|
|
|
|
Sanborn saksafonla İstanbul'dan geçti
Dünyanın en önemli saksofon ustalarından David Sanborn, 8. İstanbul Caz Festivali'nin konuğu olarak Türk hayranlarıyla buluştu. 60 yaşındaki ihtiyar delikanlı; 'temiz' yaşamında 57 yıldır saksafon çalıyor. 6 Grammy ödüllü sanatçı, "Demek insanlar için önemliyim ki, ödül veriyorlar" diyor.
İstanbul Uluslararası Caz Festivali'nin can damarı olan Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nun önceki akşam özel bir konuğu vardı; David Sanborn. 60 yaşındaki sanatçı, sahnede bütün hünerini sergiledi, binlerce kişiye unutulmaz bir müzik ziyafeti sundu. İstanbul'a üçüncü kez gelen ve "İstanbul'u çok seviyorum ama maalesef kısa zamanda ayrılmak zorunda kalıyorum" diyen Sanborn, gençlik sırrından nasıl saksofon tutkunu olduğuna ve yaptığı müziğe kadar her şeyi SABAH'a anlattı. Sanborn ayrıca kendi listesinde bulunan beğendiği beş saksofon ustasını da açıkladı.
HASTALIKLAR DİSİPLİNE ETTİ Konser öncesinde konuştuğumuz Sanborn'a, "1945 doğumlusunuz ama 45 yaşında görünüyorsunuz. Gençlik sırrınız nedir?" diye sorduğumuzda, "Temiz yaşam" yanıtını verdi. Sanborn, hayatı boyunca hastalıklarla uğraştığını belirterek, "İçki ve uyuşturucu kullanmıyorum. Kahve bile içmiyorum. Nasıl yaşadığım konusunda disiplinliyim. Çünkü bütün hayatım boyunca hastaydım. Böyle bir alışkanlık geliştirdim. Hem siz o fotoğraflarıma bakmayın. Üzerlerinde biraz oynama var" diye konuştu. Henüz üç yaşındayken çocuk felci geçiren Sanborn'a doktorlar, tedavisinin bir parçasının da akciğerlerini geliştirmek için nefesli çalgı çalmak olduğunu söylemiş. Bunun üzerine de Sanborn, saksofonu seçmiş: "Çocukken radyolar blues ve caz çalardı. Işıkları kapanmış bir odada radyo dinlemek çok hoşuma giderdi. Müzik birçok yönden iyileşmeme yardım etti. Benim için kaçacak bir yerdi. Bu benim en güzel dünyamdı. Hep bu dünyada olmak istedim."
6 GRAMMY ÖDÜLÜ ALDI Üç yaşında eline aldığı saksofonu tam 57 yıldır bırakmadığını belirten Sanborn, "Müzisyen olmasaydım araba çalardım. Çünkü en kolay işlerden birisi..." diyor. David Bowie, Rolling Stones gibi sanatçılarla çalışan Sanborn, 1975 yılında 'solo yaşama' başladı. Müzik yaşamı başarılarla dolu olan sanatçı, ayrıca bolca Grammy Müzik Ödülü alan sanatçılardan. Şimdiye kadar tam altı kez Grammy ödülünü kazanan Sanborn bu ödülün kendisi için farklı anlamları olduğunu söylüyor: "Ödül, bir sanatçının tanınması için her zaman önemlidir. Bu ödüller, insanların yaptığım işi beğendiklerini ve bildiklerini gösteriyor. Bir de müzik şirketleri için büyük anlam taşıyor. Albümlerin üzerlerine 'Grammy ödüllü' diye bir şey koyuyorlar. Daha çok satıyor. Ama en önemlisi insanların yaptığınız işi beğenmesi, tanıması ve bilmesi. Yaptığım müziğin benim için bir anlamı var ama bu ödül insanlar için de bir anlamı olduğunu gösteriyor. Yoksa sevdiklerini nasıl bileceğim?"
MÜZİĞİM BENİM DÜNYAM Caz ile Latin, rock ve blues gibi farklı müzik türlerini harmanlayan Sanborn için bu bir yaşam felsefesi: "Eğer bu dünyada yaşıyorsam Latin, rock ve blues'dan nasıl etkilenmem? Ressam veya heykeltıraş da böyledir. Esinlenmeleri sanatçı kendi ruhuyla yoğurur. Ortaya çıkan şey ise bu yoğrulan duygulardır. Benim için bu farklı müzikleri kendi müziğimle ve kişiliğimle yoğurmak çok sağlıklı. Böylece kendi vizyonunuzu oluşturuyorsunuz. Kendi müziğinizi nasıl anlatıyorsanız o sizin dünyanız."
MİMAROĞLU'NA HAYRANIM Sanborn'a Türk müziği hakkındaki düşüncelerinizi sorduğumuzda ise "Türk müziğini teknik olarak çok anlamıyorum ama çok seviyorum. İlk dinlediğinizde ritmleri çok canlı olduğu için çok basit görünüyor ama dikkatli dinlediğinizde farklı ritmler bir arada bir bütünlük sağlıyor" yanıtını veriyor ve şöyle devam ediyor: "Mesela İlhan Mimaroğlu'na hayranım...."
İşte Sanborn'un Top 5'i * Charlie Parker * Sonny Rollens * Danny Carter * John Coltrane * Ernett Coleman
İNCİ DÖNDAŞ - HABER MERKEZİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|