|
|
|
|
|
'Kayınbiraderimin eşinin başı açık'
|
|
BAŞBAKAN'A yönelttiğimiz diğer sorular ve yanıtları şöyle:
Türkiye'de işler iyi giderken neden izinsiz Kuran kursu, türban gibi konularda gerilim yaratan girişimleriniz oluyor? ERDOĞAN: Buna Kuran kursu maddesi demek yanlış. Bu, adı itibariyle talihsiz bir kanun. Dünyanın herhangi bir yerinde "Kanuna aykırı eğitim kurumları" diye bir ifade var mı? Dünyada eylem cezalandırılır. Bu kanun üniversiteye hazırlık kurslarını da ilgilendiriyor. Ama nedense hemen Kuran kursuna indirgeniyor.
İyi ama Kuran kursları üzerinde devlet kontrolünün olması sizi niye rahatsız ediyor? ERDOĞAN: Devletin kontrolünün kalktığını kim söylüyor? Kanuna aykırı bir şey tespit edildiğinde devlet elbette müdahale edecektir. Dediğim gibi bunun Kuran kursu olayına indirgenmesi çok yanlış.
Bunu biz değil bazı dinci gazeteler Kuran kursu meselesi haline getirdi. ERDOĞAN: Siz öyle yazınca onlar da bu reflekse girdi. Biz asıl çocuklarımızı nasıl daha iyi eğitebiliriz ona bakmalıyız. Camilerde sinevizyonlu vaaz çalışması yapıyoruz. İmamlar bilgisayarlı eğitim yapıyor. Anayasa Mahkemesi Kuran kursları ile ilgili kanunu iptal ederse ne yapacaksınız? ERDOĞAN: Böyle bir durumda Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı tarihe büyük bir not düşecektir. Siyasi bir karar almamaları gerekir.
Yine de bu gerginlik konularını biraz erteleyemez misiniz? ERDOĞAN: Bakın biz üç yıldır iktidardayız. Bu gibi sorunları konsensüsle çözmek istediğimizi söyledik. Ama kimse bize yardımcı olmadı. Tam aksini yaptılar. Bize bu konulardan vurmaya çalıştılar. YÖK Başkanı işi gücü bırakmış bize çatıyor. Ülkenin başbakanına hakaret edersen ben bir gün buna cevap veririm.
TÜRBAN VE SOSYAL BASKI Türban konusunda tavrınız ne olacak? Referandumdan başka yol yok. Çözüm öneriniz var mı? ERDOĞAN: Var. Biz bu konuda devlet üniversiteleri ile vakıf üniversiteleri arasında bir ayrım yapalım diyoruz. Hiç olmazsa isteyen kızlar vakıf üniversitelerine türbanla girebilir, eğitim hakkı alabilir. Bu toplumsal sorunu böyle çözebiliriz. Ama buna bile itiraz ediyorlar.
Türban izni verildiği takdirde küçük şehirlerdeki üniversitelerde kızların örtünmesi için bir sosyal baskı oluşacağı görüşü var. ERDOĞAN: Tam aksine asıl şimdi sosyal baskı var. Yani bu yüzden kızların okula gönderilmemesi yönünde. Bir genç kız üniversiteye gidip eğitim alsa bu sosyal baskılara daha kolay direnemez mi? Ama muhalefet buna tam tersinden bakıyor. Camilere kadro verilmesine bile karşı çıkıyorlar. Anadolu'ya gidin birçok caminin kadrolu imamı yok. Peki insanlara kim namaz kıldıracak? İşte o zaman cahil insanlar imamlık yapmaya başlıyor.
Kadro istiyorsunuz ama, Türkiye'de ihtiyaçtan çok fazla cami yok mu? ERDOĞAN: Siz İstanbul'a, büyük şehirlere bakıp öyle düşünüyorsunuz. Anadolu'da fazla cami yok.
Ama İstanbul'da var. ERDOĞAN: Orada da yok. Artık bir apartmanda neredeyse bir camilik insan oturuyor.
Biz bir araştırma yaptırdık. Bu camilerin çoğu boş. Üç beş kişilik cemaati var. ERDOĞAN: Ama cuma namazlarında insanlar sokağa taşıyor. Cuma günü cami açığı var.
CAMİDE OKUMA KURSU Birçok Arap ülkesinde bizdeki kadar çok cami yok. ERDOĞAN: Arap ülkeleri ile bizim İslamımız farklı. Orada isteyen insan sokağın ortasına seccadeyi atıp namaz kılabilir. Bizde biri böyle yapsa insanlar kızar. Aslında camiler daha iyi de kullanılabilir. Bilgisayarlı eğitim bile verilebilir. Okuma yazma kursları düzenlenebilir.
Siz ve çevreniz sanki hep türbanlı evlilikler yapıyorsunuz. Mesela ailenizde türbansız bir kadını kabul eder misiniz? ERDOĞAN: Niye etmeyeyim. Kayınbiraderimin eşinin başı açık. Kızlarının başı da açık. Ama bu soruları sormak doğru mu? Ben de size, niye çevrenizde hiç başı örtülü kadın yok diye sorabilirim. Benim eşimin başına örttüğü de türban değil. O da başörtüsü. Biz niye buna karışıyoruz. Bırakalım kadınlar, kızlar kendileri karar versin. Bakın Türkiye'de dekolte aldı başını gidiyor. Karın kısmı açık pantolonlarla üniversiteye bile gidiliyor. Biz bunları düzenlemek için bir kanun çıkarıyor muyuz? Benim idealim hep şu oldu. Başı açık kızla, örtülü kız yan yana okusun, kol kola gezsin.
Son zamanlarda viski, votka gibi bazı yüksek alkollü içkilerin ithalinde zorluk çıkarıldığı, ağırdan alındığı söylentileri var. ERDOĞAN: Bunu ilk defa sizden duyuyorum. Bizim bunlarla uğraşacak zamanımız yok. Bizim dört önceliğimiz var. Eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik.
Yabancılara medya satışını serbest bırakan kanunu Cumhurbaşkanı geri gönderdikten sonra, hükümetiniz yabancı payını yüzde 25'le sınırlayan bir kanunu Meclis'ten geçirdi. Bu ikinci kanunun sizin haberiniz olmadan geçirildiği doğru mu? ERDOĞAN: Evet doğru. Maalesef ben yurtdışındayken arkadaşlar bunu geçirmişler. Yanlış yaptılar ve ben çok kızdım. Döndüğümde bunu kendilerine de söyledim. Etrafta söylenenlerden etkilenmişler.
Peki ne yapacaksınız? ERDOĞAN: Düzelteceğiz.
Girdiğiniz toplantıda Türk medyası ile ilgilenen ikisi finansal yatırımcı olan dört grup var. Murdoch'la ne konuşacaksınız? ERDOĞAN: Star'a uygun fiyatla alıcı bulmalıyız. Yabancıların medya piyasasına girmesi iyi olur. İyi bir rekabet ortamı oluşur.
|
|
|
|
|
|
|
|
|