kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bir şey yaşadım, canım yandı, dersimi de aldım
Bir şey yaşadım, canım yandı, dersimi de aldım
Oyuncu olmasaydım aşçı olurdum
İsyan ettim ama artık sakinleştim

Sağlam bir kadınım var

* Canım çok yandı ama bu hatada kendi içimde büyüdüm.
* Eşimle bir çok şeyi çözdük, ilişkimiz daha sağlam oldu.
* Arzu kırıldı ama beni çok sevdiğini bir kere daha gördüm.



Bir şey yaşadım, canım yandı, dersimi de aldım

Tamer Karadağlı için fırtınalı günler geride kalmış. Şantajlı seks tuzağı skandalından büyük ders alarak çıktığını söyleyen Karadağlı, "İlişkim daha sağlam oldu. Bu olaydan sonra Arzu ile birbirimize çok sıkı bağlandık" diyor.

Bir oyuncusunuz, hem de iyi bir oyuncusunuz... Ama istediğiniz bir türlü olmuyor, kendinizi ifade edemiyorsunuz... Ve sonra birdenbire, sihirli bir şey hayatınıza dokunuyor ve her şey değişiyor. Tüm Türkiye sizi tanıyor, tüm Türkiye sizi konuşuyor ve işin garibi size öyle bir duygu hissettiriliyor ki; siz canlandırdığınız rolsünüz... O noktada sorumluluklar yükleniyor, öyle bir hayat biçiliyor size... "Çocuklar Duymasın" dizisi ile yaşadık bunu. İyi baba Haluk yani Tamer Karadağlı da yaşadığı olaydan dolayı diziye veda etmek zorunda kaldı. Ama asıl önemlisi kendi hayatında yaşadığı depremdi... O depremden nasıl çıktılar, kırgınlıkları ve kırıklıkları nasıl onardılar ve şimdi ne durumdalar? Ve şöhret için insanın hayatını bu kadar ortada, bu kadar kalabalık yaşamasına değer mi? Bütün bunları konuştuk...

* Siz işinizde çok iyi olabilirsiniz, çok iyi bir oyuncu olabilirsiniz ama kendinizi gösteremezsiniz... Şansınız yolunda gitmez... Bununla ne yapar insan? Yani iyi olduğunu bildiği ve kendini ifade edemediği zaman...
Daha iyisini yapmak için çaba gösterir. Ben 'oldum, bittim, budur' diye hiçbir zaman düşünmedim. Daha yapacak çok güzel işlerim olduğuna inanıyorum. Bundan 10 sene sonraki Tamer Karadağlı'yı daha çok kıskanıyorum. Çünkü o daha bilgili, tecrübeli olacak.

* Siz çok iyi olabilirsiniz ama doğru projelerle buluşamayabilirsiniz, parasızlıkla boğuşabilirsiniz. Yok mudur böyle oyuncu arkadaşlarınız?
Tabii ki doğru projenin olması çok önemli. Ben okulu bitirir bitirmez hemen Ferhunde Hanımlar'a başladım. Bin 300 bölüm sürdü. Bu bir rekordur. O dizide 3 kişi tanıdı önce, sonra o üç kişi 5 oldu, 10 oldu... Benim için geçiş güzel oldu. Bu dizi devam ederken İstanbul'a gelip gitmeye başladım. Cahide müzikalinde oynadım. Ardından Çocuklar Duymasın geldi. Ama bu sırada pek çok dizi teklifi geldi ve kendime uygun görmediklerimi geri çevirdim. Çünkü sadece 'Aman bir dizide oynayayım zihniyetiyle' hareket etmedim. Doğru rolü bulmak çok önemli.

ALKIŞLANMAK VE SEVİLMEK İSTERİZ
* Bu kadar çok tanınmayı ve dolayısıyla hayatınızın bu kadar çok sahibinin olmasını siz de istiyor muydunuz?
Kesinlikle. Her oyuncu ister. Ben de çok istiyordum. Zaten bir şeyi çok istiyorsanız olur. Herkes Oscar almak ister mesela. "Ben hiç istemiyorum" diyecek bir oyuncu olduğuna da inanmıyorum. Bu gerçekleşir ya da gerçekleşmez. Ama önemli olan onu istemek, onunla ilgili hayal kurmaktır. Çünkü biz hayal gücümüzle yaşarız. Bir tipi yaratırken de hayal gücümüzü kullanırız. Bu ego oyuncular için vazgeçilmezdir. Zaten o ego olmazsa, olamazsınız. Alkışlanmak isteriz, sevilmek isteriz, takdir edilmek isteriz.

* Ayten Gökçer'in şöyle bir sözü var; Ankara küçük bir bahçe, İstanbul ise bir büyük orman... Siz Ankara'dan İstanbul'a geldiniz. O kadar farklı mı gerçekten dünyalar?
Çok farklı... Ankara'da okula giderken seslendirme yapmamıza bile izin verilmezdi. Benim hocam Cüneyt Gökçer'di. İstemezdi başka işlerde olmamızı. İstanbul'daki anlayış daha farklı. Biraz daha piyasa burası. Öğrenciler okulu bitirmeden de dizilerde oynayabiliyorlar. Ankara'da hocalarımız bize şunu söylerlerdi; Biz size doğruları öğretelim çünkü dışarıda yanlışları kapabilirsiniz. O zamanlar bunun ne demek olduğunu anlayamazdım ama işin içine girince çok daha iyi anlıyorsunuz. O anlamda eğitim de çok önemli oluyor. İstanbul ile Ankara bu anlamda çok farklı. Tiyatro izleyicisi bile farklıdır. Şöyle bir laf vardır; İstanbul'dan Ankara'ya oyunlar sınıf geçmeye gider, karne almaya gider.

* Ama Ankara'da ünlü olunmuyor, değil mi?
Ama burada ünlü olanlar da hep Ankara'dan gelenler. Cihan Ünal, Çetin Tekindor, Ayten Gökçer...

* Ama burada çok magazinel bir ortamın içine düşünüyorsunuz. Burada savaşlar daha farklı bence. Onu anlatmaya çalışıyorum.
Biz bütün bu başarıyı, iyi olmayı, takdir edilmeyi hayal ederken bir şeyi hesap etmiyoruz: Bir gün çok popüler olursanız bunun çok farklı bir boyutu da olabilir. O parıltılı ışıkların altında eleştirilebilirsiniz-ki eleştirilecek bir iş yapıyoruz- tabii ki gardımızı şuna karşı alamıyoruz: Her yaptığımız her gün haber olursa ne yaparız? Yemin ediyorum ki bunu önceden hiç düşünmedim. O kısmını hesap etmiyorsunuz yani. Ama ne zaman ki o limitin üstüne çıkıyorsunuz, hayatınız değişiyor. Daha dikkatli olmanız gerekiyor, algılarınızın daha açık olması gerekiyor. Stratejilerinizin doğru olması gerekiyor.

* Sizi en çok ne şaşırttı burada? Yani hayatınızı herkesle birlikte yaşamaya başladıktan sonra...
Bu işin içindeyseniz ve belli bir popülariteye sahipseniz başağrıları da birlikte geliyor. Bundan şikayet etmeniz çok doğru değil. Çünkü nimetlerinden faydalandığınız kadar külfetlerini de çekmek zorundasınız. Dolayısıyla şikayet etmek o kadar akıllıca bir şey değil.

* Bunaldığınız olmadı mı hiç? Atlattığınız bütün badireleri toplumun ve medyanın önünde yaşadınız.
Ben oyuncuyum. Her şeyi kafama takarak işimi iyi yapmam mümkün değil. Bütün bunlara cevabımı işimi iyi yaparak verebilirim. Hakkımızda güzel haberler olduğunda nasıl hoşumuza gidiyorsa, eleştirilere karşı da sinirli ve öfkeli olmamalıyız. O zaman hayatımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Vereceğiniz her kararın, söyleyeceğiniz her şeyin çok dikkatli olması gerekiyor. Çünkü sizin ağzınızdan çıkacak bir söz bir depreme yol açabilir. Özellikle özel hayatımızda çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü örnek alınıyorsunuz.

ARTIK İLİŞKİMİZ DAHA SAĞLAM
* Sizin bu konuda kötü tecrübeleriniz oldu. Neydi? Kontrol sizde değil miydi? Farkında mı değildiniz? Ya da ne dersler çıkardınız?
Sürekli kontrollü olmanız mümkün değil. Her insan hata yapar. Ama önemli olan o yaptığınız hatalardan çıkaracağınız dersler. Eğer o dersi çıkarırsanız hatanızdan büyük hale gelirsiniz. Bana gelince; evet ben bir şey yaşadım ve dersimi çok iyi aldım. Canım yanmadı mı? Yandı... Çok yandı hem de... Ama bu hatada kendi içimde büyüdüğüme inanıyorum. İlişkim daha sağlam oldu. Eşimle birçok anlamda birçok şeyi çözmemize sebep oldu. Ve birbirimize daha sıkı bağlandık. Sevgimizin ne kadar büyük olduğunu gördük. Nasıl ki, evlenirken iyi günde kötü günde birlikte olma sözü verdiysek, bu olayda da biz bunun sınavını verdik. Arzu yanımda çok sağlam bir şekilde durdu. Elbette kırıldı ama beni çok sevdiğini bir kere daha gördüm ve şimdi ben de onun sevgisine, zedelemeden, bir şeyler yapmak için çabalıyorum.

* Bir sınavdan geçtiğinizi düşünüyorsunuz öyle mi?
Elbette. Bilmiş bilmiş konuşmak istemiyorum, mutlaka herkesin kendi tecrübeleri vardır ama evlilikler sadece bir tek şeyle bağlı değildir birbirine. Bizi birbirimize bağlayan o kadar çok şey var ki yoksa en ufak hatada 'Tamam ben gidiyorum' demek kolaya kaçmak olur.

* Bu olay güvensizlik veren bir olay. Siz bu güvensizlikten güven tazeleyerek çıktığınızı mı söylüyorsunuz?
Bir bakıma... Ben gerçekten çok şanslı bir erkek olduğumu gördüm. Arzu adına. Ne mutlu bana ki bu kadar sağlam duran, yara da almış olsa yanımdan ayrılmadan benimle o savaşı veren bir kadına sahipmişim. Bu çok önemli.

* Siz böyle düşünüyorsunuz ve kendi içinizde halletmişsiniz. Arzu Hanım da böyle mi düşünüyor?
Onu Arzu Hanım'a sormalısınız. Ama onun için de benzer şeyler geçerlidir. Yoksa bu evlilik yürümezdi.

* Korktunuz mu? Hangi duyguyu yaşadınız en çok?
Korkmamanız elde değil. Daha çok kendime kızdım. Kendime gerçekten çok kızdım. Ama dediğim gibi herkes hata yapabilir. Şimdi algılarım daha güçlü ve hayata daha dikkatli yaklaşmaya başladım. Birçok şeyi 3 kere değil, 300 kere düşünmem gerektiğini de farkettim. Çünkü hayatınız sizin düşündüğünüz kadar basit olmayabiliyor. Sizin için çok küçük bir şey herkes için çok büyük bir şey haline gelebilir. O yüzden de kontrollü olmak gerektiğine inandım. Ben ne kadar önemli olduğumu da gördüm bu olayla birlikte. Ben de şaşırdım.
DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 Her yaştan ve meslekten kadına hizmet veriyoruz
 Herkes iktidar ve para peşinde mutsuzluğun asıl nedeni de bu
 Pornografi batağına saplandık
 Keşke şiirden kazanıp bu işe bulaşmasaydık
 Ciddi bir insanım ama soğuk değilim
 Onurlu bir insana yapılan çok büyük haksızlık
 Türkiye ketçaba benziyor
 11 Eylül kontrollü bir patlamadır
 Ajda Pekkan'ı kovalamaktan yoruldum
 Eşimden ayrılınca tek başıma kaldım
 Türkiye'de herkes barut fıçısı gibi
 Daha kadınsı olmak istiyorum
 O kadar çok çalıştım ki gençliğimi yaşayamadım
 Kızımın zorlamasıyla ilk kez bir evim oldu
 Mücevher alırken pazarlık edemediği için ağlayan
 Bir daha ülkenizde çalışır mıyım, bilmiyorum
 Deniz Baykal beni en çok şaşırtan isim oldu
 Sıcak haberin içinde olmayı çok özlüyorum
 Elimdeki sihirli değnek olmasa asla yaşayamam, ölürüm
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
Selanik yoğurtçusu
Selanik yoğurtçusu
Selanik'te 1900'lerin başında bir Yahudi aileye gün aşırı bir tepsi...
13 yıldır süren kabus sona erdi
13 yıldır süren kabus sona erdi
Savcı Tom Sneddon, yıllarca Michael Jackson'ı hapse tıkmak için...
İstanbul'a tepeden bakan teraslar
Kente kuşbakışı bakmanın da dalga sesini duymak kadar keyifli olduğu...
İlk paparazzi Hilton'dan çıktı
Cumhuriyet mimarisinin en önemli örneklerinden Hilton,...
Sahnenin büyücüsü
Ölümü Türk medyasında pek yankı bulmayan Mehmet Ulusoy için Le Monde Gazetesi...
Boğaz'da yelken keyfi başkadır
Dünyanın en zor yelken parkurlarından biri olan İstanbul Boğaz'ı geçtiğimiz...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.