kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Patlama

Önceki akşam, biz; güneşin ve denizin zenginliklerini cömertçe bağışladığı bir "güney sahili"nde, turizmde beklenen "patlama"nın gerçekleştiğini konuşurken; ajanslardan, bir "kuzey denizi" ülkesinde terörün yol açtığı patlamaların haberleri geçiyordu.
Birbiriyle hiç ilgisi yokmuş gibi görünse de, öyle değildi.
İki "patlama"nın neden ve sonuçları arasında sanıldığından çok daha güçlü bir bağ vardı.
Önce birinci patlamanın fotoğrafı...
Yıllardır sorunlar içinde çırpınan ve bir türlü kabuğunu çatlatamayan Türk turizmi, son on yılda beklenmedik bir ivme kazanmıştı.
Hatta, turizmdeki ziyaretçi sayısındaki (ya da bilinen adıyla turist sayısındaki) artış açısından dünyanın bütün ülkelerini geride bırakmıştı.
Türkiye, turizmde şu andaki verilerle, tüm dünyada en hızlı ilerleyen ülkeydi.
2004'te dünya turizminde yüzde onluk bir artış olurken; Türkiye'de yüzde 25'lik bir gelişme yaşandı.
2003'te 14 milyon olan turist sayısı geçen yıl 17 buçuk milyondu.
Yani bir yılda Türkiye'ye gelen turist sayısı tam üç buçuk milyon artmıştı.
Neresinden bakılırsa bakılsın, dünyanın her ülkesi için büyük bir sayıydı bu...
Oysa...
Bu gelişmenin tersine olması için bütün koşullar vardı...
Bütün koşullar yaratılmıştı. Olumsuz koşulların en ağırını, önceki sabah Londra'da patlayan bombaların benzerleri yaratmaya çalışmıştı.
Hem de yıllarca...
Hem de terörün her türlüsüyle...
Soldan sağa, radikal İslam'dan PKK terörüne yaratılan şiddet ikliminden en çok ve en çabuk etkilenmesi gereken rüzgâr, turizm rüzgârıydı.
Sonuçta, dünyada gidilecek ve gezilecek ülke açısından çok fazla seçenek vardı.
"Eğlenceli ve mutlu birkaç hafta" geçirmeyi amaçlayan bir "yabancı"nın ilk yapacağı iş, hemen rotasını çevirmek, hemen yeni sahillerin dalgalarına doğru rezervasyon yapmaktı.
Üstelik, birileri bu rota değişikliğinin hemen ve acilen yapılması için yangına körükle gidiyordu.
Yerli ve yabancı medyada kimileri -kasıtlı, kasıtsız- körüğe hava verirken, terörün hedeflerine asıl ve dolaylı destek hiç olmaması gereken yerlerden geliyordu: Hükümetlerden...
Mesela...
Amerikan Dışişleri Bakanlığı, bu tür terör eylemlerinin hemen ardından vatandaşlarına "gidilmeyecek ülkeler" bülteni yayınlıyordu.
Mesela...
İngiliz Bakan Jack Straw, Kasım 2003 İstanbul saldırılarından sonra vatandaşlarına aşağıdaki tamimi (!) yayınlıyordu:
Türkiye'den uzak durun!
Dahası da vardı:
11 Eylül'ün ardından ortaya atılan "Medeniyetler Çatışması" havası, sanki dünyayı ortasından bıçakla ikiye bölecek; bir bölümünün insanlarını ötekilerine düşman kılacak; bir bölümün insanları ötekilerin ülkelerine zinhar uğramayacaktı. Herkes birbirinden korkar olacaktı.


Gizlendikleri mahfillerde eylemlerinin sonuçlarını izleyen "korku fabrikatörleri" için bundan daha "tatmin edici" bir tavır (!) olamazdı kuşkusuz.
Ama...
Birilerinin beklediği sonuçlar hiçbir zaman gerçekleşmedi işte.
Kimse korkmadı birbirinden...
Ne korku fabrikatörlerinin, ne onların ürettiği korkulara hava basanların beklediği olmadı.
Herkes tahminlerinde yanıldı.
Kasım 2003 saldırılarından sonraki yılda, üç buçuk milyon "yabancı" daha Türkiye'ye geldi.
Dahası medeniyetler çatışmasının bu taraftaki ayağında yer alan ülkelere gelen toplam turist sayısı da, "batı" sahillerine göre önemli artışlar sağladı.
Ve daha da iyisi, önceki günkü saldırılardan sonra, bu taraftaki ülkelerden hiçbiri, vatandaşlarına "oralara gitmeyin" çağrısında bulunmadı.


Bizce bütün bu gelişmelerin siyasi hiçbir sebebi yoktur.
İnsanlar "buralara" gelmeye her şeye rağmen devam ediyorsa, bunun bir tek sebebi vardır bizce:
Buralarda "güneş" daha parlaktır.
Daha "sıcak"tır.
Daha "yakıcı"dır.
Daha "yapıcı"dır.
Ve güneşten gayrı bir şey yoktur her sabah, hayatı daha aydınlık ve daha yaşanır ve daha iyimser kılan.
Yener korkuları doğduğu zaman.
Bu kadar!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Azaldık azar azar!   / 07-07-2005
 Eski günlerin günlüğü...   / 05-07-2005
 100. Yıl Kongresi!   / 02-07-2005
 Denizde karartı var!   / 30-06-2005
 Öz'lü sözler..   / 28-06-2005
 Cehennem başkalarıdır!   / 25-06-2005
 Eksik harfler!   / 23-06-2005
 En uzun gün   / 21-06-2005
 Eski bir yazıdan!   / 18-06-2005
 Doğuda kadın olmak...   / 16-06-2005
ERDAL ŞAFAK
Londra'dan ders çıkarmak
Dikkatinizi çekti mi; metro...
ALİ KIRCA
Patlama
Önceki akşam, biz; güneşin ve denizin...
ERGUN BABAHAN
Amerika notları
Özkök Reykjavik'ten ayrılınca yemek...
MEHMET ALTAN
Terörün cehennem ateşi...
Yeryüzünün en gelişmiş sekiz...
İşte Londra Kasabı
İngiltere'deki eylemin arkasında, Madrid saldırılarını planlayan El...
Londra'da yeni saldırı alarmı
Terör korkusunu atlatamayan Londra dün arka arkaya iki kez bomba...
Ferrari çarptı
Ferrari çarptı
Bir zamanlar Hagi'yi, Ortega'yı, Del Bosque'yi, Jean Marie Pfaff'ı;...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu