kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Prof. Dr. Aydin Ayaydin @ SABAH
 

Faizlerin düşmesi tüketim çılgınlığı yaratabilir.

Türkiye'nin 2000 sonu ve Şubat 2001'de yaşadığı iki büyük finansal kriz sonrasında 57. Ecevit Hükümeti, IMF ile birlikte hazırladığı çok ciddi bir istikrar programını uygulamaya başladı. 2002 seçimlerinden AK Parti'nin tek başına çoğunlukla iktidar olması da böyle bir istkrar programının uygulanmasını kolaylaştırdı. Bu ekonomik program mali bütçe displininin sağlanmasını ve bir dizi yapısal reformun hayata geçirilmesini öngörüyordu. Bütçenin GSMH'nin % 6.5'i kadar faiz dışı fazla vermesi ve bankacılık alanında zayıf mali bünyeli bankaların kapatılması bu programın en önemli unsurları oldu.
17 Aralık 2004'te Hükümet, sivil toplum örgütleri ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın çabalarıyla Türkiye'nin AB'den üyelik müzakerelerine başlamak için randevu alması, finansal açıdan Türkiye'ye yeni bir kapı açtı . AB ile üyelik müzakerelerine başlayan ülkelerde yaşanan "yakınlaşma" süreci, Türkiye'nin 3 Ekim 2005'e randevu almasıyla başlamış oldu. Türkiye'den önce Birliğe üye olan ülkelerde makroekonomik göstergelerin Birlik üyesi ülkelerin seviyelerine doğru hareket etmesi manasında kullanılan "yakınlaşma" bizim açımızdan da başta enflasyon ve faiz hadleri olmak üzere bir dizi finansal ve makro büyüklüklerimizin AB rakamlarına yaklaşması manasını taşımaktadır. Geçtiğimiz son iki yılda enflasyon ve faiz konusunda elde ettiğimiz büyük başarının arkasında AB ile yakınlaşma ve IMF ile oldukça başarılı bir şekilde yürüttüğümüz istikrar programı yatmaktadır.
Dünyadaki likidite bolluğu ve faiz seviyesinin düşük olması risk alma iştahını artırmış böylece gelişmekte olan ekonomilere dolayısıyla ülkemize yabancı sermaye girişini hızlandırmıştır . Uygulanan serbest kur politikası AB süreci ile birleştiğinde ülkemize yatırım amacıyla gelen yabancı sermaye (daha çok portföy yatırımı), TL'nin değerlenmesini sağlamış, değerlenen TL ise dezenflasyon sürecine katkıda bulunmuştur. Düşen enflasyon ortamında ise hazine bonosu yatırımları çok cazip hale gelmiştir. Bu döngü ise Türkiye için bugünkü olumlu tablonun oluşmasını sağlamıştır.
Ancak bugün gelinen noktada Avrupa Birliği'nin iki büyük ülkesi Almanya ve Fransa'da Türkiye'nin üyeliğine soğuk bakan siyasal partiler iktidarın çok büyük adayı konumuna gelmişlerdir. Almanya Merkel'in, Fransa'da Sarkozy'nin iktidara gelmesi 3 Ekim'den sonraki süreçte Türkiye'nin işini zorlaştıracaktır.
ABD Merkez Bankası Fed'in faiz artırım sürecine devam etmesi, bugün olmasa bile önümüzdeki dönemde ülkemize gelecek yabancı sermaye maliyetinin artmasına neden olabilecek veya net sermaye girişlerini azaltabilecektir.
Ülke içinde ise artan tüketici kredileri halkın büyük bir kısmında "faiz hadlerinin normal seviyelere indiği" ve bu seviyeden kredi kullanılarak harcama yapılabileceği kanaatini uyandırmıştır. Tüketici kredi faizlerinin giderek düşmesi, beraberinde bir tüketim çılgınlığını getirebilir. Bu durum enflasyonu tekrar yukarı yöne doğru çekebilir.
Ayrıca son açıklanan enflasyon verileri giyim ve hizmet sektöründe enflasyon oranının artış trendine girebileceği sinyalini vermektedir (Son iki ayda giyim sektöründe enflasyon %18 olmuştur).
Yıllık enflasyon TÜFE'de % 8.70, ÜFE'de 5.59 seviyesine gerilemiştir. Merkez Bankası anketleri ise yıl sonu TÜFE beklentisinin resmi hedef olan % 8'in altında olduğunu göstermektedir. Hazine bonosu faizleri ise % 16 seviyesine gerilemiştir. Son üç yıldır değerlenen TL'nin, Euro/dolar paritesi düşme trendi içindeyken dah fazla değerlenmesi beklenmemelidir . Siyasal ve ekonomik açıdan geldiğimiz nokta işlerin bundan sonra bugüne kadar olduğundan daha zor olacağını söylemektedir. Dünyada riskten kaçma ve faiz arttırım süreçlerinin başlaması, AB'den çatlak seslerin yükselmesi bizlerin ev ödevimizi çok daha iyi yapmamızı gerektirmektedir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 AB'nin bozulan imajı düzelmezse dolar yükselmeye devam eder   / 16-06-2005
 Çıtayı yükselten TAV'a teşekkür borçluyuz   / 14-06-2005
 Turizm hedefleri tutar mı?   / 11-06-2005
 GOP'u iyi kullanırsak lider ülke oluruz   / 10-06-2005
 Komünizmin intikamı   / 09-06-2005
 AB nereye gidiyor?   / 07-06-2005
 Salı Pazarı Limanı satışa çıkıyor   / 04-06-2005
 Havacılık sektöründe olumlu gelişmeler var   / 03-06-2005
 Üniversitelerde kadro huzursuzluğu   / 31-05-2005
 Üniversiteleri-mizde neler oluyor?   / 28-05-2005
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN
Faizlerin düşmesi tüketim çılgınlığı...
GAZİ ERÇEL
Yeterli rezerv biriktirmek
Merkez Bankası'nın 3 Haziran...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Özel tahvillerin önünü açacak üç adım
Özel sektör...
Anneye çifte acı
Trafik kazasında oğlunu yitirdi kendisi sakat kaldı. Başlarına gelen...
AB sayesinde meslekleri oldu
100 genç kız AB sayesinde hem meslek hem de iş sahibi oldu. İTÜ'de...
Akmerkez yönetimine trilyonluk 'pasta davası'
Akmerkez yönetimine trilyonluk 'pasta davası'
Akmerkez'de bulunan Home Store, yönetim hakkında "Bizi tahliye etmek...
İsveç Prensesi 'güle güle' gitti
İsveç Prensesi 'güle güle' gitti
İsveç Veliaht Prensesi Victoria, Türkiye'ye yaptığı ziyareti...
IMKB
E: 26.580 D:% 1,41
DOLAR
S: 1,368 D:% -0,546
EURO
S: 1,658 D:% -0,271
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu