|
|
Kaybolup giden 40 yıl
BİZİM kuşak, yüzde 10'ların altındaki enflasyonu iki kez gördü. İlk gençliğimizde, ikincisi orta yaşın yorgun yıllarını yaşamakta olduğumuz bugünlerde. İlki grafiğimizde yok. O nedenle, 1984 öncesini zincire eklemek yine bize düştü (sadece TÜ- FE olarak vereceğiz): 1965: Yüzde 4.3, 1966: 6.4, 1967: 6.5, 1968: 3.9, 1969: 7.7, 1970: 7.1, 1971: 18.3, 1972: 9.9, 1973: 20.5, 1974: 30.9, 1975: 21.1, 1976: 15.4, 1977: 23.8, 1978: 46.9, 1979: 75.7, 1980: 89.5, 1981: 44.4, 1982: 28.3, 1983: 25.9.
ÇİLLER'İN ARMAĞANI Grafik öncesi dönemin aile bütçesi açısından en sıkıntısız yılları, "Herkese aş, herkese iş" diyen, "Aç ve açıkta olan bizden değildir" sloganıyla ünlenen Demirel'in tek parti iktidarıydı. Yüzde 4.3'lük, hele 1968'deki yüzde 3.9'luk yıllık enflasyon bugün AB'de bile birçok ülkenin ulaşmak için çırpındığı bir oran. Grafikte yer alan dönemde ise Çiller Hükümeti hüzünlü bir rekora imza attı. Sonra da bir türlü enflasyonu yüzde 40'ların altına indirmek mümkün olmadı. Ta ki, günümüz hükümetine kadar. Oysa gelip geçen tüm iktidarlar, birinci önceliklerinin enflasyonu düşürmek olduğunu kürsüye her çıkışlarında tekrarlayıp durdular. Ne yazık ki, söylemekle olmuyordu; istikrar gerekiyordu, izlenen ekonomik programın güven vermesi gerekiyordu, insanların önlerini görmeleri gerekiyordu. Neyse şimdi 1965'in düzeyine yaklaşıyoruz. Olan 40 yılımıza oldu. Gençliğimize oldu. O gençlik yılları boyunca aile bütçesini denkleştirmek için, suyun üstünde kalabilmek için her şeyden kısan bizim kuşaklara oldu. Derin bir iç çekmekten başka elimizden ne gelebilir ki.
|