kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
O fotoğrafta masum bir aşk var
'O' fotoğraftaki genç kız anlattı

Robert Doisneau'nun 1950'de Fransa'da çektiği "Belediye Sarayı'ndaki Öpüşme" adlı fotoğrafın orijinali geçtiğimiz hafta Paris'te 155 bin euroya satıldı. 50 yıldır kartpostalları, afişleri satılan bu ünlü fotoğrafta yer alan 'kadın' Francoise Bornet, aşk hikayesiyle Aktüel Pazar'da...


O fotoğrafta masum bir aşk var

1950'de Fransa'da, Robert Doisneau tarafından çekilen "Belediye Sarayı'ndaki Öpüşme" adlı fotoğraf 1986'da afişinin yapılmasıyla bir sembole dönüştü Geçtiğimiz hafta orijinali, 155 bin euro'ya satıldı. Şimdi 75 yaşında olan, efsanevi fotoğraftaki kadın Francoise Bornet bu meşhur pozun hikayesini Aktüel Pazar'la paylaştı.

Ünlü fotoğrafçı Robert Doisneau'nun, 1950'de Amerikan Life Dergisi için yaptığı "Paris'te aşk" konulu röportajındaki onlarca görüntüden bu kare günümüze kadar geldi ve 155 bin euro'ya satıldı. Fotoğraftaki kadın Francoise Bornet bu görüntünün çekilmesinden 55 yıl sonra Doisneau'nun kendisine hediye ettiği fotoğrafı açık artırmaya sundu ve hayatından çıkardı. 20 yaşındayken, kendisi gibi oyuncu olan Jacques Carteaud'ya aşık olan Francoise Bornet, Doisneau'nun bütün dünyada meşhur olan fotoğrafındaki kişi olduğunu 1990'lı yıllara kadar saklamıştı. Sahte bir çiftin "Buradaki kadın ve erkek biziz" diye ortaya çıkmasının ardından, Bornet ve Carteaud'yu bütün dünya ilk kez tanıdı. Aradan 40 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra ikisi de birbirlerini bu vesileyle aradılar, sordular. Jacques Carteaud birkaç yıl önce hayatını kaybetti. Bugün 75 yaşında olan Francoise Bornet'ye gelince; evinde başlayan, kafede devam eden bu sohbeti, buyurun okuyun! O çok hoş, zarif ve güzel. Son derece hassas, yumuşak, kırılgan ve daha çok içine atan biri. Ayrıntılandırılması güç olur, ama bilin ki insanlara itina eden, özen gösteren bir kadın. Son derece ölçülü ama yaşama dair heyecanını ve sevincini hiç yitirmemiş, talepkar değil kanaatkar bir kadın. İnşallah, onu seversiniz- Bir küçük not daha; dünyada en sevdiği kelime de "İnşallah!"

HAYLAZ VE DİSİPLİNSİZDİK
* Fotoğraftaki adam... İlk aşkınız mıydı?
20 yaşındaydım, Jacques ise 23'ündeydi. İkimiz de oyuncu olmak istiyorduk. 1950'li yıllardı ve Hotel de Ville'in hemen yakınında, o zamanlar ünlü bir tiyatro okulu olan, Cours Simon'da tiyatro dersleri alıyorduk. Biraz haylaz ve disiplinsiz gençlerdik ve çoğu zaman dersleri kırar, kahveye gider kağıt oynardık ve tabii Jacques'la (Jacques Carteaud) mütemadiyen her genç çift gibi öpüşür, koklaşırdık. Bir gün kafede bizi uzaktan izlediğini söyleyen biri geldi ve kendisini tanıttı. Ünlü fotoğrafçı Robert Doisneau'ymuş. Oyuncu olduğumuz için adını biliyorduk tabii. "Çok güzel ve sempatik görünüyorsunuz, sizi görüntüleyebilir miyim?" dedi. Heyecanlandık, gurur duyduk. Bunu ilk işimiz gibi gördük biraz da. Şunu belirtmeliyim, biliyorsunuz spontane mi, değil mi diye üzerinde çok tartışıldı bir dönem. Bu, spontane alınmış bir fotoğraf değildi. Ama doğrusu bir fotoğraf çekimi de değil. O zaman "Şöyle dur, şuraya bak, şunu giyin" gibi direktifler verilir. Halbuki Doisneau bize "20 metre uzağa gidin ve tıpkı kafedeki gibi öpüşün" dedi. Yani sokaktan geçerken çekmedi ama neticede profesyonel bir çekim, bir poz verme söz konusu değildi.

* Kimseye söylemediniz mi, "İşte bu fotoğraftaki benim!" diye?
Sadece anneme ve kız kardeşime. Babam zaten annemden boşanmıştı ve sonra da vefat etmişti. Anneme; "İşte kariyerim başladı" dedim ve benimle gurur duydu. Okulda bile söylemedim. Sahiden çok güzel bir fotoğraftı. Life Dergisi'nde yayınlanır yayınlanmaz bu kadar meşhur olmadı tabii. Doisneau, Paris'te 'aşk'ı ve öpüşen çiftleri işlemişti dergi için. Başka bir sürü fotoğrafın içinde bu da yayınlandı ama bu yıllar sonra bütün dünyada çok büyük sükse yaptı. 90'larda afişi çıktı ve bir rekor kırdı, 400 küsur bin satıldı bütün dünyada.

ORADAKİ HİS İNSANLARA GEÇTİ
* Neden insanlar bu fotoğrafı çok sevdi ve bugün hala seviyorlar?
Doğrusu o kadar genç, güzel, sıradan o yaştaki her gencin yaşadığı cinsten bir aşktı; karşılıklı tutulmuştuk birbirimize. Herhalde oradaki his, fotoğraftan insanlara geçebildi. Samimiyet etkiledi galiba insanları, sizce de öyle değil mi?

* Aşık olduğunuz adamdan söz edelim biraz...
Yıldırım aşkıydı. Eylül ayında, okulun ilk günü, birbirimizi görür görmez aşık olduk. 10 ay boyunca, yani okulun ilk yılı süresince çok güzel anlar yaşadık. Ama genelde hayatının adamına rastladığın yaşlar değildir 20'li yaşlar. Bazen biri sever, öbürü gider. O zaman hiçbir zaman arkadaş olunmaz. Bizimki öyle olmadı, ikimizde de aynı anda uçtu, gitti. Okul tatil olduktan sonra geri geldiğimizde ikimiz de birbirimizi unutmuştuk ve arkadaş olduk. O zamanlar evlilik yoktu zaten aklımızda, tek rüyamız oyunculuktu.

* Bir daha hiç görüşmediniz mi?
Yıllar sonra 1992'de karı-koca Lavergne ailesi diye birileri çıkıp da "Bu fotoğraftaki biziz" diyene dek hiç görüşmedik. O zaman araştırdık ve tabii o da evlenmişti ve çocukları da olmuştu. Robert Doisneau ise beni bir daha hiç aramadı yani "Kız şimdi neye benzedi" diye merak etmedi. Sonra onunla da aynı vesileyle temasımız oldu. Doisneau onların değil, fotoğraftaki çiftin biz olduğunu ilan etti.

* Çok romantik bir resim ve siz de öyle birine benziyorsunuz...
Evet, çok ama çok fazla hassas biri oldum hayatım boyunca. Kesinlikle zor bir şey. 76 yaşındayım ve şükürler olsun 70'imden beri nihayet biraz değişti ritmim. 6-7 yıldır eskisi kadar üzülüp kırılmıyorum.

* Kötü bir şey mi hassaslık, bu kadar hoyrat bir dünyada! Keşke herkes olabilse...
Doğru söylüyorsunuz. Ama ne yazık ki insanlar o zaman çok kolay saldırıya geçiyor. Çünkü hassaslığınız sadece size yönelik saldırılarda ortaya çıkmaz, her an hazırdır zaten ve bazı insanlar bunu çok çabuk anlar, hiç vakit kaybetmezler. Siz çok gençsiniz, işiniz zor! Günümüzde, bu yaşadığımız toplumda hislerden de pek söz edilmiyor artık. İnsani ilişkiler, sevgi, aşk, büyük şehirlerde pek kalmadı ama küçük yerlerde hala yaşadığını tahmin ediyorum.

* Niçin günümüzde kadınlar erkekleri, erkekler kadınları aldatıyor sizce?
Herhalde ömür uzadı diye biraz da. Eskiden 40-50 yaşa varan yaşlı diye görülürdü. Şimdi hayat çok uzun ve herkes bir ömür boyu sürecek sevgilere rastlamıyor. Biz hep huzurlu bir hayat yaşadık kocamla. O tabii biraz da benim çocuğum gibi. Gerçi bunu ona söylemiyorum, bütün erkekler biraz çocuktur! Büyükannem derdi ki, bir aşk vardır, bir de aşk stratejisi.

* Sevgi ve aşktan değil de, daha fazla seksten bahsediliyor. Bir istismar ve insanların birbirlerini tüketmesi söz konusu galiba?
Bana da öyle geliyor. Aslında, benim için özgürlük çok mühim. Bugün bakınca topluma, neredeyse kazanılmamış özgürlük kalmadı gibi. Bir taraftan iyi ama diğer taraftan kötü... Kadınlar, erkekler, herkes birbirini bir nev'i mal gibi tüketiyor. Yine de ne olursa olsun, aşk ve sevgi varolacak. Bu insanın dünyada yaşadığı en güzel duygu. Kalbinin, kimyasının topyekun değişmesi. Her şeyin karmakarışık olması, hiçbir şeyi kontrol edememe hissi. Tuhaf ve olağanüstü. Yine de var işte, görüyorsunuz insanlar hala evleniyor ve yuva kuruyor.

HAYATIMIN ERKEĞİ EŞİM
* Kaç yıldır evlisiniz... Eşinizle?
Kocamı 30 yaşımda tanıdım. 45 yıldır evliyiz. Jacques'la olan gibi bir yıldırım aşkı değildi. Aklı başında bir ilişkiydi. Doktorasını yapmıştı ama büyük, mühim bir yüzücü olmuştu. Bir havuzda tanıştık, görüşmeye başladık. Aşk arkadan geldi, görür görmez çıkmadı. Ve o benim hayatımın erkeği oldu. Çok yakışıklı bir adamdı. 45 yıldır bir kadın ve erkek arasında olması gereken her şeyi muhafaza edebildik. Ben 15 sinema filmi ve bir o kadar da tiyatro oyununda oynadım. Onu tanıdıktan 2 yıl sonra kariyerimi bıraktım. Sonra eşim belgesel çekiyordu, ben de ona yardımcı oldum. Hatta bir sefer onun yerine yönetmenlik yaptım, hayatımda bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum ama becerdim galiba. Şimdi de Süveyş Kanalı üzerine bir belgesel hazırladık. Onun dışında ev kadınıyım.

* Titiz bir kadınsınız galiba?
Hayır, o kadar değil, siz geleceksiniz diye süpürdüm ve toz aldım. Yemek, temizlik, bütün ev işlerini kendim yapıyorum. Hayatımda ilk defa evime gazeteci kabul ediyorum. Siz de çok fotoğraf çekmeyin ne olur, biraz mahremiyetim kalsın.

ÇOCUK SAHİBİ OLMAYI İSTERDİM
* Çocuk yapmamak bir seçim miydi?
Benim değil (gözleri doluyor). Kimsesiz bir çocuğu evlat edinebilirdik ama kocam istemedi çocuk ya da evlat edinmeyi, böyle bir mesuliyet almayı. Ama inşallah şimdi bu fotoğrafın parasıyla belgesel film yapmak üzere bir prodüksiyon şirketi kuracağız. Hazırladığımız belgesel için bu resmi sattım, üstelik fiyatını duydunuz, böylece evdeki heykelleri satmaktan kurtuldum. Şirkette hep gençler çalışacak. Ve işte, bu da çocuk sahibi olmanın bir başka yolu.

* Fotoğrafın 155 bin euroya satılacağını tahmin ettiniz mi?
Ahh! İnanamazsınız ne kadar memnunum. Ben en fazla 20 bin euroya gider diye düşünüyordum. Hayal dahi edemezdim. Ama açık artırma tamamlandığında bütün salon heyecanlıydı, herkes çığlık çığlığa alkışladı. Galiba herkes bu fotoğrafın çok değerli olduğu inancındaydı.

Belkıs Kılıçkaya

DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 Türkiye ketçaba benziyor
 11 Eylül kontrollü bir patlamadır
 Ajda Pekkan'ı kovalamaktan yoruldum
 Eşimden ayrılınca tek başıma kaldım
 Türkiye'de herkes barut fıçısı gibi
 Daha kadınsı olmak istiyorum
 O kadar çok çalıştım ki gençliğimi yaşayamadım
 Kızımın zorlamasıyla ilk kez bir evim oldu
 Mücevher alırken pazarlık edemediği için ağlayan
 Bir daha ülkenizde çalışır mıyım, bilmiyorum
 Deniz Baykal beni en çok şaşırtan isim oldu
 Sıcak haberin içinde olmayı çok özlüyorum
 Elimdeki sihirli değnek olmasa asla yaşayamam, ölürüm
 Bir şey yaşadım, canım yandı, dersimi de aldım
 Kaptanın seyir dışı defteri
 Cüneyt'le aşkımızı tiyatrodaki kadınlara rağmen kazandık
 İslamcılar hayatla yüzleşti
 Irak'ın Özal'ı olmak isteyen adam
 Etiler'deki eğlenceye tahammül edemiyorum
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
Soğuktan gelen kartal
Soğuktan gelen kartal
Okurların dikkatine: Bu bir Angela Merkel portresi. Ama aynı zamanda...
Bizi nasıl buldunuz?
Bizi nasıl buldunuz?
Ünlü yazar Orhan Pamuk, Seul'de katıldığı yazarlar forumu ışığında...
Yeşil renkli mısır püresi
Piedmonte sıradan bir bölge değil. Buradaki mevcut şıklıkla...
Mis gibi ekmek kokuyor
Fırından yeni çıkmış, taptaze ekmek kokusu yediden yetmişe, herkesi...
Jane Fonda'nın dönüşü
Çiçek çocukluktan eylemciliğe, Fransız usulü seksilikten medya...
Taşı toprağı tarih Vize
İstanbul'a iki saat mesafede (140 kilometre) henüz keşfedilmemiş bir hazine...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.