kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Cumhurbaşkanlığı savaşları erken başladı...

Çok zaman önce, çok etkin görevlerde bulunmuş eski bir siyasetçi ile ahbaplık ederken söz cumhurbaşkanlığına gelmişti. Muhatabım bu sürecin çok zorlu geçeceğini söylemişti.
Onun söylediğine göre askeriye durumu gözlüyor, halkın nabzını tutuyor, iktidarın kamuoyu desteğinin düşmesini bekliyordu. Ayrıca süre kısaldıkça iktidar partisinin içindeki "devlete yakın" unsurların ayrılması da söz konusu olacaktı.
Bunu o zamanlar hafızama not ettim. Galiba söylenen senaryo tezgaha kondu. Cumhurbaşkanlığı kavgası erken başladı.


Türkiye'de "atanmış" ile "seçilmiş" ayrımı hiçbir zaman yerli yerine oturmadı.
"Atanmışlar" devletin ve toplumun sahibi sayılırken, "seçilmişlere" hep kuşkuyla bakıldı. Tabii "seçilmişlerin" rejimi demokratikleştirmek yerine siyasal rant peşinde koşması bu çarpık anlayışı güçlendirdi.
Askeri darbelerin oluşturduğu rejimlere karşı köklü tavır almak ve bu rejimi değiştirmek yerine, iktidar koltuğuna ilişerek taraflara avanta dağıtmak geçerli olunca, durum da hep aynı şekilde sürdü gitti.
Bugün de bu gariplik tüm çıplaklığıyla yaşanmakta...


Durup dururken "türban" meselesinin kaşınması... "Atanmışların" ellerinde tuttukları kurumlarla bu konuyu kaşıyarak cumhurbaşkanlığı seçimlerine "altlık" yapmaları epeydir sürüyor.
Bizdeki "atanmışların" inancına göre Çankaya "seçilmiş" birinin makamı olamaz... Eşi türbanlı ise hiç olamaz...
Tabii "atanmışların" belirli bir orkestrasyon ve plan çerçevesinde şimdiden bu kavgayı başlatmaları beklenebilir... Ama ana muhalefet partisi konumundaki "sosyal demokrat" CHP'ye ne demeli?
Tabii CHP'nin özü itibariyle "atanmışların" partisi olduğunu anımsayınca, durum netleşiyor... CHP işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımı adaletsizliği gibi esas sorunları bırakmış, iki yıl sonraki seçimlere yönelik Çankaya savaşı başlatma gayretinde... "Atanmışlara" yaranacak...


Belli ki Türkiye çok çalkalanacak... Burada AK Parti'nin izleyeceği politika çok önem kazanıyor. AK Parti, kendisinin sağlık pusulası olan AB istikametini, büyük bir başarıyla elde ettiği "müzakere tarihi" ertesinde yitirdi... Yalpalayıp duruyor... Hatta hızla geriye gidiyor... Yasalarda olmayan bir talimatı veren Sütçüler Kaymakamı'nı yerinde tutunca, bu ülkede Yaşar Kemal'e sansür uygulamak, Aziz Nesin'e yasak getirmek de sıradanlaşmakta...
Sadece bu mu? Çarşamba günü hükümet üyeleri ile yemek yiyen AB üyesi ülkelerin büyükelçilerinin şikayetlerine kulak kabarttınız mı? Radikal gazetesi büyükelçilerin şikayetlerini manşet yapmıştı. AB, "Güneydoğu'da sivil seçenek yaratılmamasından, bir mal gaspını sona erdirmeye yarayacak olan Vakıf Yasası sorununun çözülmemesinden, din özgürlüğünün sorunlu olmasından" yakınıyordu. Hatta "İlerleme Raporu"nun olumsuz çıkma ihtimalinden söz edilmekteydi...
Türk yazarlarını sansürleme, yasaklama da bunlara tuz biber ekecektir...


AK Parti hükümeti için "AB çekiciliğini yitirmiş" gözükmekte... Çünkü hükümet, Türkiye'nin "AB standartlarında bir ülke olmasını" hedeflemek yerine, gereğinden fazla AB'deki geçici siyasal çalkantılara endeksli. Fransız Başbakanı'nın Türkiye'nin kazanılmış haklarını unutmuş gözüken abuk sabuk teklifleri, Almanya Parlamentosu'ndaki Ermeni yasa tasarısının oy birliği ile kabulü, Türkiye'nin "AB standartlarında bir ülke olma" gayretini ve ihtiyacını ortadan kaldırır mı?
Üstelik biz AB'deki eleştirilere bereketli bir şekilde koz vermeye devam edersek, yapılan ölçüsüzlüklere karşı nasıl güçlü ve kararlı olabiliriz ki?
Doksan yıldır tartışmaktan kaçındığımız Ermeni Sorunu da, azınlık vatandaşlarımızın gözlerinin yaşına bakmadan mallarına uyguladığımız gasp da şimdi bizlere ağır bir fatura olarak geri dönüyor?
AK Partisi, AB standartlarına arkasını döndükçe, içerdeki "atanmışların" yaratmak istediği çalkantı karşısında da güçsüzleşir...
Çünkü Türkiye'nin AB ölçütlerinde bir ülke olmasını önlemek, Çankaya'yı "devletin" makamı gören "atanmışların" en büyük hedefiydi... Bu ekmeğe yağ sürmek, AK Parti'yi de "atanmışların" silik kopyası haline getirir... Aslı varken de kopyasının geçerliliği olmaz...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 General mi, fizikçi mi?   / 13-06-2005
 AKP'nin Ortadoğu vizyonu var mı?   / 11-06-2005
 Sol'un işlevini TÜSİAD mı görüyor?   / 06-06-2005
 Fransa kendini azletti...   / 04-06-2005
 AKP rahmetli mi oluyor?   / 30-05-2005
 Maymun demokratlığı...   / 28-05-2005
 Yasak kitaplar ve türban   / 23-05-2005
 Bir resim çizdim...   / 21-05-2005
 Ferahlatıcı...   / 16-05-2005
 Yargılamadan korkma, C-4'ten kork...   / 14-05-2005
ERDAL ŞAFAK
İstikrar ve refahın koşulu
Meğer Avrupa'da Fransa'ya,...
ALİ KIRCA
Eski bir yazıdan!
Herkesin bir babası vardır. Herkesin...
YILMAZ ÖZDİL
Referandum olur mu?
Entellektüeller soruyor:...
ERGUN BABAHAN
Ey Türk Gençliği!
Önümüzdeki yıl bu yıl ...
MEHMET ALTAN
Cumhurbaşkanlığı savaşları erken başladı...
Çok zaman...
Seçim bahane eğlence şahane
İranlı gençler dün yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini fırsat bilip...
Bugüne kadar 10 bin kez ölüp dirildi
'Refleks anoksik nöbeti' yüzünden vücudunun fonksiyonları sık sık...
Davids bombası
Davids bombası
Fenerbahçe'nin yeni 'yıldız adayı' belli oldu. Yönetim, satışa...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu