Irkçılığa karşı takamadığım bileklik
Henry denilen o kara pisliğe, senin ondan çok daha iyi olduğunu söyle.. O zenci b.ku takımdan kesip yerine geç artık.." İspanya Milli Takımı'nın hocası Luis Aragones bu sözleri Ekim 2004'te söyledi.. Söylediği kişi, Henry'nin Arsenal'den takım arkadaşı Reyes'di.. Dünyanın en iyi forvetlerinden birisi Fransız Thierry Henry.. (Anri diye okunuyor) Sırf siyahi diye, Avrupa'nın en büyük uygarlıklarından biri olduğunu söyleyen İspanya'nın teknik direktörlüğüne yükselen bir kişi, hakkında böyle konuşabiliyor.. Reyes'e söylüyor, çünkü Henry Arsenal'de ilk 11'e çıkıyor.. Reyes zaman zaman takıma giremiyor Henry yüzünden..
Aragones, kara pislik, zenci b.k diye konuştuğunu duyan Henry ne yapıyor biliyor musunuz?.. "Stand up, speak up.." diyor.. Yani ayağa kalk ve sesini yükselt.. Henry, işte böyle diyerek dünya çapında ırkçılığa karşı mücadele başlatıyor. Siyahi futbolculara, tribünlerden maymun sesleri çıkartılıyor.. Ünlü siyahi futbolcu Eto attığı bir golden sonra, tribünlere gidip, aynı tezahüratı yaparak, o insanlara ironik misilleme yapıyor..
Siyahi futbolculara karşı başlayan bu ırkçılığın hortlaması üzerine, "stand up, sepak up" diyen Henry, Nike firmasıyla ortak 2 Euro'ya satılan içiçe geçmiş siyah-beyaz bileklikler çıkarıyorlar.. Claude Makelele, Roberto Carlos, Ronaldinho gibi dünyaca ünlü siyahi futbolcular, bu bilekleri alıyor, bu bileklikleri giyiyorlar.. Siyah-beyaz iç içe geçmiş bileklik tahmin edeceğiniz gibi siyahla beyazın dostluğunu simgeliyor.. Bana da SABAH'ın yılın sporcusu seçtiği ünlü tenisçimiz İpek Şenoğlu söylemişti, ödül töreni günlerinde.. Eh serde ırkçılığa ve eşitsizliğin her türüne karşı mücadele var.. Hele hele, o bileklik siyah-beyaz renklerden oluşacak.. "Fransa'da doğdun.. Beşiktaş'lı oldun.. Helal olsun sana, Pascal Nouma.." Diyen ben, o bilekliğe sahip olmayacağım, düşünebiliyor musunuz?.. Ya da, başkalarının yaptıkları hareketleri görmeyip, sadece o olduğu için ve o yaptığı için Türk futbol tarihinin en büyük linç hareketine maruz bırakılan o Pascal Nouma için "Hepimiz zenciyiz" pankartı açan Beşiktaş tribünleri o bileklikten edinmeyecek öyle mi?..
Düşünebiliyor musunuz pazarı?.. Haftalardır aklımda.. Biraz ihmal, biraz da İpek "Ben size Londra'daki Nike mağazasından getirteceğim" dediğinden, o siyah beyaz bilekliği alamadım.. Önceki gün, Grup HEPSİ'nin süpervisörü sevgili Özlem Küçükyılmaz diyene kadar.. "Reha Bey" dedi, "Akmerkez'deki Nike mağazasına uğrayın.. Dünyanın her tarafındaki Nike mağazalarında, hortlayan ırkçılığa karşı Henry'nin başlattığı mücadelenin sembolü siyah beyaz bileklik var.." Gittim Nike mağazasına.. Dünyanın her tarafında var.. Ama Türkiye'de yok!.. Nasıl yok, neden yok?.. Olur mu kardeşim yok.. Yok işte yok yok!!!.. Telefonla Nike'ın Türkiye Temsilciği'nden Zeynep isimli bir hanım aradı.. Türkiye'de vergi kesiliyormuş.. Mevzuat uygun düşmüyormuş.. Kâr amacı olmadığı ve paralar direkt bu işle mücadele eden organizasyona gittiği için vergi verilemezmiş.. Oysa gümrük uygulamasında vergi şartı varmış.. Falanmış, filanmış.. Yani.. Yanisi şu.. Nike'ın dünyada çıkan her ürünü Türkiye'de var.. Amerika'da en son vizyona giren film, Amerika'dan iki saat önce (sonra değil önce) Hillside'da gösterime giriyor.. İtalyan Papermoon'undan, Fransız Buddha Bar'ına her şey var, İstanbul'da.. Ama ırkçılığa karşı mücadelenin sembolü bileklik mevzuat hazretlerine takıldı.. İyi mi?..
|