?
Çalışanların tek bir emekli sandığı çerçevesinde yapılandırılmaları doğru bir yaklaşım. Müktesep hakların da korunması gerekli.. O halde, sandıkların açığının da bankaların varlıklarından karşılanması, satılacak olanlarında ise fiyatlarının bu durum dikkate alınarak belirlenmesi şart. Ancak, bütün bu doğrular çerçevesinde fatura devlete çıkıyor. Her zaman olduğu gibi olayımızda da, sandıkların açıklarının kapatılması görevini, dolaylı ya da dolaysız, devlet, TMSF ya da Hazine üstleniyor.
Dünkü Sabah'da yayınlanan haber ise arzu edilmeyen bir başka olasılığı ortaya çıkarıyor. Cumhurbaşkanı'nın veto kararı nedeniyle, sandıkların arkasında SSK ve bankaların kalmaması durumunda fatura banka çalışanlarına kesilecek. Umarım bu olasılık gerçekleşmez.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yabancı bankaların hakimiyeti değil verdiği yön önemli   / 25-07-2005
 Yoksulların borçlarının silinmesine karşı mıyız?   / 23-07-2005
 IMF'de kavga var   / 21-07-2005
 Yerli sermaye başarılı olamaz   / 18-07-2005
 Arjantin'e değil Çin'e bak   / 16-07-2005
 Türkiye galiba bu kez Telekom'dan kurtuluyor   / 13-07-2005
 Esnafın 'para yok' şikâyeti haklı   / 11-07-2005
 Dünya parası yaratmak   / 09-07-2005
 Global para   / 08-07-2005
 AB faturayı bize çıkarıyor   / 06-07-2005
MELİHA OKUR
Stratejik sektör yabancı düşmanlığı gerektirmez
Maliye...
GAZİ ERÇEL
Bankaların emekli sandığı modeli yanlıştı!
1960'lı...
GÜNTAY ŞİMŞEK
CHP'nin 'Ağa'lığı
CHP, Tüzük Değişikliği Kurultayı'nı...
Türbana ABD usulü çözüm
Potansiyeli keşfeden ABD üniversiteleri Türkiye'de şube açarak...
Dikkat scooter tehlikesi!
Çocuklar tarafından kasksız ve ehliyetsiz kullanılan scooter’lar...
Sana böyle mi sarılacaktım?
Sana böyle mi sarılacaktım?
Mısır'daki bombalı saldırılarda hayatını kaybeden 29 yaşındaki...
Kızıldeniz'de yüzme hayali, ölümle bitti
Kızıldeniz'de yüzme hayali, ölümle bitti
Mısır'daki saldırılarda yaşamını yitiren Güler Yavuz'un cesedi,...
IMKB
E: 28.731 D:% -1,85
DOLAR
S: 1,347 D:% 0,711
EURO
S: 1,615 D:% 0,093
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu