|
|
Mona Lisa değil Asena
Bodrum'a bir geldim, pir geldim. Kaldığım Türkbükü'nde, plaja girer girmez sağ olsun 23 arkadaşım beni karşıladı. Kim bunlar diyorsanız söyleyeyim. Bunlar, ellerinde kamera, fotoğraf makinesi ve kalem olan fikir işçileri. Siz onları paparazzi diye biliyorsunuz. Baktım kameralarını bana yöneltmişler, bir taraftan çekim yapıyor, diğer taraftan fotoğraf makinelerini zoomluyor ve bana hoş geldin partisi veriyorlar. "Hayırdır" dedim. "İşler kesat galiba. Hep beraber kala kala bana kaldığınıza göre. Durum vahim." "Hayır abi" dediler: "Günde 18 saat çalışıyoruz. Artık ne görsek elimiz gidiyor." Önceki gece, İbrahim Tatlıses'in Aso barının açılışına gittiler. İbrahim'in arkasında Asena'nın fotoğrafları. "Ne o fotoğrafları kaldırmak, ne de barın ismini değiştirmek bize yakışmaz" diye buyurmuş İbrahim. Arkasından da eklemiş: "Amma velakin, o kişi de buradan içeri adımını atamaz." Enteresan bir durum yani. Kızın ruhu, fotoğrafları ve ismi dolaşıyor her tarafta. Ama kendisine giriş izni yok. Beni satın alabilirsin. Ama ruhumu asla misali. Neyse. Öğrendiğime göre, arkada fotoğrafları, kapıda ismi, kendisi ise arazi olan Aso barın açılışında 1000 kişi toplanmış. Gelenlerin çoğu gurbetçi. Taaa Almanya'dan Bodrum'a kurtlarını dökmeye geliyorlar. En büyük merakları da İbrahim'in Aso'su. Öğle saatlerinde barda kimse yokken de geliyorlarmış. İçerisini geziyorlarmış. Bir şey içmeden sadece ziyaret edip gidiyorlarmış. Bu Aso bar Louvre müzesi gibi maşallah. Tek fark, Mona Lisa yerine Asena var duvarlarda.
|