Halk meselesi (1)
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ' un 19 Temmuz'daki " medyayla toplantı "da vurguladıklarının değerlendirmesine devamla... Dünkü " Medya meselesi "nden sonra bugün de " Halk meselesi. "
Onca yıl 5 bini güvenlik görevlisi, 20 bini " terörist " , 30 bin kişi öldükten sonra... Son bir yılda yeniden, Orgeneral Başbuğ' un verdiği bilgiyle " 105 şehit, 37 vatandaş, çok sayıda ölü terörist " dökümüne gelinmişse... Elbette bugüne kadar telaffuz edilen manada " terör meselesi " yine vardır. Dolayısıyla, öncelikli bir mesele olarak da " terörle mücadele " . Lakin, bu kez durum farklı olabilir mi? Bu farklılıktan yeni davranış, hareket biçimleri çıkabilir mi?
Bunlar normalde bir hükümetin ele alıp uzun uzadıya kamuoyuyla paylaşacağı, halkın çeşitli kesimlerine açacağı, bizzat sıcak yörelerde bir hitap olarak geliştireceği, " terör "ün de içinden çıktığı " Kürt sorunu "na dair başka unsurları da dikkate alacağı meseleler. Çünkü, " Silahlı mücadele "nin üst kurumu Genelkurmay, " Sadece silahlı mücadeleyle istenen sonuç elde edilemez " diyor. O zaman, Genelkurmay'ı da aşan, onun ötesine yayılan bir meselede, bir hükümet sadece " askeri, polisiye güvenlik tedbirleri " ile " terörle mücadele kararlılığı "nı ifade etmekle yetinemez. İşi askere bırakarak da hükümet olamaz; hükümet olunmaz.
Bu kez farklı olan ne? Genelkurmay 2. Başkanı'ndan alıntıyla: * "Terör örgütü artık daha çok mayın, patlayıcı ve uzaktan taciz yöntemlerine başvuruyor. Yani, güçsüz. En az riskli eylemle silahlı propaganda yapıyor." * "Bunun sebeplerinden biri, bölge halkının terör hareketlerini desteklememesi." * "Terör 1990'lardaki seviyeye gelmez. En büyük dayanağımız, bölge halkının terörden bezmesi, örgütü tekrar eski günlere döndürecek desteği örgüte vermeyecek olması." Bu önemli, ciddi bir tespit. Bu tespit bir kez yapıldığında, " terörle mücadele "nin de tekrar 1990'lardaki biçimde yapılmayacağına, yapılmaması gerektiğine dair " farklı " bir durum. Tersten alırsak; 1990'larda, şu veya bu nedenle, örgüte destek veren bir " bölge halkı " söz konusu. Genelkurmay'ın " en büyük dayanağımız " diye altı çizilen tespiti ise, durumun artık değiştiği.
Değişiklikte, elbette Orgeneral Başbuğ' un dediği gibi, " Halkın bezmesi, terörden en büyük zararı görmesi " de etkilidir. Ama, " terör ve terörle mücadele " cenderesi dışında, demokratikleşme, hukuklaşma, olağanlaşma sürecinin yarattığı umutların, açtığı ufukların da etkisi olamaz mı? Yani " AB süreci " diye ifade edilenlerin. Yani, bu süreç, Orgeneral Başbuğ' un konuşmasının bir yerinde, " Demokratik haklar ve hukuki düzenlemelerle güvenlik ihtiyaçları arasındaki dengenin tam sağlanamaması ve hukuki durumdan teröristlerin yararlanması " diye şikayet ettiği üzre, " terörün ekmeğine mi yağ sürmekte " ... Yoksa tam tersine, yine Orgeneral Başbuğ' un o önemli tespitine, " Halkın örgüte eskisi gibi destek vermemesi, örgütün güçsüzleşmesi " gibi bir " dayanağımız "ın oluşmasına mı yol açmakta? Bu yol ayrımıdır: Çünkü; Başbuğ gibi, " demokrasi çoksa, terör de çok " denklemiyle başka... Yine Başbuğ gibi, " halk artık örgüte destek vermiyor " denklemiyle başka başka politikalar uygularsınız. Bunlar elbette, sadece Orgeneral'in değil, Türkiye'nin, bizlerin ve " halk "ın da çelişkisi. Yarın: Yine halk meselesi
|